Bu aklı bir karış havadaki sırığın Yasin'le Ali'nin karışımı olduğuna dair yaptığım tespitten beri başıma bela olacağını biliyordum. Tekin'den korktuğu için göz göze bile gelemezken her boş fırsatında yanımda bitmesi ona yetmemişti galiba. Tişörtü biraz daha çekiştirirken tenime sürten pürüzlü kumaşın hissi kısıkça inlememe sebep oldu.
Kapı sesini duyduğumda canımla cebelleşmeme ara vermeden kimin geldiğine baktım. İçeri giren iri beden ciddi bir şekilde yanıma gelirken gözlerimi devirmeme zor engel oldum. Başkan bozuntusundan sakarlığıma ya da kendi kendime verebildiğim zarara dair alay dolu bir konuşma şu an tam da ihtiyacım olandı gerçekten.
"Ne yapıyorsun, çıkar şu üstünü de soğuk su tut." Cümlesine şaşırsam da sinirim ağır basarken "Oradan mazoşist gibi mi duruyorum lan? Üstüme yapışmış sıyıramıyorum." Diye bağırdım.
Aniden üstüme doğru yürümesiyle geri çekilmek istesem de sabit durmaya devam ettim. Tişörtümün ucunu kavrarken ne yapacağımı bilemeyerek duraksadım ama tenimde hissettiğim acı git gide artarken hareketsiz kaldım. Tişört yavaş yavaş yukarı çıkarken ve soğuk hava açıkta kalan tenime vururken gittikçe rahatladığımı hissettim. En sonunda tişörtten tamamen kurtulduğumda rahat bir nefes verdim. Üstüme soğuk su tutsam iyi olacaktı.
Çeşmelerden birine hamle yapacakken göğsümün üstünde hissettiğim dokunuşla şaşkınlığımı saklama gereği duymadan Tekin'e döndüm. Dudağının ucu yukarı kıvrılmış, zevk aldığı bir tabloya bakıyormuşçasına kendinden geçmiş ifadesi beni bozguna uğrattı ve soğuk havanın üzerimde bıraktığı serinleme yerini yakıcı hisse bıraktı. Sanki üzerime yüzlerce çaydanlık dökülmüş gibi hissederken dokunuşundan kurtulmaya çalışmadım.
"O kadar da İzsiz lakabını hak eden biri değilmişim gibi gözüküyor Yavuz." Ne kastettiğini anlamayınca "Ne demek istiyorsun?" diye mırıldandım.
Parmaklarıyla yaptığı ufak dokunuşunun yerini avucuna kadar yasladığı eli alırken yavaş yavaş aşağı indi ve en sonunda dövmelerimin sıklaştığı göğsümün üzerinde duraksadı.
"Her zaman ne kadar ileri gidebileceğine dair fikir yürütürdüm ama benim için vücudunu iğnelerin altında saatlerce tuttuğunu ve dövmelerle kapladığını bilmek hayal bile edemeyeceğin kadar keyif veriyor." Birkaç saniye ciddi olup olmadığını anlamak için suratına baksam da gözleri hala vücudumda geziniyordu.
Vücudumdaki yanıkların acısını unuturken bir saniye daha düşünmeden boğazına parmaklarımı sardım ve yerimizi değiştirerek arkamda kalan duvara bedenini çarptım.
Hızlı nefeslerim suratına çarparken karşı hamlesini bekledim. Bunun yerine kıpırdamadan gözlerimin içine bakmaya devam etti. Suratındaki keyfe yakın ifade kafamı bulandırırken çıldırmamam gerektiğini söyleyen zihnime hayali bir hareket çektim. Boğazındaki parmaklarımı daha da sıkıştırdım."Haklısın bu dövmeleri senin için yaptırdım." Sinirli bir gülüş suratıma konarken sesimi biraz daha yükselttim. "Seni kralı zannettiğin dünyadan koparıp ait olduğun çukura göndermek için...ve bunu o kadar çok istedim ki bırak iğnelerin altına yatmayı bıçaklarla bile cebelleşirdim." Boğazına sardığım elimi çekerek birkaç adım geriye gittim.
Pantolonumun kemerine elimi atarak serbest bıraktım. Düğmesini açtığım pantolonu iki elimle aşağı indirdim ve bacaklarımı sırayla kaldırarak pantolonu kenara fırlattım. Tekin karşımda duvara yaslanmış bir şekilde ne yaptığımı anlamaya çalışırcasına her hareketimi izliyordu.
"Ve inan bana cebelleştim de." Sol bacağımdaki yaranın başlangıç yeri olan uyluğumun tepesine doğru dokundum. Tekin'in gözleri uyluğumdan bileğime kadar inen izde her bir ayrıntısını kaydetmeye çalışırcasına gezinirken sabit durdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzsiz -GAY
Romance"Ee, söylesene yıllardır peşini bırakmadığın adamla aynı hapishane koğuşuna düşmek nasıl bir duygu Komiser?" Kurduğu alaylı cümleyle bakışlarım, bir insanı çıplak elle öldürebilecek kadar heybetli duran adamda sabitlendi. "Bok gibi." Komiser Yavuz v...