3. Bölüm/ Fısıltı

1.2K 60 110
                                    


Her zaman oturduğum kayalıktan daha da aşağıda olan ve aşağısı direkt deniz olan o kayaya oturduk.
Bacaklarımızı denize doğru sallandırıyorduk.

"Neden gittin?" diye sordum kırgın bir ses tonuyla.

"Henüz kendi hisleriyle yüzleşememiş ve karşısındaki kişiyi asla göremeyen bi aptal olduğum için gittim." dedi "aptal" kelimesini bastırarak söylemişti.

Ben cevap vermemiştim. Çünkü ağlamamak için zor duruyordum ve muhtemelen konuştuğum an istemsizce gözlerimden yaşlar gelmeye başlayacaktı.

"Özür dilerim YN." dedi.
"Kendimi affettirmek için ne yapmalıyım bilmiyorum. Affetmezsen de seni anlarım. Ama gerçekten çok üzgünüm."

Hiçbir şey demeden, birden Emre'ye sıkıca sarıldım. Aylardır alamadığım kokusunu içime çektim. İlk başta ne olduğunu anlayamayıp bana sarılmadı ama sonra anlayınca sıkıca sardı bedenimi.

"Bu, beni affettiğin anlamına mı geliyor?" diye sordu geriye çekilirken.

"Düşünmem gerek." deyip güldüm. Ciddi değildim. Onu çoktan affetmiştim bile.

Emre de gülümsedi.

"Hmm o zaman kendimi affettirmem gerek. Soda içmeye ne dersin?" diye sordu.

"Portakallıysa içerim."

Kalktı ve sıcacık elini bana uzattı. Tuttum ve dengemi kaybetmemeye çalışarak kalktım.

^^^

"Nasıl portakallı soda kalmadı ya?!"

Emre'nin markette çalışan adama bağırmasıyla irkildim.

"Maalesef kalmadı." dedi adam sakinliğini koruyarak.

"Ben limonlu da içerim." deyince Emre bi tane daha limonlu soda aldı ve birlikte marketten çıktık.

Bu sefer kayalığa değil de banka oturmaya karar verdik. Bir yandan denizi izliyor, bir yandan sodamızı içiyorduk.

"Bıraktığım şişeyi alan sendin değil mi?" diye sordum merakla.

"Evet." dedi. "Bendim."

Ben anladım dermişcesine kafamı yukarı aşağı sallarken Emre bir anda telefonunu çıkardı ve galerisine girdi. Sonra da "Favori Videolar" adlı klasöre girip bana asi masi diye şarkı söylediğim videoyu gösterdi. Güldüm. O da güldü.

Aynı videoya 38. kez gülüyor oluşumuz komikti ve biz buna da gülüyorduk.

Artık mutluydum. Ama Emre'nin bana karşı bir şeyler hissedip hissetmediğini merak ediyordum. Çünkü beni bırakıp gitmeden önce Emre'ye açılmıştım ben.

Geçmiştim karşısına, "Ben seni seviyorum Emre!" demiştim.

Ama o "YN sen benim en yakın arkadaşımsın, kardeşimsin. Bana karşı nasıl duygular besleyebilirsin?" demiş, hatta üzüntüden midir yoksa öfkeden midir bilemediğim bir sebeple gözleri dolmaya başlamıştı.

"Bu benim elimde olan bir şey değil ki!" demiştim ancak her şey için çok geçti. Emre kapıda asılı olan ceketini alıp çıkmış, bir daha da geri gelmemişti.

Bu olayın üzerinden neredeyse 3 ay geçmişti ve geçen her günde ben kendimi suçluyordum. "Evet, Emre'nin çekip gitmesi saçmaydı ama benim ona karşı hisler beslememem gerekirdi." diye üzülüp duruyordum.

Ama o artık buradaydı, dönmüştü. Yağmurlu bir yaz akşamında aniden ortaya çıkmıştı.

"Emre"

"Efendim"

"Sana karşı hisler beslediğim ve arkadaşlığımızı bozduğum için üzgünüm."

Ne saçmalıyordum ben yine ya? Bu benim elimde olan bir şey değildi ki!

"YN saçmalama. Asıl ben özür dilerim. Bu senin elinde olan bir şey değil ki."

İşte bu çocuğu bu yüzden seviyordum. Aklımı okuyordu resmen!

Bir şey demeye fırsat bulamadan Emre yine söze girdi;

"Bana karşı olan hislerin hâlâ devam ediyor mu?"

Duraksadım. Ediyor muydu cidden?

"Bilmiyorum." dedim titreyen sesimle. Gerçekten bilmiyordum. Ama sonra düşününce...

"Evet! Devam ediyor."

"Tebrikler YN!" dedi iç sesim bana. "Tekrar kaybedeceksin Emre'yi." Kendimi biraz kötü hissettim. Ancak o an Emre'nin kahverengi gözleri parladı.

"Ciddi misin?"

"Şaka yapıyor gibi bir halim mi var?

Önemli bir şey söyleyecekmişcesine yutkundu.

"YN"
"Ben, bu sensiz geçirdiğim şu 3 ayda düşündüm de; sanırım, sanırım benim de sana karşı kalbimde gömülü olan bazı hislerim var.
"Sanırım senden deliler gibi hoşlanıyorum."

Midemde olan o kasıntıya engel olamıyordum.

"Ciddi misin?" diye sorunca alaylı bir tavırla;

"Şaka yapıyor gibi bir halim mi var?" dedi. Aklınca beni taklit ediyordu şerefsiz.

Bi anda ayağa kalktı. Ben ne olduğunu anlayamayıp ona dik dik bakınca,

"Kalk dans edeceğiz." dedi. "Hani bi keresinde yağmurda dans etmiştik ya, onun gibi."

Şaşırmıştım, ama kalktım. Elimi tuttu, ben de diğer elimi omzuna koydum. O da belime.

Deniz kıyısında, yağmurda delirmiş gibi dans ediyorduk.

Emre bana zaten yakındı ama daha da yakınlaşıp;

"Bence biz artık sevgili olmalıyız." diye fısıldadı.

MENTORxYNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin