TANITIM 2

932 208 24
                                    

"Senin bir kızın mı var?" genç kadın duyduğu ile neredeyse kalbinin içinde çatlarcasına attığını hissetti. Bir kızı varsa kesinlikle bir de eşi olmalıydı. Gözleri aklına gelen ile kocaman açıldığı esnada Ateş ellerini havaya dikkatini çekmek istercesine kaldırıp,

"Evli değilim" diyerek kendini savunmaya aldı. Duyduğu ile biraz olsun rahatlayan Hale

"Annesi nerede? Ayrıldınız mı? Terk mi ettin? Ya da o mu gitti? "Diye soruları sıraladığı esnada Ateş hızla

"Öldü" diyerek kadını anında susturduğunda genç kadın donup kaldı. Ne diyeceğini, hangi cümle ile başlayacağını bilemiyordu. Küçük bir kızı vardı ve eşini kaybetmişti. Hayat arkadaşını ve sevdiğini. Genç adamın yüzüne bakarken bir acı görmeyince kaşlarını çattı. Ateş, derin bir nefes alarak,

"Ölüm onun tercihiydi. Ben, ona daha güzel bir hayat sunmuştum" dediğinde Hale şaşkınca ona baktı. Ateş, oturduğu koltukta elindeki bardağındaki tüm içkiyi tek bir dikişte içip,

"Görevdeyken tanışmıştım. Ciddi bir şey değildi. Zaten yurt dışında olduğu için iki gün takılıp ayrılmıştık. Oda fazlasını beklemiyordu fakat, bir gün nasıl aldığını anlamadığım numaramdan beni aradı ve hamile olduğunu söyledi. Ertesi gün yanındaydım. Berbat bir yerde yaşayan bağımlının tekiydi. Buraya getirdim. Rahat etmesi için lüks bir ev aldım ve yardımcısı da vardı. Görev bittiğinde hep yanına geliyordum. Bir nevi ailemdi." Dediğinde Hale içinde oluşan sızıya anlam veremedi. İçinde bir kıskançlık olamazdı. Fakat öyle hissediyordu. Onun için

"Onu seviyor muydun?" diye sordu. Genç adam, başını olumsuz anlamda sağa sola salladı ve

"Bazen evli olmak için âşık olman gerekmez ya da evlendiğin kişiyi sevmen. O benim çocuğuma hamileydi ve ona karşı ne hissedersem hissedeyim benim için değerliydi. Ama bu değer aşk değildi." Dediğinde genç kadın kalbinin içinde atmasına resmen sevindiğine inanamıyordu. Kendinden utanmalıydı.

"Ona, kızımız ve benimle daha temiz, huzurlu, güvenli bir hayat sundum. O ise" dedikten sonra genç kadın

"Kabul etmedi mi?" diye sordu. Ateş, birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra

"Çocuğu bakıcıya emanet edip, ülkesine geri kaçtı. Ben görevdeydim. Onu bulduğumda ise çoktan ölmüştü. Fazla dozdan" dediğinde Hale, şaşkınlıktan elini ağzına kapadı. Ne diyeceğini bilemedi. Ateş, bu şaşkınlığı 2 senedir yaşıyordu. Nasıl bir anne, kendine sunulan bu güzel hayatı ardında bırakıp, kızını ardında bırakıp ölüme giderdi. Bunu, öldüğünde de ona soracaktı. Fakat ilerleyen yıllarda kızının ona soracaklarından da korkuyordu. Üstelik kızının şu anda bir anneye ihtiyacı olduğunu biliyordu. Hale,

"Bırakacak kimse yok mu?" diye sorduğunda Ateş derin bir nefes verdi. Elbette parası fazlaca vardı. İstediği bakıcıyı anında bulabilirdi. Fakat 1 ay boyunca kızının sevgi ile bakılması gerekiyordu. Bir anda hiç tanımadığı biri ile yıpranırdı.

"Onun kendini rahat ve mutlu hissedeceği biri yok diyelim" dedi ve sessizliğe bakarken Hale bir anda

"Uygun görürsen benimle adaya götürebiliriz. Benimle kalır. Hem adada onunla ilgilenecek sevgi dolu çok fazla anne var. Hiç çocuğum olmadı fakat ben bir öğretmenim. Eminim altından kalkabilirim. Hem sıkıştığımda Asena, Nazlı ve Serap yardımıma koşar. Güvenlik konusunda eminim Zafer ve Dağhan'ın olduğu bir ada içinde kimse yanımıza yaklaşamaz" dediğinde Ateş, genç kadının gözlerine büyülenmişçesine baktı. Aşk mı? Lanet olsun işte tam karşında duruyordu ve ona resmen göz kırpıyordu.


TAMAM İKİNCİ TANITIMIDA PAYLAŞTIM.. :))    

GÜVEN BANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin