48-

1.5K 149 32
                                    

i got you ,honey- ocie elliot





i got you ,honey- ocie elliot

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"H-hyung?"

"Jeongguk, ağabeyinin söylediği bitkileri inceledim, o karışımın hiçbir zararı yok size. Tamam mı? Bütün doğumları ağabeyin yaptırıyormuş köyde de. Başka çaremiz yok şu an. Ben yoldayım, korkma. Anlaştık mı? Her şeyi sağlıklıydı miniğin en son. Biraz aceleci alfa babası gibi, her şey yolunda."

Jeongguk sanki telefonda konuştuğu Yoongi görebilirmişçesine kafasını aşağı yukarı salladı, yaşlar akmaya devam ediyordu yanaklarına. Kafası Taehyung'un göğsüne yaslıydı, biraz olsun sakinleşmişti.

Yoongi'nin yanlarına gelmesi için ısrar etmiş, başka kimseyi istemediğini söylemişti ağabeyine iğrenerek bakarken.

Telefonla konuşmak bir nebze olsun iyi gelmişti, onun buraya geleceğini bilmek rahatlatmıştı onu.

Taehyung'sa eşinin çiçeklerini okşuyor, "Geçti, geçti..." diye fısıldıyordu bu sırada.

-

"Şunun ilacını içiriyorsun değil mi? Girmez yani kızgınlığa? Başımıza iş açar sonra bu omega çocuk. Köydekilerin dedikodusuyla uğraşamam. Bir de başımıza bir piç bırakır, aman."

Bahsi geçen omega, tahta kapının ardından dinliyordu her şeyi.

Ağabeyinin hep vitamin diye verdiği acı ilaç o kızgınlığa giremesin diye veriliyordu demek, hayal kırıklığı ile eğdi başını.

"Gelir birazdan, içiririm. Baba, bak, yan etkisi var mıdır bilmiyorum. Hiç çocuk sahibi olama-"

"Aman, ne olursa olsun. Ölse de kurtulsam diye bakıyorum ben. Her türlü zarar varlığı."

Hiçkimsenin duymayı hak etmediği sözleri işitmişti daha küçük yaşında Jeongguk. Babasının ondan hoşlanmadığını biliyordu ama ölümüne sevineceğini bilmek yıkmıştı onu. Kapının gıcırtıyla aralanmasıyla düşüncelerinden sıyrılmış, karşısındaki iki bedeni görür görmez gözleri irileşmiş, kaçmaya yeltenmişti.

"Gel buraya!"

Babası peşinden koştururken çok da uzakta olmayan bedeni görmesiyle ona doğru son süratle koşmaya başladı Jeongguk.

"Dur, oğlum. Neden koşturuyorsun?"

"Anne, abimin-"

Nefes nefese konuşması babasının gür sesiyle bölünmüştü.

"Nereye kaçtığını sanıyorsun?"

Jeongguk annesinin arkasına geçmişti hemen.

Kadın oğlunu kollar biçimde eşinin karşısına dikilmişti.

Les heures infinies | taekook |OmegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin