Annem ve amcam dışında çok da kavgalı bir hayat içinde büyümemiştim. Okul hayatım çok güzeldi. Sevdiğim arkadaşlıklarım olmuştu. Hiçbir zaman itilen ya da hor görülen biri olmamıştım. Sevimliliğim sayesinde çoğu herkes beni severdi. Elbette aralarda sorunlar olurdu fakat hiçbiri annemin bana yaşattığı baskı gibi değildi. Bunun üstüne hiçbir şey geçemezdi.
Benden nefret eden kimse olmadığından, hırs yapacağım, sinirleneceğim ya da lafları ağzına tıkacağım kimse de olmamıştı. Fakat şimdi baba demeye bile utandığım, Taehyung'un babası denen o herif, beni bir hırs yumağı yaptığından habersizdi. Hakkımla, yeteneğimle, gece gündüz uyumadan geldiğim bu noktayı güzelliğine bağlamıştı.
Bana, yeteneksiz olduğumu söylemişti.
Bileklerim ağrıyana kadar pistte duran bana, bana söylenmişti bunlar.
Kendi öz annem, olimpiyatları kazanamamam için gözümün içine bakıyordu. En ufak bir hatamda, bir yanlışta yüzüme vuracaktı her şeyi. Bunu bekliyordu. Biliyordum.
Aynada ki yansımama bakarken tekrar hatırlattım kendime. Herkes düşmemi bekliyordu. Herkes başaramayacağımı düşünüyordu. Yapacaktım. Elimden tutan Taehyung olduğu için daha da güzel yapacaktım hatta. Tüm laflarını sokacaktım ağızlarına. Bundan sonra ilk amacım buydu.
İkinci amacım ise, bizi üzen herkesi kanata kanata üzmekti. Kapı eşiğinde ağlayan sevgilimi unutmayacaktım. Bana söylenen sözleri unutmayacaktım. Ben her şeyi kazımıştım aklıma. Bundan sonra kimseyi düşünmek yoktu.
Vücuduma sürdüğüm kremleri dolaba koyduktan sonra buharlı banyodan çıktım. Yorganı kafasına kadar çeken Taehyung'un siyah saçları gözüküyordu sadece. Saat oldukça erkendi fakat benim antrenmana gitmem gerekiyordu. Çok kısa bir süre sonra olimpiyatlar başlayacaktı ve ben de katılacaktım. Bunun için de sıkı çalışmam gerekiyordu.
Hızlıca üstüme siyah bir eşofman takımı geçirdim. Saçlarımı da elimle düzelttikten sonra yatağa yaklaştım. Aşık olduğum esmer tenine bir öpücük kondurdum. Taehyung gözlerini yavaşça açarken gülümsedim.
"Sen uyumaya devam et, ben antrenmana gidiyorum." Bu sefer de dudağına bir öpücük bıraktım. "Haberleşiriz sevgilim."
"Kendine dikkat et." Kafasını hafifçe kaldırıp bu defa da o öptü beni. "Seni seviyorum."
"Ben de seni." Dedim ve üstünü biraz daha örtüp doğruldum.
Yavaş yavaş atıştıran yağmur hızlanacak gibiydi. Arabanın anahtarlarını alarak kapşonumu kafama geçirdim.
Yemekten geldiğimiz akşam, Taehyung Yun'un hamile olduğunu söylemişti. O kadar mutlu olmuştum ki. Anne baba olmayı en çok hak eden insanlardandı ikisi de. Yun çok güzel bir anne, Junghoo da çok güzel bir baba olurdu. Bugün pistte görürsem onu tebrik etmeliydim. Aklımın bir köşesine aldığım nottan sonra, arabaya bindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Find Your Ice Spirit || Vmin
Hayran KurguJimin, sorunlu aile hayatıyla uğraşmaktan çok yorulmuştu. Üstelik homofobik bir anneyle yaşamak onu sandığından fazla zorluyor, kendini her seferinde buz pistine atarken buluyordu. Ama bilmiyordu. Kafasını dağıtmak için konserde karşılaştığı, ona as...