Bölüm şarkısı: Maroon 5 - Animals
Kafamı kaldırıp beni tutan ellerin sahibine baktığımda ilk gördüğüm şey karanlıklaşmış gözlerdi.
Koyuluğu insanı korkutacak derecedeydi ve sinirden gözlerinin içinde fırtına kopuyor gibiydi. Kaşlarını çatmış bir şekilde gözlerini gözlerime sabitlemişti.
Bu... Bu O'ydu. Markette bana yardım eden ve sonra da beni bilmediğim bir yerde rezalet halde bırakan o kişiydi.
Ama aynı zamanda o rezil durumdan kurtaran ve beni koruyan kişi de kendisiydi.
Demek beni o kurtarmıştı. Karanlık... O'ydu.
Gerçekten de şu sinirli haliyle insanın üzerine çöküp korkutan karanlıkları andırıyordu. Gerçi, normal halinda bile karanlık bir taraf vardı.
"Sen. Ne. Yaptığını. Sanıyorsun?" diye kelimelere tek tek bastırarak kızgın, oldukça kızgın, bir ses tonuyla konuştu.
"Ö-özür dilerim." diye kekeledim. "Kimin karşıma çıkacağını bilmediğim için temkinli olmak istedim."diyerek hızlı bir açıklama yaptım.
"Hah." diye küçümseyici ve histerik bir kahkaha atıp duvara sabitlediği ellerimi yere savurur gibi hızla bıraktı. "Demek bu noktaya kadar geldikten sonra temkinli olman gerektiğinin farkına vardın. Büyük başarı." dedi ve ellerini birkaç kere birbirine çarptırarak beni alkışladı.
Alkışlanacak şeyler yapmıştım cidden.
Haklıydı ama resmen beni azarlar gibi bir havası vardı. Sanki bir ebeveynmişçesine kızıyordu bana.
"Babam değilsin, abim değilsin, hatta tanımıyorsun bile beni. Madem bu kadar sinirleniyorsun, niye bana yardım ediyorsun?" diye sertçe çıkıştım.
Gözleri tehditkâr bir şekilde gözlerime kilitliydi. Gözlerini gözlerimden ayırmamaya yemin etmiş gibi 1 saniye bile gözlerini ayırmıyordu. Gözleri gözlerime savaş açmıştı.
"O adamların hadlerini bildirmem gerekiyordu. Hiç kimse benim bölgemde iznim olmadan böyle şeylere kalkışamaz. Zaten sınırlarını aşıyorlardı son zamanlarda. Elle tutulur bahanem oldun."dedi ve ekledi "Yoksa seni kurtarmak gibi bir niyetim yoktu."
Bu söylediklerini kafamda bir süre düşündüm. O kadar sinirlendikten sonra beni sokak ortasında hiç önemsemeden bırakıp gitmişti. Böylesine umursamadığı birine yardım etmek için geri dönmezdi. Yani söyledikleri büyük ihtimalle doğruydu.
"Ama..."dedim. "Sen olmasaydın orada olabilecek şeyleri..." boğazımda duran yumruğu yutkunarak itmeye çalıştım. "...Orda olabilecek şeyleri benden daha iyi biliyorsun."
Gözlerim dolmuştu. O anlar gözlerimin önünde tekrar canlanmıştı. Bağırışlarım... Kurtulmaya çalışma anlarım... O an yaşadığım korkuyu şimdi düşününce tekrar yaşamış gibi hissetmiştim.
Gerçekten korkunçtu. Tek kelimeyle korkunçtu. Çok korkmuştum. Günlük hayatta birçok şeyden korkardım ama daha önce böylesine bir korkuyu hiç tatmamıştım.
"Biliyorum."dedi. "Aklından geçiremeyeceğin kötülükte şeyler yapacaklardı sana."
"Ben..."dedim. Sesim titriyordu. Gözlerim iyice dolu dolu olmuştu. "...Nasıl teşekkür etmem gerektiğini gerçekten bilemiyorum."
Ağzından küçük ve alaylı bir kahkaha çıktı. "Zaten senin şu teşekkür etme takıntın yüzünden bu halde değil misin?"diye alaylı bir şekilde konuştu.
Bulunduğum durumun aptallığının farkındaydım ve kendime çok fazla kızıyordum. Gözyaşlarım gözlerime daha fazla tutunamayarak yanaklarıma doğru süzüldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
● KARANLIK ●
Novela JuvenilKaranlık... İnsan karanlıkta savunmasızdır. Göremez etrafında olup bitenleri. Yaptığının doğruluğundan emin olamaz karanlıkta. Bilemez çünkü, bilinemez. Karanlık, bilinmezdir. Ama aynı zamanda karanlık, saklar bir insanı diğer her şeyden. Koruyup ko...