|İki Yarım Bir Bütün|

397 42 22
                                    

Bu son bölümler niye bu kadar kısa diyebilirsiniz. Ya da benim gibi bir tuhaflık sezebilirsiniz ki ben yazar olarak iki bölümdür kendimde bir tuhaflık seziyorum. Bu size ne kadar yansıyor bilmiyorum fakat sanırım finale yaklaştığımız için kendimde yazacak hevesi bulamıyorum, mazur görün.

sizi seviyorum. umarım hayatınızda her şey yolundadır. iyi okumalar
























Evlilik.

Sözde kolay, hayatta ise çok zor olduğuna inandığım bir olgu haline gelmişti.

Yeminler ediyorsunuz. Sözler veriyorsunuz. Çok seviyorsunuz ve bunların hepsini de yapacağınıza eminsiniz. O sözler ve yeminlerden sonra pembe bir gözlük iniyor gözlerinize. Sanıyorsunuz ki beraber olduğunuz sürece hiçbir kötülük uğramaz size. Hepsinin üstünden gelirsiniz. Hani söz verdiniz ya, halledersiniz siz.

İşte hiç öyle olmuyormuş. Bir söz, bir yemin, sevdiğinizi kaldırmıyormuş o sedyeden. Ölseniz de aşkınızdan, uğramıyormuş kalbine. Taehyung öylece yatarken yatakta, verdiğim sözlerin ve yeminlerin o an bir işe yaramasını istedim. Ona olan sevgim de sözlerim de, onu ayağa kaldırabilecek kadar güçlü olsun istedim.

Aldığım tek cevap ise makinelerden duyduğum robotik sesti.

"Ne olacak şimdi?"

Gözlerimi camın ardında ki kocamdan çekmeden, Yun'un sorduğu soruyu cevapladım.

"Bay Kim'in burda durmasına gerek yok. Çıkabilir." Soğuk, hissiz sesim koridor sessizliğine düşmüştü.

"Jimin, emin misin? İki ay sonra olimpiyatlara gireceksin. Bak bi düş-"

Sımsıkı kapattım gözlerimi. Onlardan beni anlamalarını beklemiyordum. Fakat en azından beni bu yoldan caydırmaya çalışmasalar daha rahat olabilirdim.

"Düşündüm ve bir karar verdim." Gözlerimi tekrar açtığımda Taehyung'a baktım yine. "Ben vereceğim böbreğimi."

Saatler önce hemşire yanımıza geldiğinde, hem benim hem de Kim Pu Reum'un kanımızın uyuştuğunu söylemişti. Çok sevinmiştim. En azından uygun bir kan bulunmuştu ve üstelik birisi benimdi.

Fakat olimpiyatlar ve buz pateni gerçeği yüzüme bir tokat gibi çarptığında bocalamıştım. Bu elbette bir seçenek değildi. Taehyung için her şeyi yapardım. Böbreğimi de verecektim. Pu Reum'un eline asla kalmayacaktık. Fakat haberi aldığımızda beri Hoseok olimpiyat konusunu açıp duruyordu. Seokjin ve amcam hariç herkes Pu Reum'un böbrek vermesi konusunda ısrarcıydı. Bıçak altına girmemi istemiyorlardı.

Taehyung için girmeyeceksem, kim için girecektim ki?

Amcamın beni onaylaması ise, böbreği veren kişinin ben olmazsam ömrüm boyunca bu konuda acı çekeceğini bilmesiydi. Çünkü biliyordu ki, aynı şey onun başına gelse o da aynı şeyi yapardı.

Hoseok'un iç çektiğini duydum. "Pekala."

Kendime sardığım kollarımı ovuşturarak arkamı döndüğümde herkesi bana bakarken buldum. Kuruyan dudaklarımı ıslattım yavaşça fakat hiçbir etkisi olmamıştı. Hala kuruydu.

"Lütfen artık kapatalım bu konuyu."

"Bu kadar mı korkuyorsun benden?"

Bakışlarımı sol tarafa, ellerini ceplerine yerleştirmiş ve dikkatle bana bakan adama çevirdim. Ne zamandır buradaydı bir fikrim yoktu ve merak da etmiyordum. Zaten canım burnumdaydı.

"Kendini bizim için bu kadar önemli sandığın zaman kaybettin." Dedim ifadesiz suratımla. "Sana muhtaç kalmamız seni zevkten delirtti fakat üzgünüm. Yine kazanamadın. Ben Taehyung'un hayatında olduğum sürece kazanamayacaksın."

Find Your Ice Spirit || VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin