Klasikti.
Karakol her zamanki doluluğuylayken insanlar bir o yana bir bu yana koşuşturuyor ve Kore'nin en büyük karakolundaki genel işlerini yapıyorlardı.
Karakolun müdürü Han Tae Seok her tarafa emirler yağdırırken elindeki kahvesini yudumlayan Park Hara tecrübeyle dolu hayatındaki vazgeçilmez sakinliğiyle masasına oturmuştu.
Hemen ardından kendi bölümü olan cinayet bölümünün baş müdürü Choi Youngjae karşısındaki masaya geçmiş ve her zamanki ciddiliğiyle dosyaları masasına yığmıştı. Tam bir işkolikti.
Yeni bir iş olmamasına rağmen Han Tae Seok gergindi çünkü genel sorun her zaman ortadaydı.
-Bayan Hwang nerede Bay Lim?
Tae Seok, yine cinayet bölümünden olan ama aynı zamanda FBI yöneticilerinden olan Lim Jaebeom'a mükemmel bir soru yöneltirken Jaebeom derin bir nefes verdi.
Hwang Luna.
Kendisi Jaebeom'un yardımcısı ve FBI dedektif-polisiydi.
Ah, tabii ki aynı zamanda Hara'nın ev arkadaşı.
Hara Tae Seok'un sinirli konuşmasını dinlemek yerine telefonunu eline aldı ve numarasını çevirdi.
Tahmin ettiği gibi Luna açmadığında göz devirdi ve Jaebeom'a dikkatini yöneltti.
-Birazdan burada olur Bay Han.
Han Tae Seok Luna'nın her zaman geç kalmasına alışmış olsa da yine her sabah sinirleniyordu.
Bunu bilen Luna ise umursayıp da işe daha erken gelmek yerine gittikçe geç kalıyordu.
Hara arkadaşının inadını tebrik ederken burnuna gelen sigara kokusuyla Luna'nın da geldiğini anladı.
Ayrılmaz ikilisi olan siyah deri botları ve kargo siyah pantolonu her zaman hazırdı. Bugün yine klasiği olan beyaz askılısını giymişti ama muhtemelen havanın soğuk olmasından mütevellit üzerinde siyah dar kapüşonlusu da vardı. Ağzındaki sigarayı içine çekerken sigaranın etrafına bulaşan kırmızı ruja baktı ve gülümsedi Hara.
Luna'nın tarzını ve enerjisini seviyordu.
-Sigaranı söndür Luna.
Han Tae Seok sinirle konuşurken Luna ona baktı ve biten sigarasını kenardaki küllüğe bastırdıktan sonra bıraktı.
Tae Seok Luna'nın sözünü dinlemesine şaşırmış gibi bakarken Luna uzun, bordo tırnaklarını kullanarak Marlboro'sundan bir dal daha çıkarmış ve siyah çakmağı yardımıyla yakmıştı. Sigarasını kırmızı rujlu dolgun dudaklarına yerleştirirken Han Tae Seok derin bir nefes almış ve göz devirmişti.
Han Tae Seok'un normalde disiplinli bir adam olması ve işine çok önem göstermesi bir yana, Hwang Luna onun kurallarını asla dinlemeyen ve kafasına göre takılan ama başarısından ötürü asla eleştirilemeyecek biriydi.
-Sana da günaydın Tae- Seok.
Adam Luna'nın onu gram ciddiye almamasından ötürü kızarırken etraftaki birkaç çava onların bu çatışmalarını izliyor ve Luna'ya hayran hayran bakıyorken Hara ve Youngjae gibi deneyimliler her gün aynı olaylar yaşandığı için kafalarını kaldırmaya bile tenezzül etmiyorlardı.
Luna Han Tae Seok'u es geçip direkt Hara'nın yanına gelirken sigarasını diğer tarafa üflemiş ve arkadaşının rahatsız olmamasını sağlamıştı.
Luna'nın aksine Hara tam bir sağlıklı yaşam koçuydu.
Luna onun yanağını sıkarken Hara'yı sinir etmek hoşuna gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sillage.' jeon jeongguk'
Фанфикkokunun izi. aşina olduğumuz o kokular. kokunun hissiyatı. vişne çürüğü kokusu ve sigara' kafanız dağıldığında içeceğiniz kısa zamanlı sigaranız ve konfor alanınız sillage'. Jeon Jeongguk ve Hwang Luna.