Canımın sıkıntısı ile dudaklarımın arasından derin bir nefes verdim. Neredeyse yirmi dakikadır bilmediğim bir yere gidiyorduk. Merih bana hiçbir şey söylemediği için bende daha fazla uzatmamıştım.
"Seninle konuşabileceğim bir yere gidiyoruz. Değil mi?" Merih gözlerini kısa bir süreliğine bana değdirdiğinde alayla sırıttı. Bu adam eninde sonunda elimde kalacaktı. Mafya diye bana zarar verecek hali yoktu, sanırım.
"Çok zevk alacağın bir yere götürüyorum." Doğru mu söylüyor diye yüzüne dikkatlice baktığımda bir şey anlamamıştım. Bu hayatta babana bile güvenmeyeceksin lafını kendime hatırlattım. Kimseye güven olmazdı. Bunu zaten en iyi ben biliyordum.
"Merih." Adını söylemek bazen zor oluyordu. Neredeyse hiç tanımadığım bir adamla birden çok aynı ortamda bulunmuştum. Ona karşı kendimi yabancı hissetmiyordum. Bunun bir nedeni var mıydı? Hiç bilmiyorum. Bu sıralar hiçbir şeyi bilmiyordum. Kendimi yalnız ve huzursuz hissediyordum. Elimden de bir şey gelmiyordu.
"Efendim Lale?" İlk defa bu kadar sakin bir cevap vermişti. Bu haline şaşırmadan edememiştim. Gözlerim yüzünü daha dikkatlice incelememi istedi. Yapamazdım, yapmadım da! Hem ne var ki yüzüne bakacaktım.
"Sen aslında gerçekten kimsin?" Böyle bir soru sormamı beklemediği için aramızda bir dakikalık sessizlik oluştu. Cevap verecek miydi? Merakla ona baktım. O ise yola bakıyordu.
"Başka bir kimliğim olduğunu mu düşünüyorsun?" Tam olarak o değildi ama ben yine de başımı evet anlamında salladım.
"Ben Merih Saygıner tek bir kimliğim var. Sakın unutma." Bunun üzerine bir şey söylemedim. Ne diyebilirdim ki?
"Geldik." Araba durduğunda etrafa baktım. Binanın dışından nasıl bir yer olduğunu anlayamadım. Arabadan indiğimde Merih benden önde yürümeye başladı. Kapıdaki korumalar dikkatimi çektiğinde Merihe baş selamı verdiler. Merih'in arkasından ben girecektim ki koruma bir anda eliyle durmamı işaret etti ve durdum.
"Yabancı insanlar giremez." Bu korumalar yabancıydı. İngilizce konuştuğu için ne söylediğini anlamıştım. Tam cevap verecektim ki benden önce Merih konuştu.
"O benimle birlikte!" İngilizce aksanıyla konuşması onu daha da çekici bir insan yapmıştı. Tabii bunu ona belli etmedim.
"Kusura bakmayın Merih Bey." Dediğinde elini geri çekti. Merih'in yeşil gözleri beni bulduğunda elini bana doğru uzattı. Gözlerine birkaç saniyeliğine baktım. Daha sonra ise yavaş hareketlerle elimi elinin içine bıraktım. Hayır, hiçbir şekilde üzerimde etki bırakmıyordu.
İçeri adımımızı attığımızda her türden insanların bulunduğunu gördüm. Burası bir gece kulübüydü. İstemsizce üstümdeki kıyafetlere baktım. Spor kıyafetlerim olduğu için çok dikkat çekiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ LALESİ •TEXTING•
Ficção Adolescente0505*******: Boşu boşuna tartışma çıkarmayın. Sizden korkacak halim yok beyefendi. 0532*******: Aksine korkmalısın. 0505*******: Ne o yoksa insan mı kaçırıp öldürüyorsunuz?! 0532*******: Biliyor musun tam üstüne bastın. Aynen dediğin gibi yapıyorum...