Sık sık gittiğimiz restorana yine gidiyorduk, ama araba ortamımız çokça garipti.
Süren kişi klasik Jaebeom, ön koltuk Seokjin ve arkada da Hara, Youngjae ve ben vardık.
Seokjin dakika başı benim yaklaşık yarım saat önce yaptığım şeyi bir manşetmişçesine tekrar tekrar anlatıyor ve ne kadar havalı olduğumdan bahsediyordu. Pekala, övülmek güzel şeydi. Hara papatya çayını termosunda taşımayı alışkanlık haline getirmişti ve onu içiyordu. Youngjae ile aramızda bulunduğu için stres taşına dönmüştü normal olarak. Youngjae ise eline aldığı dosyaları inceliyordu, hem de arabada? Fazla sorgulamak istemesem de önemsediğini görebiliyordum. Hara ve Jungkook'un karşılaşmasından sonra daha da çok üstüne düşüyordu. Hara nerede, ne zaman dakika başı bana sorarak ve araştırarak kızı yormayı işi haline getirmişti. Hara ise buna yanakları kızararak karşılık veriyordu.
Eros'tan bana yaşlılık için aşk fantezileri göndermesi miydi?
Bunu sallamayı düşünmüyordum.
Ama yaşananlar beni de germişti.
Yeni gelen elemanı gözüm tutmamıştı, ki onunla birlikte bir kişi daha gelmişti. Sadece önyargılı olduğumu ve iş olarak değerlendirmem gerektiğini düşündüm. Karakterleri kimin umurundaydı ki? Sonuçta sadece ayak işleri verilecekti ve emrettiğim şeyleri uygulayacaklardı. Azıcık kaba olmaktan zarar gelmezdi çünkü polisiye de işler böyle yürürdü. Zamanında bana da aynı şeyler yapılmıştı.
Hayat sana karşı kibar olamıyordu.
-O kadar ikonik bir şekilde o varoşu tuttu ve çevirdi ki sanatsallığından ağlayacaktım.
Seokjin hala beni överken gülümsedim.
-Hyung, o kadar güzel anlattın ki güzelliğine tutulacağım.
Jaebeom'da ona uyarken gülümsemem iyice yayıldı.
Ailemden alamadığım kibarlığı ve sevgiyi onlardan görüyordum.
Bir nevi ailem sayılırlardı orası ayrıydı ama yine de arada bir şükrediyordum. Ailemle aram kötü değildi ama küçük yaşta aile evinden ayrılan ve kendi ayakları üzerinde durarak kendi parasını kazanan biri olmuştum. 4 abim ve babamdan oluşan ailemde haliyle bana sevgi göstermekten ziyade disiplinli büyümemle ilgilenmişlerdi.
Jiyong hyung hariç. Onun ilgisi ve kız gibi deyimine uyan kibarlığı her zaman benimleydi.
Daldığımı fark eden Hara beni hafifçe dürttü.
Ona döndüğümde gülümsedi. Niye böyle yaptığını anlamamıştım ki hemen yanında uykuya dalan Choi hyungumu gördüm.
Fotoğrafını çekerken sırıttım.
Kolu Hara'nın bacaklarına, kafası da boynuna düşmüştü. Haliyle dosya da yerdeydi.
Hara ise annesi edasıyla onu tutuyordu. Bu komiğime gitmişti.
Çektiğim fotoğrafı hemen Hara'ya atarken bunu Choi Youngjae'e de gösterecektim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.