35• f

5.4K 286 88
                                    

shinunoga e-wa- fujii kaze
.

.

.

Neredeyse her cumartesi yaptığımızdan bir nevi gelenek haline krep için karışım hazırlıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Neredeyse her cumartesi yaptığımızdan bir nevi gelenek haline krep için karışım hazırlıyordum .

Bebeğimiz üç aylık olmuş , Taehyung da işe başlamıştı bir ay önce. Zaten evde olduğu sürece de uzaktan da olsa çalışmaya devam etmişti. Bebeğimizin en sağlıklı şekilde büyümesi için beraber uğraşıyorduk. Ben de boş kaldıkça hobilerimle , alttan aldığım derslerle ilgileniyordum.

Yeonjun sallanan yer beşiğinde yatarak beni izliyordu. Arada dönüp ona bakıyordum.

"Şimdi de meyvelerimizi doğrayalım. "

Yeonjun'a döndüğümde anlar gibi tatlı mırıltılar çıkarıyordu. Ona yaptığım şeyleri anlatmayı seviyordum, onun varlığı bile içimi kocaman bir mutlulukla kaplamaya yetiyordu.

Meyveleri yıkamaya daldığım sırada belimde hissettiğim dokunuşla önce irkildim , sonra gülümsedim. Taehyung'un kolları belimi tamamen sardığında çenesini de omuz girintime yerleştirdi.

"Günaydın küçük sevgilim. " Yeni uyandığından daha kalın çıkan sesiyle konuşup yanağımdan öptü.

"Günaydın sevgilim. "

Sonra benden ayrılarak Yeonjun'un önünde diz çöktü.

"Sana da günaydın babacığım. Ne kadar erkencisiniz böyle. "

Sesinin tonunu değiştiriyor, yüzüne mimikler ekleyerek Yeonjun'dan tatlı tepkiler alıyordu.

"Jeongguk , şuna bak , parmağımı tuttu. Tanrım , çok tatlısın sen bebeğim. " diyerek burnunu onun göbeğine sürtmüştü.

Onlara baktığımda Yeonjun'un büyük dikkatle babasına baktığını gördüm. Babasının başparmağını yakalamış, minicik eli arasına hapsetmişti.

"Onun en ufak hareketinde ölüp bitiyoruz resmen, çok sevimli bizim Yeonjun'umuz. " dediğimde doğradığım meyveleri yayvan bir kaseye dolduruyordum.

Tekrar ayağa kalkarak yanıma geldiğini ve ellerini tekrar bana doladığını hissettim . Bu sefer farklı olarak vücudunu bana daha çok yaslamış, burnunu boynuma dayamıştı.

"Çok güzel kokuyorsun. " dedikten sonra vücudumu saran kollarını sıklaştırdı.

"Bunu kaç kere söylediğini saymaya kalksam var ya..." diyerek kıkırdadım. O ise diliyle önce kulağımın altını sonra kulak mememi fırça misali geçti. Kasıklarını daha çok hissetmemi sağlayacak şekilde kalçalarıma itti kendini. Bununla derince yutkundum. Tezgahla onun vücudu arasına sıkışmışken dudakları boynumda iz bırakmak istercesine dolaşıyordu. Bununla kafamı hissettiklerimin mayhoşluğu ile yana eğdim, ona daha çok alan açtım.

Les heures infinies | taekook |OmegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin