♡11. BÖLÜM♡

1.9K 28 18
                                    

Merhaba herkese 💗 umarım herkes çok iyidir 🧘🏻‍♀️❣️ geç kalınan ve kısa olan bir bölüm olduğunun farkındayım, lütfen mazur görün. Umarım keyifle okursunuz, sizleri seviyorum. 💅🏻🥂

***

Hissettiğim utanç ve pişmanlık, içimi titretiyordu ama şu an bunları düşünemezdim. Bir an önce evime gitmeliydim. Yüzüme çarpan esinti bana iyi gelmişti, biraz açılmıştı zihnim. Az önce ne yaşadığımı bilmiyordum, neden böyle olduğunu bilmiyordum. Kendimi sorgulamaya başlamıştım ama aklım karıncalanıyordu ve düşünemiyordum. Evet, zihnimi falan açmamıştı hissettiğim esinti. Yaslandığım duvardan öfkeyle doğruldum. Etkilenmiştim olanlardan, sonuçta bu herkesi etkilerdi, öyle değil mi? Peki neydi o hareketlerim? Ona dokunmuştum, onu öpmüştüm. Nasıl da kasılmıştım öyle... Utançla yüzümü buruşturdum.

Pişmandım galiba.

Balkona giren birilerinin sesini duyduğumda duruşumu düzelttim, sanki herkes olanları anlamış gibi hissetmekten alamıyordum kendimi. Az sonra bana güleceklerdi sanki. Kim olduğuna bile bakmadan içeri girdim hızla. Gamze ortalarda görünmüyordu, bizim dışımızda herkes eğleniyordu. Tibet yanıma geldi.

"İyi misin Nazlı, yoksa sarhoş mu oldun?" diye sordu ilgiyle.

"Teşekkür ederim, iyiyim. Çarptı herhalde biraz." dediğimde ikimiz de kahkaha attık. Nasıl da utanmadan gülebiliyordum... Çarpmıştı evet ama başka şeylerdi çarpan.

"Ezgi'yle Pınar'ı gördün mü?" diye sordum.

"Ha, evet. Mutfaktalar, Gamze'ye yardım ediyorlardı." diye yanıtladı ve onu almaya gelen Orhan'la yanımdan ayrıldı.

Kollarımı göğsümde birbirine dolayarak dirseklerimi sıvazladım. Aklım hala odadan çıkışımdaydı.

En son içimden gelen saf bir istekle ve sanki çok özlediğim bir şeymiş gibi onu öpmüştüm, geri çekildiğimde kızaran gözlerinden yaşlar akıyordu. Ben ağlamalıydım asıl, ben! İşte o an içinde bulunduğum durumun farkına varmıştım ve pişman olacağım şeyler olduğunu görebilmiştim.

"Unutalım bunu, sen de unut. Kimseye bahsetme lütfen. Özür dilerim, anlık gelişti her şey. Neden yaptım bilmiyorum." diye hızlıca konuşup ve yüzüne bakmadan çıkmıştım odadan. Kimseyle göz göze gelmeden, kimseyle konuşmadan doğruca balkona atmıştım kendimi.

Off, çok utanç veriyordu bunlar!

Nasıl yüzüne bakacağımı bilmiyordum. Hem suçlu hem güçlüydü, beni düşürdüğü hallerden dolayı kahrolmalıydı. Hiç sevmiyordum onu.

Buradan gitmek istediğim için mutfağa gidip kızlara çıkacağımı haber vermem gerekiyordu. Mutfağa doğru, içimde çalkalanan karmaşık hislerle ve büyük bir heyecanla adımladım. Mutfak kapısına yaklaştığımda seslerini duymaya başlamıştım. Yeniledikleri içecek ve atıştırmalıklar hakkında konuşuyorlardı, keyifle hem de? Gamze'nin sesiydi bu gelen, cıvıl cıvıl cilveli geliyordu.

Pardon da, iyi miydi bu kız ya? Benim düşüncelerimin içine etmişken neydi bu halleri şimdi? Az önce benim yaşadığım şeyleri o da yaşamamış mıydı? Oyun mu oynuyordu bana bu kız? Hem, daha az önce ağlamıyor muydu odada? Ruh hastası...

Mutfağa doğru iki üç adım atıp kızların beni görmelerini beklemeden konuşmaya başladım.

"Kızlar benim çıkmam gerekiyor, haberiniz olsun. Evde görüşürüz, olur mu?" derken çatık kaşlarımı düzeltmeyi başaramamıştım. Gözlerimi Gamze'nin iki yanında duran Pınar ve Ezgi'nin üzerinde tutmaya çalışmak ve Gamze'ye asla bakmamak zor oluyordu. Fakat başarmıştım.

"Neden?" dedi Gamze. Gamze dedi, nedenini sordu.

Gamze?

Derin bir nefes alıp sertçe yutkundum.

"Keyfim kaçtı birden." dedim ona bakmadan, üzerimdeki kıyafeti düzeltiyormuş gibi yapıp ilgilenerek.

