Merhabalaaaar, uzun bir aradan sonra tekrar bir bölümle geldim. Cinsellik içeriyor biraz, rahatsız olacaklar ve yaşı çok küçük olanlar okumasın lütfen. Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur. İyi okumalar. 🌸❤
"Dilek tutmayı unutma sakın, dilek tut." diye Didem'e sesleniyorlardı birçoğu heyecanla. Ben ise elimdeki bira şişesiyle, Sibel ve onun biricik arkadaşı Koray'ın ortasında sadece durarak onlara katılıyordum.
Hain ev arkadaşım Ezgi ve onun masum sevgilisi Tibet, nefret ettiğim Didem ve kendine benzetmeye çalıştığı sevgilisi Orhan, canım ev arkadaşım Pınar, Gamze ve onların birkaç arkadaşı daha herkes buradaydı. Keşke Cansel de gelseydi diye geçirdim içimden ama başka planları olduğunu söyleyerek beni bu kurtlae sofrasında yalnız bırakmıştı en yakın arkadaşım...
Koray koluma girince ona doğru baktım.
"Çok mutlu görünüyorsun Nazlısu." diyerek göz kırptı.
Bıkkınca nefes verdim. "Gayet normal bir şekilde takılıyorum, rahat bırak beni." dedim.
"Daha şimdiden sarhoş olmuş gibisin kız." dedi koluma girerek. O sırada çoktan mumlarını üflemiş alkışlanmıştı Didem. Herkes tek tek onu kutluyor ve sarılıyordu. Kolumu Koray'dan kurtararak koltuklara yöneldim.
Gamze benden önce davranarak geçip oturmuştu, bunu yaparken de bana göz kırpmayı ihmal etmemişti. Elinde tuttuğu şarap kadehini bana doğru kaldırırken çok özgüvenli duruyordu, gözlerimin içine bakarak bir yudum aldı. Kadehi dudaklarından çekerken hafifçe gülümsediğini yakalamıştım. Aldırmayıp koltuğa geçtim. Bana attığı o son mesajı unutmamıştım.
''Bir kez daha olacak ama bu kez sen isteyeceksin bebeğim. :)''
Beni öpüşünden bahsetmişti bunu yazarken ve bunun tekrar yaşanacağını ancak bu sefer benim isteğimle gerçekleşeceğini söylemişti. Nefret ediyordum ondan. Karşımdaki duruşundan ve aklımı kurcalayışından da nefret ediyordum. Kendime de çok kızıyordum onu düşündüğüm ve ona bu tavırlara yapabilme olanağı sağlayan bir aptal olduğum için.
"Güzel fotoğraftı, sevdim kıvrımlarını." dedi. Geçen gün sosyal medya hesabımdan paylaştığım fotoğraftan bahsediyor olmalıydı. Sevmiş kıvrımlarımı, haspam.
"Kendini bu kadar zorlama Nazlı." diye konuştu biraz sonra.
"Çok içtin bugün, hala da devak ediyorsun. Biraz yavaşla." diye de devam etti. Gıcık ediyordu beni.
"Ne konuda zorluyorum kendimi? Ne diyorsun?" dedim ters bir şekilde.
Sinsice güldü, biraz etrafına bakındıktan sonra tekrar bana odakladı gözlerini. O sırada benim gözlerim odağını ayarlamaya çalışıyordu, çünkü vücudunu süzüyordu benden habersiz.
"Bana bakmama konusunda." dediğinde utanmıştım. Bir şey demedim. Kalkıp gitmek istiyordum ama kaçıyor gibi de görünmek istemiyordum.
"Hoşuma gider." dedi bu kez.
"Ne?" diye sordum.
"Gözlerini üzerimde görmek." dedikten sonra bir yudum daha içti, parmaklarını öne doğru uzatarak biraz onları inceledi, narince parmaklarını çenesine değdirip okşadı. Her hareketi çok asil duruyordu. Hoştu.
Bunları kabul ediyordum.
Ya da etmiyordum.
Yani kabul edilecek bir şey yoktu, öyle bir şey yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ASRIN HİKAYESİ (g×g)
Novela Juvenil(+18) Eli öyle ustaca hareket ediyordu ki, çıldırmamak imkansızla kapışırdı artık. Boğazımın kuruduğunu hissediyordum, sık sık yutkunmaya çalışıyordum ama dilim kupkuruydu. Saçmalıklar silsilesine bir yenisini daha ekleyip elimi elinin üstüne götüre...