1.8

426 37 20
                                    

Bu bölüm
Yeonjun'un anlatımından
olacak

İyi okumalarr

∆∆∆∆∆∆∆

Öğrendiğim gerçekler karşısında yaşadığım şokla birlikte hiç düşünmeden, direkt Jieun'ın evine doğru yola çıkmıştım. Ve hemen motorumu park edip adeta uçarcasına kapıya koştum.

Deli gibi bir yandan zili çalıp bir yandan kapıyı yumruklarken karşıma tanıdık bir yüz çıkmıştı.

"Ablan evde mi?"

"Evet ama birini görmek istediğini sanmıyorum. Bizi de almıyor odasına." dedi Jungwon kollarını birleştirip kapıya yaslanarak.

"Girebilir miyim?" diye sorup cevabını beklemeden içeri daldım. "He dingonun ahırı ya zaten bura..." diye söylenen Jungwon şu an pek de umursadığım şeyler arasında değildi.

"Odası üst kattaydı diye biliyorum. Değil mi?" diye merdivenlere yönlenirken karşıma Jieun'ın abisi Jaeyun da çıkmıştı. Hah, bir sen eksiktin kayınço.

"Kardeş sen hayırdır ya?" dedi Jaeyun önüme geçerek.

"İtiraf sayfası olayını duyduğunu varsayıyorum."

"Evet ve Jieun şu an gerçekten kötü. Konuşmaya çalıştık bizi içeri almadı. Sunoo ve Beomgyu da arıyor sabahtan beri, onlara da cevap vermiyor. Psikolojik olarak atlatması zor bir şey takdir edersin ki. Yalnız kalmak istiyor."

"Kendisi mi dedi bunu?"

"Efendim?" dedi Jaeyun anlamazcasına.

"Kendisi mi istedi diyorum yalnız kalmayı? Jieun'ı az buçuk tanıdıysam modu düşük olduğu zaman tek kalırsa bu onu daha da kötü yapıyor. Sizi ne kadar uzaklaştırsa da ona iyi geldiğinizin farkında kendisi de."

"Yeonjun sen tam olarak-"

"Lan sevgilim için endişeleniyorum! Bana hiçbir şey anlatmamıştı bile zaten...." Ellerimle gözlerimi göstererek devam ettim konuşmaya, "Duyduğumdan beri deli gibi ağlıyorum, gözlerimin haline bak! Fırlayacaklar yerinden şimdi. Lütfen bana git deme ve denememe izin ver."

Jake samimiyetimi tartmaya çalışır gibi şüpheci bakışlarla beni süzdü. Daha sonra kenara çekilerek geçmeme izin verdi. "İşe yarayacağını pek düşünmesem de..."

Ben kapısı tek kapalı oda olduğundan dolayı Jieun'ın odası olduğunu tahmin ettiğim yere doğru ilerlerken arkamdan Jaeyun'un "Bir saniye...SEVGİLİN DERKEN?" aydınlanmasını, daha sonra ise Jungwon'un "Gel abi, ben sana bir rezene çayı yapayım. Papatya da olur." dediğini duymuştum.

Kapının önüne geçip derin bir nefes aldım ve üç kere tıklattım. İçeriden "Yok bir şeyim dedim! Aç da değilim! Gidebilirsiniz!" sesini duydum ama sesinden ağladığı çok belli oluyordu.

Bu sefer kapıyı, melodik bir biçimde tıklattım. Bu melodi, Jieun dans pratiği odasına geldiği gün birlikte dans ettiğimiz şarkının girişindeki melodiydi.

İçeriden bu sefer bir "Yok be, değildir..." sesi gelince aynı melodiyle bir daha kapıyı tıklattım. Birkaç saniye oluşan sessizliğin ardından "Yeonjun?" sesini duydum içeriden.

"Güzelim, kapıyı açabilir misin? Seni görmek istiyorum." dedim kapıya yaklaşarak.

"Ben iyiyim! Sorun yooookkkk!" diye sesini sona doğru yükselterek bağırdı Jieun. Ama sesinin titrediğini fark etmiştim.

"Jieun... lütfen... endişeleniyorum."

"Bir şeyim-" Bir hıçkırık sesi gelmiş ama cümlenin devamı gelmemişti.

like there's no tomorrow || choi yeonjun {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin