Merhabalar! Yeni kurgum ile sizlerleyim, düşünceleriniz benim için çok mühim. Fikirlerinizi beyan ederseniz çok memnun olurum❤️
Sol alttaki yıldıza basmayı ve başladığınız tarihi yoruma bırakmayı da umutmayın!!❤️&
Süveyda, yirmi üç yaşında evde kalmış bir kızdı.
Anadolu'nun bağrında Konya'da ailesiyle birlikte yaşardı, ailenin ortanca kızıydı. İlk çocuğun, ilk göz ağrısı sayıldığı, son çocuğun ise evin neşesi, göz bebeği sayıldığı bir evde yaşıyordu. Kendisi ise ortancaydı, görülmeyen ve duyulmayan.
Ablası Elif yirmi beş yaşında, evli ve üçüncü bebeğine hamileydi. On yedi yaşında babasının onun layık gördüğü bir adamla evlenmiş, mütevazı bir evlilik yaşıyordu. İçi geçmiş, bırak yirmi beş yaşında gibi olmayı, elli beş yaşında gibi davranıyordu ona göre Elif.
Kardeşi Leyla ise on altı yaşında, şımarığın tekiydi ona göre. Sorumsuz, kendini bilmez ve densizdi. Hiçbir işe yaramayan, tüm vaktini mahallenin dedikodusuna ayıran, aklı beş karış hava da olan Leyla.
Bir tek Süveyda'mı iyidi peki? Elbette ki, hayır. Kendisi ketum, soğuk ve suratsızın tekiydi. Tabi kendisi böyle düşünmüyordu, insanların Süveyda hakkında düşündüğü buydu.
Ketum, soğuk ve suratsız!
Süveyda gerekmedikçe kimseyle diyaloğa girmez, akıp kokmazdı. Kardeşi Leyla'ya bile tahammülü yoktu. Etrafını hakir gören koyu bakışları vardı. Ancak hakir görmezdi, öyle görünürdü. Eğitimli bir kızdı Süveyda, okur ve yazardı.
Kısa kısa öyküler yazıyor, kimsenin okumasına izin vermiyordu, beyninin içini okuduklarını düşünüyordu. Eski bir daktilosu vardı, uyumadan önce her gün bir saat yazardı, gaz lambası ve penceresinden yansıyan ay ışığı sayesinde.
O öykülerde, özgürdü Süveyda. Geziyor, okuyor, büyüyor ve gelişiyordu. Ancak gerçek hayat böyle değildi, babası yaşadığı müddetçe asla özgür olamazdı Süveyda.
İlle de evlenmesi mi gerekirdi, özgür olabilmek için?
Ölürdü de evlenmezdi, evlilik onun için diri diri gömülmekten farksızdı. Annesinin, ablasının ve diğer çevresinde gördüğü kadınların haline bakarak bile anlayabilirdi bunu. Dehşet vericiyidi!
Bitmek bilmeyen bir istekle yazıyor, yazıyor ve yazıyordu. Her gün yazdıklarını, yaşadıklarını düşleyip, o kapkara gökyüzüne bakarak uyuyordu.
Zengin bir ailenin kızıydı, Süveyda. Yaşadıkları köyün sahibi sayılırdı, babası. Bir giydiğini bir daha giymez, bir taktığını bir daha takmazdı. Babasından bir şekilde yaşayamadıklarının acısını çıkarmalıydı, değil mi? O da babasına maddi olarak verebildiği kadar zarar vermeye çalışıyordu. Ancak ne fayda?! Hamit Ağa'ya işler miydi birkaç elbise parası?
Bütün gün evde oturur, kitaplarını okur, nakışlarını işler ve kendi topladığı bitkilerin çaylarını demleyip, içerdi. Şifacıydı da aynı zamanda, Süveyda. Bazen köy de gezintilere çıkar ve bitkiler toplardı. Topladığı bitkilerle, kremler yapardı. Pürüzsüz ve bembeyaz olan teninin buna borçlu olduğunu düşünüyordu. Kendisine esans bile yapar, sürünürdü. Yanıkların izini ve acısını alacak merhemler de yapardı, bütün köy sıraya girer ve tek tek alırlardı ilaçlarını.
Ablası ve kardeşinin aksine çok güzeldi, Süveyda. Herkes güzelliğine hayran kalırdı da gülmeyen yüzünü görünce uzaklaşırlardı ondan.
Süveyda bunları umursamazdı, ancak o da herkes gibi güzelliğinin farkındaydı. Ne çiftlik sahipleri istemişti de, varmamıştı. Güzelliğinin namı İstanbul'a taşınmıştı. Orada Güzin halası yaşardı, yazları birkaç haftalığına yanına giderdi.
Babası çok kez birilerine onu vermek istese de kendisini öldürmekle tehdit edince, sesleri kesilmişti. Bir süre sonra ise köy halkında dilden dile bir dedikodu almış başını gitmişi. Koskoca Hamit Ağa'nın kızı Süveyda bozuk muydu? O yüzden mi evlenmiyordu? Bozuk kızı kimse istemiyor muydu, koca mı bulamıyordu?
İnsanların ağzı torba değildi ki büzülsün. Bu kadar dillere destan bir güzelliğe sahip olan Süveyda yoksa neden evlenmesindi ki?!
Kendisine sürülen lekeyi, atılan iftirayı kaldırabilecek miydi Süveyda? Dayanacak mıydı, babasının işkencelerine? Yoksa tehditlerini gerçekleştirip, kıyacak mıydı o narin canına?
Belki de hiçbiri olmazdı da evlenirdi, Süveyda. Kim bilir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÛVEYDA
General FictionKalpte oluşan siyah noktalar, süveyda... Süveyda'nın kalbindeki siyah nokta neydi? Onu günaha bulayan, his ve haz neydi? Yasak olması mıydı onu cezbeden, yoksa ismi miydi ona bunları yaşatan?