Bölüm şarkısı: The Neighbourhood - A Little Death
O, puding paketini alıp gittiğinden beri kendimi toparlayamamıştım. Arabanın önüne atlayan ve gözüne gelen araba farlarından kör olmuş bir tavşan gibi kalakalmıştım.
Kokusunu ciğerlerime alarak vücuduma daha fazla eziyet etmemek için içime çektiğim derin nefesimi hala tutuyordum. Nefessiz kaldığımı hissettiğim için içimdeki kirli havayı hızla dışarıya attım. Kokusu yüzünden düzensizleşen nefesim iyice kontrolden çıkmıştı. Bir koşu yarışmasından çıkmış gibi nefes nefeseydim.
Düzenli ve derin nefesler alarak zayıf ve korkmuş olan ciğerlerimi sakinleştirmeye çalıştım.
O çoktan gitmişti. Ama ben en az 5 dakikadır burada dikilip kendime gelmeyi bekliyordum. Sanki bir çeşit şoka girmiştim.
Neden böyle olmuştum ki? Dengelerim niye alt üst olmuştu böylesine? Normal zamanda her zaman olabilecek bir şey yaşamıştım. Değil mi?
Kendi kendime cevap vererek kafamı yukarı aşağı evet anlamında salladım. Sanki o, beni öldürmeye çalışmış gibi davranmayı kesmeliydim. Bu kadar heyecana gerek yoktu.
Ama neden benimle yarışmış gibi hissediyordum? Bu oyunda hiç yenilmemiştim ve tanımadığım bir adam beni yenmişti. Hem de 2 kere!
Belki de benimle gerçekten hiçbir ilgisi yoktu aklında. Yani zaten ne olabilirdi ki. Belki de sadece annesi evde puding kalmadığı için oğlundan almasını istemişti ve o da annesinin markete yolladığı bir kurbandı.
Ya da yalnız yaşayan bir öğrenciydi ve canı tatlı istediği için yapabildiği tek tatlı olduğundan dolayı puding almaya gelmişti.
Veya sevgilisinin canı çektiği için almaya gelmişti. Bu ihtimali düşününce birden içim sıkılmıştı. Acaba sevgilisi var mıydı?
Kendime içimden aptallaşmamak için emir verdim. Saçma sapan şeyler düşünmeyi kesmeliydim.
Zaten eğer öyle olsa markete kız arkadaşıyla birlikte gelmez miydi? Benim erkek arkadaşım olsa bir an boş bırakmazdım bu oğlanı.
Amaa ne yazık ki benim sevgilim değil! Yoksa kıskançlıktan ölebilirdim. İşte Allah biliyor da vermiyor bana. Benim böyle bir erkek arkadaşım olsa başka kızlardan saklamak için, kimsecikler görmesin diye eve kapatırdım. Cidden kıskançlıktan cinayet bile çıkarabilirdim. İşte bunlar hep ben sinirlenmeyeyim, kendimi yemeyeyim diye. Hep ben kıskançlıktan ölmeyeyim diye . Hep iyiliğim için ya biliyorum ben.
Kafamdan geçen bu saçma düşünceler bir balon gibi, ağzımdan kaçan kocaman kahkahayla birlikte patlayıp yok oldu. Olduğum yerde iki büklüm olmuş şekilde kahkaha atıyordum. Ya, benim iyiliğim için! Evet evet, tabii. Çok iyimser bir insanımdır.
Gülmeyi bir anda kestim ve anında depresyon halime geri döndüm. Yüzümü ifadesizleştirerek kasaya yöneldim.
Aldıklarımı sepetten boşaltarak kasiyerin kasadan aldıklarımı geçirmesini izledim.
Uzun gibi gelen bir süreden sonra kasiyerin aldıklarımın tutarını söylemesiyle birlikte montumun cebine elimi attım ve cüzdanımı çıkardım. Cüzdanın içinde bulunan mavi bozuk para gözünün fermuarını açtım ve kasiyerin önüne içindeki tüm paraları döküverdim.
Evet. Kumbaramdaki bozuklukları kullanma zamanını depresyon gününe saklamıştım.
Kasadaki kız bu kadar bozuk parayı görünce sıkıntılı bir şekilde iç çekti. Sonra bana dönüp küçük, sevimsiz bir sırıtış yolladı. Ben de onu taklit edip aynı şekilde gülümsedim. Keyifle paralarla uğraşmasını izlemeye koyuldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
● KARANLIK ●
Novela JuvenilKaranlık... İnsan karanlıkta savunmasızdır. Göremez etrafında olup bitenleri. Yaptığının doğruluğundan emin olamaz karanlıkta. Bilemez çünkü, bilinemez. Karanlık, bilinmezdir. Ama aynı zamanda karanlık, saklar bir insanı diğer her şeyden. Koruyup ko...