Bir şeyleri anlamaya başladığında, dokuz yaşındaydı Jimin. Babasının neden yanlarında olmadığını annesi anlatmadan, sadece yanında konuşulan şeylerle anlamıştı. Amcasının annesine her seferinde iğneliyici şekilde konuşması, annesinin ise onu sürekli özel hayatıyla yargılaması. İşte çocukluğu böyle geçmişti. Annesiyle babası arasında kalmamıştı, annesiyle amcası arasında kalmıştı.
Fakat annesiyle yaşarken bir türlü rahat edemiyordu. Annesi onu anlamıyordu. Sürekli değişik kızlarla ona randevu ayarlıyordu. Jimin daha on beş yaşındayken ona karşı evde ki bir kızla randevu ayarlamıştı. Amcası ise öyle kesinkes bir şekilde reddetmişti ki bunu, en büyük kavgaları o zaman yaşanmıştı.
Jimin içine kapanık bir çocuk olmamıştı hiçbir zaman. Evet hayatta kötü şeyler vardı ama kötüyü görmeden, iyinin değerini bilmediğini düşünürdü. Her zaman etrafına gülücük saçan o çocuk olmuştu. Amcasının anlattığına göre, aynı babasına benziyordu. O da Jimin gibi çok hayat dolu bi insanmış, Jimin'n zihninde ki baba buydu.
"Günaydın Hobi."
Hoseok, seyirci koltuklarına oturmuş patenlerini giymeye çalışan Jimin'e baktı.
"Günaydın Chim."
jimin adamın keyifsiz olduğunu ses tonundan anlamıştı. Patenleri dikkatlice giyip ona yaklaştı.
''Bir şey mi oldu?''
Hoseok, işine oldukça önem veren bir adamdı. Arada çıkan ufak tefek pürüzler onu sanılanın aksine daha çok rahatsız ediyordu.
''Yeni bir antranör geliyor.''
Kafasını iki yana salladı Jimin hızla. ''Ben senden başkasıyla çalışmam hyung.'' Bu ihtimal onu öyle çok korkutmuştu ki, birden üşüdüğünü hissetmişti Jimin. Çok uzun süredir beraber çalışıyorlardı ve Jimin bir başkasıyla asla yapamazdı.
Hoseok gülerek kafasını iki yana salladı. ''Senin için değil. Şirket yeni dansçılar almış.''
''Günaydın everybody!'' Jin'in neşeli sesi pistte yankılandığında, Jimin ve Hoseok ona baktı.
''Günaydın Jinnie!'' dedi ikisi aynı anda. Jin, an önce Jimin'in oturduğu yere oturup patenlerini giymeye çalıştı.
''Dansçılar?'' dedi Jimin tekrar konuya dönerek. Hoseok'un yüzü tekrar eski haline döndü.
''İki tane. Antranörleriyle geliyorlar.''
''Yeni birileri mi geliyor?'' dedi Jin. Patenlerini giymiş, yanlarına gitmişti.
''Bir şeyler oluyor işte çocuklar, boşverin. Hadi ısınma zamanı. Daha sonra kareografiye çalışacaksınız, artık yarışmaya hazırlanmaya başlamalıyız.''
Birinci kalite kumaş olduğu yeterince belli olan pantolonu bacaklarından geçirdi ve fermuarını da çektikten sonra, tekli koltuğa attığı gömleğine uzandı. Bu sırada yatakta hala çıplak şekilde yatıp, onu süzen oğlandan haberi yoktu. Zihninde dolanan tilkilerin kuyruğu, birbirine değmiyordu. Yatakta ki bunun farkındaydı. Sadece şu an karşısında ki adamın keyfini çıkarmak istiyordu. Çünkü ne olduğunu sorduğu an aralarında ki bu rutin bozuluyordu.
Gömleğinin bir kaç düğmesini iliklemedi. Ceketini de eline aldıktan sonra, hala yatakta öylece yatan oğlana döndü. İfadesiz yüzüyle ona bakıyordu.
''Bir şey mi söyleyecektin?''
Jungkook doğrulup kafasını iki yana salladı. Yatakta hala oturur vaziyette ona bakıyordu. Taehyung iç çekip ellerini cebine soktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Find Your Ice Spirit || Vmin
FanfictionJimin, sorunlu aile hayatıyla uğraşmaktan çok yorulmuştu. Üstelik homofobik bir anneyle yaşamak onu sandığından fazla zorluyor, kendini her seferinde buz pistine atarken buluyordu. Ama bilmiyordu. Kafasını dağıtmak için konserde karşılaştığı, ona as...