2. Bölüm/ Sonbaharın İlk Yağmuru

1.5K 66 132
                                    

Kalbim güm güm atarken düşünebildiğim tek şey benim de bir not yazmam gerektiği oldu. Dengemi kaybetmemeye özen göstererek kalktım ve en yakında bulunan markete koşmaya başladım.

Nefes nefese kalmış bir şekilde içeceklerin bulunduğu dolabın kapağını açtım ve portakallı bir soda kaptım. Çünkü portakallı soda benim en sevdiğim sodaydı.

İçimdeki umut git gide büyüyordu. İlk defa gerçekten umutlanmıştım. Belki Emre portakallı soda şişesini farkederdi, yani umarım.

10 TL'yi kasada oturan amcaya uzattım ve para üstümü alıp, buraya koşarken ne kadar hızlıysam onun 2 katı hızda kayalığa koştum. Kayalığa yine oturdum ve cebimde her zaman taşıdığım minik kalemimi kırdığım şişenin içinden çıkan kağıdın boş kısmına bir şeyler yazmak için çıkardım.

Peki ama ne yazacaktım? Aklıma sadece Emre'yle benim anlayabileceğimiz bir şey getirmeye çalışıyordum.

"Buldum!"

diye bağırmamla sahil kenarından geçen insanların bana baktıklarını hissettim.

Kağıdın alttaki boş kısmına

"Asi masi asimasima"

yazdım güzel bir şekilde. Bunu bir tek Emre'nin anlayacağından emindim. Benim küçükken çekilmiş bir videomda şarkı söylemeye çalışmam sonucu çıkan saçma kelimelerdi "asi masi". Ve Emre'yle buna aşırı uzun süre gülmüştük.

Acı bir gülümsemeyle kağıdı katladım. Portakallı sodamı içtim ve kağıdı soda şişesinin içine atıp eski şişeyi bulduğum yere kendi şişemi koydum. Ve son olarak kayıp düşmemesi için biraz kayaların arasına sıkıştırdım.

"Umarım bulursun Emre. Umarım..."

Sessizce mırıldanarak oradan ayrıldım.

-♧-

Şişeyi oraya bırakalı 3 gün olmuştu ve ben de 3 gecedir oraya gidiyor, şişeyi yokluyordum.

Yine vakti gelmişti.

"Anne ben çıkıyorum!"

"Her gün bu saatte nereye gidiyorsun? Sanki biriyle buluşuyormuş gibisin. Emre'yle mi buluşuyorsun yoksa?"

"H-hayır anne. Sadece günün belirli saatlerinde yürüyüş yapmak çok faydalıymış o yüzden sahil kenarında yürüyorum."

"Tamam dikkat et kendine."

Annem Emre deyince bi kötü olmuştum açıkcası. Evden çıktım ve üzgün olduğum her zaman yaptığım gibi Emre'ye ses kaydı atmak için WhatsApp'a girdim.

"Selam Emre! Nasılsın? Ben pek iyi değilim. Annem az önce seninle buluşmaya gittiğimi sandı. Ama sen yoksun. Umarım dönersin Emre. Yani, yani lütfen dön."

Ses kaydını attım. Ama her zaman olduğu gibi yine gibi tek tik... Muhtemelen numara değiştirmişti. Ya da belkide beni engellemiştir, kim bilir?

Ben böyle düşüncelere dalmışken ayaklarım beni çoktan kayalıklara getirmişti bile. Her zaman oturduğum kayaya oturdum ve şişeye bakmak için kafamı çevirdim.

ŞİŞE YOKTU.

Etrafıma bakındım. Başka bir şişe de yoktu. Sanırım herhangi biri şişeyi almıştı. Bu ihtimalin üzüntüsü tüm bedenimi sarmıştı. Ve o sırada yağmur her zaman yaptığı gibi hemen imdadıma yetişip minik minik yağmaya başladı.

Gözyaşlarım artık yağmurla karışıyordu. O sırada aklıma Emre'yle yağmurda dans ettiğimiz gün geldi.

<<<FLASHBACK>>>

8 Eylül 2021

Sonunda sonbaharın ilk yağmuru yağmaya başladı, diye kendi kendime sevinip penceremden yağmuru izlerken telefonumun çalmasıyla irkildim.

Emre arıyordu.

Mükemmel ses tonuyla konuştu;

"Heme.n aşağı ge.l"

sesi kesik geliyordu

"Niye lan noldu?"

"Gerizekalı yağmur yağıyor ya kör müsün? Sanki seni tanımıyormuşum gibi davranma, yağmurda ıslanmayı ne kadar çok sevdiğinin farkındayım."

"BENDE NE ZAMAN ARAYACAK VE BENİ ÇAĞIRACAK DİYE BEKLİYORDUM YEHUUU."

"Ya sus da gel aşağı. Dondum burada."

"Tamam be."

Üstüme yeşil yağmurluğumu giyip hemen aşağı indim. Emre kapıda ıslanmış yavru kedi gibi bekliyordu.

"Sonunda ya." dedi boğuk bi sesle.

Bense onu aldırmayıp küçük bir çocuk gibi koşuşturmaya başlamıştım bile.

"Hadi gelsene!"

"Bekle geliyorum." deyip bağcıklarını bağlamaya başladı.

Sokaklar yağmur sesiyle yankılanıyordu. Sadece yağmur sesi. Başka bir ses yoktu ve bu çok hoştu.

Sessizliği Emre'nin sesi bozdu;

"Dans edelim mi?"

"Nasıl?" diye sordum anlam verememiş bir şekilde.

"Bayağı dans işte."

Artık sessizliği bozan şeylerden biri de benim kalp atış sesimdi.

"Neden olmasın?"

Bir eliyle elimi tuttu. Diğer eliyle ise belimi. Bende elimi onun omzuna koydum. Aşırı güzel bir müzik çalıyordu ancak bizden başka kimse duymuyordu.

<<FLASHBACK SONA ERDİ>>

Dansımızı düşünmek tebessüm etmeme sebep olmuştu ancak o sırada gözlerimden de yaşlar geliyordu. Komik bir durumdu.

Yağmurun sesini dinlemek insana huzur veriyordu ve benim en çok ihtiyacım olan şey huzur olduğu için -Emre'den sonra- yağmuru dinlemeye karar verdim.

Dikkatimin yağmur sesinde olduğu sırada omzuma bir elin dokunmasıyla irkildim. Dokunanın kim olduğunu görmek için yavaşça arkama döndüm.

Hayal görüyordum sanırım. Ağzımdan sadece onun adı çıkabilmişti;

"E-emre!?"

"YN?!"
"Bu sen misin?"

MENTORxYNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin