Günleri günlere uladıktan sonra kendini kurganların ortasında oturan kadına bakarken buldu Ordubaşı Saltuk Alp.
Saçları dağılmıştı kadının. Belli ki yüreğinin acısını bedeninden çıkarmaya çalışmış diye düşündü. Onun ruhu da dahil olmak üzere her şeyi darmadağındır şimdi dedi kendi kendine.
Atını kadının yanına nalladığı sırada başladı adamın üstüne yağmur gibi yağan oklar. Önce Dağbanlar mı diye düşündü yuvarlandığı toprakta.
"Benim, Saltuk!"
Başını kaldırdığı vakit okçuları susturan genç Dağ Hanı'nı gördü.
"Kervana katılın, aydı!"
Sesler uzaklaşana kadar kalkmadı adam yerden ama el uzatan kadının onu beklediğinden iyi karşılamasına sevindi. "Bu Gök itini bana bırakın."Genç Alp ne olduğunu anlamadan yüzündeki acıyla yine yerde buldu kendini. "Dağ Bikesi!"
Kadının acımadan saldırmasına karşılık vermezse canını vereceğini çok geçmeden anlayıp ayak bileğini tutarak düşürdü kadını. "Han'ın, babamı öldürdüğü için artık karşındaki Bike değil Handır!"
"Diz vurup bağır basarım ama önce dinle."
"Sana iki kere güvenip dinledim! Birinde yeğenimi kaybettim diğerinde hem babamı hem bacımı kaybettim! Şimdi de canımı mı istersin?!"
Genç Dağ Hanı yüzünü kan bulamasını umursamadan yerdeki oka uzamaya çalıştı."Acını alamam ama hafifletmene yardım ederim Çolpan Han." dedi adam neye bulaştığının ya da nasıl yapacağının ardını düşünmeden. Tek istediği koca Gök'ün ikinci kez koruyamadığı bir çocuğun ve ellerinin altında ölmek için can atan kadının öcünü almaktı.
"Sana güvenir miyim ben?!" dedi kadın dizini sertçe adamın bacak arasına vururken. Üstünden attığı adamın tekrar üstüne çıkıp dayadı boğazına kendi elini de kanatan oku.
"Bana değil ama bir çocuğa sırf korktukları için ölümü hak gören adalete öfke dolu birine güven. " dedi Alp. Dediği doğruydu da ama eksikti. Bu kadının sonu acı bitecek bir şeyler yapacağını anlamıș ve koruma iç güdüsüne kapılmıştı ama kimden, nasıl koruyacağını bilmeden. Fark etmeyecek dedi içinden, gerekirse kendisinden bile.
"Sen ne zaman yanımda oldun da şimdi olacaksın?!" dedi kadın artık güç kalmamış bileğini zorla kaldırıp okun ucunu toprağa saplayarak.
"Ben hep yanındaydım Çolpan, sen görmek istemedin." diyerek gelecek bir darbeye daha hazırlandı adam ama kadın kendini yana atıp tümsek olmuş toprağa bıraktı kendini. Ağladığını saklamak gibi bir çabası yoktu.
Kurgana bakıp gözünü kapatan kanı eliyle sildi Alp. Kendisiyle konuştukça ikiye bölünüyor gibi hissetmişti. Onu buraya getiren yanı Batuga'nın öcünü almak isterken şimdi bir yanı adını Çin'e ölüm listesinde veren Dağ'ın yeni sahibinin öcünü de almak istiyordu.
"Yüreğimin ateşi Gök'ü ya onlara ya bana mezar edecek." dedi kadın. Avucunun içindeki kanlı toprağı yüreğine bastırırken. Çok istemişti bu Alp'in canını almasını ama madem Tengri yaşatacaktı o halde amacı belliydi artık. "Seni de yaktığı vakit yine yanımda olacak mısın?"
Alp buna cevap vermedi ama ikisi de biliyordu cevabı. Kadının yanına gidip dizini kurgandan taşmış toprağa vurdu.
"Gayrı bundan böylece bağlılığım Dağ Hanınadır."
"O halde önce Dağ'ın teginini getir. O sarayda güvende olmayacak." dedi genç Han. Hala Tılsım Hatun'un toprağını bırakamamış parmağını sıkarken. "Yasını bile yaşamadan almaya çalışmışlar canını."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bozkırın Çocukları
Ficção HistóricaDestan'ın görmemize izin verilerinin ötesinde yaşanabilecek olaylar üzerine kurgulanmış, tarihi romanlar, şarkılar ve hikayelerden alıntı yapılmıştır.