(+18)
Eli öyle ustaca hareket ediyordu ki, çıldırmamak imkansızla kapışırdı artık. Boğazımın kuruduğunu hissediyordum, sık sık yutkunmaya çalışıyordum ama dilim kupkuruydu. Saçmalıklar silsilesine bir yenisini daha ekleyip elimi elinin üstüne götüre...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Çık buradan." diye bağırdım, gözlerim anın verdiği şokla tek bir noktaya sabit şekilde bakıyordu, yani ona.
Hala hareket etmeksizin karşımda dikiliyordu. Delirmiş gibi davrandığımın farkındaydım ama yaptığı kabul edilebilir bir şey değildi.
"Sana söylüyorum aptal, duymuyor musun? Git buradan hemen! Bir daha sakın böyle bir şeye kalkışma, sakın." Benim aceleci ve tahammülsüz hareketlerime karşılık olduğu yerde sallanıyordu, gözlerini gözlerimden ayırmıyordu ve artık o da delirmiş gibi bakıyordu. Bir şey söyleyecek, hatta bana saldıracak potansiyele sahip görünüyordu şu an ama öylece durmaya devam ediyordu. Bu suskunluğu beni daha da çıldırtıyordu.
"Seni görmek istemiyorum bir daha, anlıyor musun? Bu kadar iğrenç bir şeyi nasıl yapabilirsin? Üstelik benim iznim ve isteğim olmadan." O sustukça daha çok sinirleniyordum. Buna nasıl cürret edebilirdi? Beni ne sanıyordu? Neydi şimdi tüm bunlar?
"Ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum. Beni kim ya da ne sandığını da anlayamıyorum ama bir daha sakın! Bir daha sakın buna cürret etmeye kalkma, bu kadar sakin olmam." Gittikçe sinirleniyordum ve bir tepki vermediği için de üzerine doğru gidiyordum, konuşmayı unutmuş gibiydi. Bir adım daha yaklaştığımda dudaklarını kıpırdatarak başını yere eğdi, bir süre o halde bekledi. Artık ikimiz de susuyorduk, ikimiz de hareketsizdik. Tüm bu yaşananlar ne ara, nasıl olmuştu aklım almıyordu. Daha az önce tartışıyorduk ve bambaşka bir alemdeydim.
Başını kaldırdığında gözlerinin dolduğunu fark ettim, bir şey söyleyecekmiş gibi ağzını hareket ettirdi ama tekrar durdu. Sonra bir şeyler fısıldamaya başladı, fakat duymuyordum.
"Ne var, şimdi de fısıldaşıyor muyuz?" Susarak ve gücenmiş bir ifadeyle bana bakmaya devam etti. Ona doğru eğilip "Kimin duymasını engellemeye çalışıyoruz?" dedim ellerimi iki yana açarak, dalgavari.
Aramızda birkaç adımlık mesafe vardı, o hafif yalpalayarak bana doğru bir adım attı. "Rahibe Teresa sandın herhalde kendini, ha? Fazla abartmıyor musun? Çok basit bir şeydi." Durgun fısıltısı kulaklarıma dolduğunda artık benim için çok geçti, içimde bir şeyler tepiniyordu.
Basit mi demişti o?
Beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.
GAMZE
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
SİBEL
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
DİDEM
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