"Ne oldu canım, biri bir şey mi dedi?" diye ilgiyle soran Pınar'dı. Canım arkadaşım, hiç kıyamıyordum bu iyi niyetine.

"Kim ne diyecek yahu, ne oldu birden? Ortalıkta da yoksun zaten. Neyin var Nazlı?" dedi Ezgi.

"Ay, ne bileyim? Soruyorum işte öyle." diye kendini savundu Pınar, ardından bir elini beline dayayıp diğeriyle de jelibon şeker yerken bana yöneldi.

"Hiçbir şey olmadı ya, başım ağrıyor biraz. Nöbetçi eczane bulup ilaç alır eve geçerim." dedim.

Gamze direkt dolapları karıştırmaya başladı bir şey arar gibi. "Vardı bizde ilaç, bekle getireyim." diye mırıldandı çekingen bir tonda.

"Hayır hayır, teşekkürler gerek yok. Gidecektim zaten. Size iyi eğlenceler, evde görüşürüz." diyerek Ezgi ve Pınar'a öpücük yollayıp bir şey demelerine ve lafı uzatmalarına fırsat vermeden ceketimi ve çantamı almaya gittim.

"Görüşürüz o zaman." diyen kızları arkamda bırakmıştım.

Ben çizmelerimi giyerken Gamze'nin karşımda dikildiğini gördüm. Onu fark ettiğimi görünce hareketlendi.

"Sana ilaç ve su getirdim, iç öyle çık istersen." dedi.

Bakışlarımı ona değdirmemeye özen gösterip tüm ilgimi yavaş hareketlerle giydiğim ve özenle düzelttiğim çizmelerime yönlendirdim.

"Gerek olmadığını söylemiştim ya, gidiyorum zaten." dedim.

"Çok değişken bir yapın var, ayak uydurmakta zorlanıyorum." diye buruk bir ses duydum ondan. Kaçamak bakışlarımı ona yöneltsem de uzun sürdürmedim. Üzerimi düzeltmeye devam ettim.

"Unutalım Gamze, lütfen. Utanç duyuyorum az önce olanlar yüzünden, rica ediyorum sonsuza dek falan bunu kapatalım ve aynısı ya da benzeri bir durumla bile karşılaşmayalım. Bir kez daha deneme beni. Lütfen!" dedim kararlı bir sesle. Oysa gerim gerim gerilmişti tüm kaslarım, soğuk terler döküyordum.

"Nazlı, lütfen yaşamamıza izin ver. Neyden kaçtığını ya da neyden çekindiğini konuşalım. Pişman olunacak ne var ki?" dedi.

"Uff, Gamze lütfen ya! Haydi, iyi akşamlar size. Laf anlatamayacağım sana daha fazla." diyerek hızla merdivenlere yönelip inmeye başladım. Kapının kapanma sesini duymamıştım, aldırmadım. Ayıp etmiştim şimdi biliyordum ama nasıl tepki vermem gerektiğini de bilemiyordum. Ne oldum, ne yaşadım, ben ne yaptım anlayamıyordum.

Oradan çıkıp durağa doğru yürürken arkamdan adımla seslenen yabancı bir ses duydum, biraz yavaşlayıp çevreme bakındığımda bana doğru gelen kişinin Cansel'in kuzeni Emre olduğunu gördüm. Uzun zamandır görmüyordum onu, şaşkınlığımı saklayamadım açıkçası. Bir ara hoşlanıyordum ondan, muhtemelen de anlamıştı hatta. Ama bir gelişme alamamıştık tabii. Tuhaftı.

Şu an karşılaşmamız biraz da bana evrenin bir cezası falan olmalıydı... Hiç hazır değildim buna.

"Aa, Emre merhaba, nasılsın?" dedim o bana yaklaşırken.

Kollarını omuzlarımdan dolayıp bana sarıldığında ona karşılık vermek durumunda kaldım. "Seni gördüm iyi oldum ya, nerelerdesin kızım sen?" dedi coşkuyla, samimiyetini saklamıyordu.

"Dersler falan uğraşıyorum öyle, bildiğin gibi. Denk gelemedik hiç sahiden." dedim şapşal şapşal ona bakarken.

"E, hasret giderelim biraz senin de işin yoksa. Gel oturalım bir yere bir kahve ısmarlayayım sana." dedi omzuma elini koyup beni bir yere doğru yönlendirirken. Emrivaki yapmıştı yani resmen, olumsuz bir şey diyemedim.

"Biraz vaktim var aslında." demekle yetindim ama boşunaydı.

Bir şeyler anlatıyordu ama duymuyordum.

***

Arkadaşlar, hikayenin geneliyle ilgili sizi sıkan, saçma gelen ya da bana vermek istediğiniz tavsiye, yorum vs. varsa bilmek isterim. Yorumlarınızı sakınmayın lütfeen 🌸✨🥂

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 16, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BİR ASRIN HİKAYESİ  (g×g) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin