Bana büyük gözleriyle bakarken dudakları hafifçe kenara kıvrılmıştı. Karşımda onu ilk gördüğümdeki halinin zıttı bir halde görünüyordu. Dağınık saçları ve bol sweatshirtünün yerini bakımlı ve düzgün taranmış saçlarıyla bir kaç düğmesi açık, çizgili bir gömlek almıştı.
O gözlerime bakarken ben onu kontrol etmiş, hemen ardından gözlerimi gözlerine dikmiştim. Benim mimiksiz suratıma olgunca gülümsemesi kaşlarımı kaldırmama sebep olmuştu.
Ben bu çocuğu en son gördüğümde darmadağın bir ergen gibiydi, peki ya bu kimdi?
Aramızdaki sessizlik sürerken rahatsız olmama rağmen ses çıkarmayacaktım ama benimle oynadığını açık açık belli ediyordu.
-Teklifime cevap vermeyecek misin?
Bana yine o saçma gülüşüyle bakınca gülümseyen suratını patlatmak istedim. Yine de kendimi zorladım ve onun kadar olmasa da sinir bozucu bir şekilde gülümsedim.
-Beni öpmeyi bu kadar çok istediğini bilmiyordum Jeon.
Ona özellikle soyadıyla hitap etmemi beğenircesine kafa salladı. Hoşnut olma ifadesinde bile dalga havası vardı.
-Ben de bilmiyordum Hwang.
Soyadımı kullanması irkilmeme sebep olurken donuk gözlerine rağmen gülümsemeye devam etti.
Beni manipüle etmeye çalışıyordu. Gözlerindeki ifadeden içini görebiliyordum.
Gözlerinde şeytanı saklıyordu. Gözlerinde kötülüklerini saklıyordu.
Buna rağmen bana gülümseyen suratı beni etkisi altına alıyor gibi hissediyordum.
Daha fazla konuşmanın manası olmadığını düşündüğüm için batırmadan çıkmayı düşündüm. Belki sonra geri dönerdim.
-Kaçacak mısın Luna?
İsmimi söylemesi beni zor duruma düşürüyordu.
Onu sadece bir kere görmüştüm ama aramızda çekim beni geriyor ve garip hissettiriyordu. Sesi büyüleyiciydi ve ona koşmam gerekiyor gibi hissediyordum.
Sanki onu takip etmeliydim, onun peşinden gitmeli ve beni yenmesine izin vermeliydim.
-Kaçmıyorum Jeon, sadece seni görmezden geliyorum.
Güldü. Melodik kıkırtılar kulağıma uzandığında gerçekten kaçıyordum.
Kulaklığımı kulağıma taktım ve asker yeşili kargo pantolonumun belini çekiştirdikten sonra dudaklarımı yaladım.
Jeon Jungkook düşündüğümden daha bela olabilirdi. Ama ben göründüğümden daha deliydim.
Ona bakmasam bile gülümsediğini hissediyordum.
Aramızdaki şey kayda değer bir şey değildi, öylesini biriyle geçebilecek bir konuşmaydı ama konu bir dedektif ve şüpheli olduğunda onun bana baskın gibi görünmesi iyi bir şey değildi. Ama şu an öyleydi. Onu araştırırken yakalanmıştım ve bana bel altı atmıştı.
Taksi çevirirken sırıttım. Pekala boku yememiştim ama bayadır seri katil davaları yoktu ve katil Jeon ise eğlenirdim.
**************************************************************************************
Karakoldaki masamda kahve yudumlarken gelen telefonla sırıttım.
Jae arıyordu ve Lay Zhang'in sorgulamasına çağırmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
sillage.' jeon jeongguk'
Fanfictionkokunun izi. aşina olduğumuz o kokular. kokunun hissiyatı. vişne çürüğü kokusu ve sigara' kafanız dağıldığında içeceğiniz kısa zamanlı sigaranız ve konfor alanınız sillage'. Jeon Jeongguk ve Hwang Luna.