2.2

330 35 22
                                    

Bu bölüm ilahi bakış açısı şeklinde olacak.

İyi okumalarr!

∆∆∆∆∆∆∆

Çoktan ameliyat saati gelmiş ve Jieun içeriye alınmıştı bile. Kapının önünde ise büyük bir endişe ve korku ile onu bekleyen beş kişi vardı.

Jake, sessizce gözyaşları dökerken normalde hep soğukkanlı davranan Jungwon bile içindeki korkunun dışa vurmasına engel olamamış bir şekilde ağlıyordu. Sunoo transa geçmiş gibi bomboş bir şekilde, geçen geceden beri saatlerdir aynı noktayı izlerken Beomgyu ise etrafta endişe içerisinde volta atıp duruyordu.

Yeonjun'un durumu ise çok başkaydı. Bir o tarafa, bir bu tarafa gidiyor; bazen durup kafasını ellerinin arasına alarak ağlıyor, sonra kalkıp doktorlarla konuşmaya çalışıyor ancak herhangi bir yanıt alamadan geri dönüyor, bazense aynı Sunoo gibi tek noktaya odaklanıp bomboş bakakalıyordu. Ve bu döngü devam edip duruyordu.

Yeonjun bu sefer tam oturduğu yerden kalkmışken koridor kısmından Jieun'a bakan hemşirenin geldiğini görmüştü. Bu hemşire, ameliyathaneye girenlerden değildi. Sadece ameliyat öncesi hastayı hazırlama görevi vardı. Ama bu, yine de Yeonjun'un gidip Jieun hakkında soru sormasına engel değildi.

"Oh Jieun, nasıl gidiyor ameliyatı? Durumu ne? Nolur cevap versin biri artık, kafayı yemek üzereyiz çünkü."

"Kusura bakmayın ancak benim bu konu hakkında bir bilgim yok. Sadece dün gece uyumadan önce, Jieun Hanım bunları ameliyata girdikten sonra size iletmemi istedi. Gün içersinde fazla yoğun olduğumdan ancak şimdi getirebildim." diyerek beş tane zarf uzattı Yeonjun'a.

"Bunlar da ne?"

"Bir bilgim yok, sadece size vermemi istemişti. Şimdi izin verirseniz..." diyerek hafifçe eğildi ve işinin başına geri döndü hemşire.

Yeonjun, elindeki zarfların hepsinde isimler yazdığını fark etti. Jieun, onlara mektup yazmıştı. Jieun, öleceğine emin olduğu için onlara son sözlerini böyle söylemek istemişti. Bu gerçekle yüzleşmek Yeonjun'un birden dizlerinin tutmamasına ve aniden yere çökmesine sebep oldu.

Beomgyu, yere yığılan Yeonjun'u görünce hemen yanına koştu. "Yeonjun, neler oluyor?" diye sordu genç oğlan.

Yeonjun hiçbir şey demeden sadece elindeki zarfları Beomgyu'ya uzattı ve nemli gözleri ile yere bakmaya devam etti. Beomgyu zarfları almış, incelemeye başlamıştı.

"Bunlar Jieun'dan, değil mi?" dedi. Bunu duyan Jake ve Jungwon aniden kafasını kaldırmış, saatlerdir ne hareket eden ne de bir kelime eden Sunoo bile odağını değiştirmiş ve Beomgyu'ya dönmüştü.

"Jieun'dan mı?" diyerek Beomgyu'nun yanına geldi Jake. Zarflara bakarak konuştu, "Bize...mektup mu yazmış?"

"Ablam öleceğine emin olduğu için... için..." Jungwon sözünü bitiremeden tekrardan sandalyeye çökerek hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Baştan beri ablasının böyle riskli bir ameliyatı kabul edip göz göre göre ölüme yürüyor olması yüreğini parçalıyordu. Ameliyat tarihi gelene kadar abisi Jaeyun ile birlikte Jieun'ı sürekli olası tehlikelerden korumaya çalışmış, belki ameliyata gerek kalmadan daha iyiye gider diye düşünmüşlerdi. Ancak şimdi, Jieun ameliyattaydı işte. Hiçbir işe yaramamıştı yaptıkları. Hatta belki geriye sadece "Keşke Jieun'a o konuda izin verseydik." şeklinde bir pişmanlık olarak kalacaktı. Keşke Jieun'a dans topluluğu konusunda engel koymasaydık, keşke Jieun motor ehliyeti istediğinde almasına izin verseydik, keşke Jieun bize her buz patenine gitmek istiyorum dediğinde kabul edip gitseydik...

like there's no tomorrow || choi yeonjun {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin