26

4.8K 337 92
                                    

writing's on the wall - sam smith

iyi okumalar <3

Titreyen ellerini buğulu gözlerinin önüne getirdi ve çiçekleriyle süslenen elinin yüzük parmağına kilitledi bakışlarını. Taehyung'un yüzünde büyük bir mutlulukla taktığı zarif yüzüğe baktı uzun uzun. Kafası karışıktı, ne düşünmesi gerektiğini bilemeyecek haldeydi. Çok yorulmuştu. Her şey yalandı , her şey oyundu. Nasıl da kanmışım ona ve yalan sözlerine diye düşünüyordu. Hayatının en büyük acısının , en büyük sillesinin ruhunu paylaştığı kişiden olmasını beklememişti Jeongguk. Içi yanıyordu, belki de herkes ikinci şansı hak etmezdi. Jeongguk kimseye güvenmemesi gerektiğini yine en acı yoldan öğrenmişti. Tekrar parçalara ayrılmıştı her bir yani , ama bu sefer toplanır mıydı ,işte bunu hiç bilmiyordu. Toplanmasa bile yıkacaktı. Yıkıldığı gibi yıkacaktı.

Ağlayışını dudaklarını birbirine bastırarak engellemeye çalışırken  parmağındaki yüzükle oynamaya devam ediyordu Jeongguk.

"Jeongguk, burada mısın? "

Kapının ardından duyduğu boğuk sesle gözlerini sildi.

"Ne var?" derken sesi oldukça duygusuzdu.

"Ağlıyor musun? Ben-"

Kapıyı bir hışımla açan Jeongguk, Taehyung'a ufak bir bakış atıp yüzünü yıkamak üzere lavaboya yöneldi.  yanına yaklaşıp konuşmaya yeltenen Taehyung'u durdurdu Jeongguk.

"Sus, tek kelime etme. Şu davet saçmalığı bitene kadar sus."

Öyle sertti ki tonu Taehyung daha önce onu böyle görmediğinden emindi. Bir iki adım geri çekilerek Jeongguk'u bekledi. Suçluluk duygusu her bir yanını sarmıştı .

Jeongguk aynadan son kez kızarık gözlerine bakarak derin bir nefes aldı. Taehyung ona açıklayacaktı, o adamla kavga sebebini açıklayacaktı ama şu an onun istediğini yapmalı ve susmalıydı. Taehyung onun da JinAe'nin zehrinin etkisinde olduğunu bilmiyordu.

"Eve gidelim, daha fazla dayanamayacağım burada olmaya." diyerek kestirip attı Jeongguk.

"Evimize gidelim." diyerek sessizce onayladı onu.

Taehyung içinde büyüyen üzüntüyle sustu sonra ve aşağı inen Jeongguk'u takip etti. Jeongguk tüm yol boyu öylece parmağındaki yüzüğe bakışlarını kilitlemişti. Taehyung da onun bu dalgın halini izleyip kahroluyordu.

Evin geniş bahçesinden içeri geçtiklerinde Jeongguk önce davranarak kapıyı açtı, evde sadece ikisine ait olan kokular onu karşılarken gözlerini sakince açıp kapadı.

Salona adım adım ilerledi ve boynundaki koyu yeşil kravatı çekiştirerek gevşetti. Arkasında onu takip eden Taehyung sonunda evde olduklarından konuşmak için ağzını açtı. Ama Jeongguk ondan önce konuştu.

"Biliyor musun, inanmıştım. " dedi yüzündeki yarım gülüşle Taehyung'a dönerken. Net ve düz bir tonda konuşmuştu.

Taehyung'un kaşları hafifçe çatıldı, anlamamıştı.

"Senin için bir seçenekten fazlası olduğuma inanmıştım!" diye bağırdığında sesinin yüksek desibelli yankıları Taehyung'un en derinlerine işlemiş , nefesini kesmişti. İrkilerek büyüttüğü gözleriyle Jeongguk'a bakıyordu.

"Sahte sevgini de ilgini de alıp gidebilirsin. Ben daha fazla aptal yerine konmak istemiyorum. Oh, ama bana ihtiyacın var değil mi?" dediğinde alayla güldü . Taehyung anlamıyordu, Jeongguk çıldırmış gibiydi, son raddesine gelmişti sabrının. Yatak odasına ilerledi seri adımlarla Jeongguk. Saçlarını karıştırarak dolabın kapağını açtı.

Les heures infinies | taekook |OmegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin