TEKRARI OLMAYACAK

775 234 62
                                    

Bazı dostluklar, arkadaşlıklar aile gibidir. Hale bunu adadaki bu mükemmel insanlarla tanışığında iliklerine kadar hissetmişti. İçinde büyüdüğü aile her zaman sıcaktı fakat her anı bir yarış içinde geçmişti. Hangisi daha iyi bir üniversite kazandı? Hangi üye iyi bir evlilik yaptı? Daha listenin sonu gelmeyecek birçok yarış vardı. Birbirlerinin hayatında olan olumsuzluklara üzülürlerdi elbet fakat bu hiçbir zaman Hale'ye samimi gelmemişti. Bazen aile üyelerinin duygudan yoksun olarak dünyaya geldiklerine inanırdı. Hatta buna çoğunlukla inanırdı. En acı kaybında bile

"Üzülme gençsin yeniden denersiniz" diye bilen kuzenlere sahipti. Ya da boşanma kararı aldığında ona

"Tek başına ne yapacaksın? Bir eşin olmadan" diye soran ama nedenini bir türlü merak etmeyen birçok aile üyesi vardı. Kuzeni Şule haricinde burada ne yaptığını, nasıl yaşadığını, acısını, onu merak eden arayan olmamıştı. Şule biraz deli doluydu fakat diğerlerinden daha fazla duygu barındırdığına emindi. Eşinden ayrılmasını istemediğini defalarca söylemişti fakat hiçbir şeyden haberi olmadığı içindi. Tolga2nın onu en yakın arkadaşı ile aldattığını öğrenmiş olsaydı Tolga'nın ölüm fermanını kendi imzalardı. Bundan adı gibi emindi çünkü Tolga, Berna ile birlikte olduğunu açıkladığında bu duruma en çok tepki gösteren kendiydi. Fakat bu duruma tepkisini fazla sürdürememişti. Çünkü, o zamanlar nişanlısı ve şu anda evlenmek için gün saydığı adam olan Alp, Tolga'nın abisiydi. Gerçi bu durum karşısında oda sessiz kalamayanlardandı. Hale, Tolga'nın onu aldattığını öğrense abisinin kesinlikle yaşamadığından emin olacağını biliyordu. Sırf bu iki iyi insan için o düğüne gitmeliydi.

Bara geleli bir saati aşkın zaman olmuştu ve sahne Hale için hızla hazırlanıyordu. Bu geve Leman Sam gecesiydi ve şarkıların hepsini cidden söylemeyi, aynı zamanda dinlemeyide çok severdi. Fakat, bara girdiğinde beridir kardeşten öte gördüğü bu küçük topluluğun bakışları gerilmesine neden olmuştu. Herkes, sanki Ateş ile bir oyun içinde değil, gerçekten sevgiliymişler gibi davranıyordu. Ateş ise cidden kelimeler ile tarif edilemeyecek kadar sinir bozucuydu. Biri bu adam aklına gelen her şeyi söylememesi gerekiyor diye düşünüyordu. Gerçekten ağzı çok ama çok edepsizdi.

Hale üzerine rahat bir elbise giymişti. Yaz ayında oldukları için her ne kadar adada nem olmasa bile sıcak bazen bunaltabiliyordu. Birazdan sahneye çıkacaktı ve tüm gözler onun üzerinde olacaktı. Her ne kadar uzun zamandır bu işi yapıyor olsa da hala tüm gözlerin üzerinde olmasına alışamamıştı. Üstelik bu gece gözü üzerinde olan sadece tanımadığı insanlar olmayacaktı. Ateş, onu rahatça görebileceği bir masaya oturmuş ve arkadaşlarının arasında bile olsa bakışlarını bir an olsun ondan ayırmayacaktı. Hale'nin bakışlarla problemi yoktu. Problemi o bakışların, bakışlarına değdiği anda bedeninin hissettikleriydi.

Üzerindeki elbisenin şıklığı tartışılmazdı. Nazlı, her ne kadar tüm erkeklerin tepkisine maruz kalsada bunu önemsemeyerek, İstanbul'da olan arkadaşının tasarladığı kıyafetleri göndermesine ve onları bizim dolabımıza yerleştirmekten vazgeçmiyordu. Elbiseler cidden çok iyiydi ve düğünde giymesi için her geceye özel bir elbise bile ayarlamıştı. Her birine hayran kalmıştı. Her birinin dokusu, tasarımı, rengi ve tasarımı harikaydı. Birgün, bu elbiselerin tasarımcısı ile tanışma fırsatı olursa kesinlikle tebriklerini sunacaktı. Kadın cidden iyi iş çıkarıyordu.

Şu anda üzerinde yine tasarım olan elbiselerden vardı. Elbisenin uzunluğu dizlerine ulaşmıyordu. Önden çok naif olsada sırt dekoltesi resmen kalp hoplatıyordu. Evden çıkmadan önce Ateş ile elbise üzerindeyken ilk karşılaşmasını hatırlayınca tüm bedeni titredi. Ateş'in adı gibi bir ateş topuna dönen bakışları Hale'nin neredeyse ürpermesine neden olmuştu. Hatta dayanamayarak,

GÜVEN BANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin