8.Bölüm🌺

2K 114 133
                                    

Menekşe karşında yılların azaltamadığı bir aşkla birbirine bakan karı kocaya hayranlıkla baktı.

Bakışları bu kez yanında oturan sevdiğine takılıp kaldı.

Az evvel duyduklarından sonra kocasına bakışı değişmişti. Eskiden yolunu gözlediği, hasreti ile yandığıydı. Halil şimdi ise kavuştuğu bir ömür aynı yastığa baş koyacağı kocası olmuştu.

Halil karısının bakışlarındaki işığın nedenini bilmese de hoşuna gitmişti.

Eli oturdukları masanın altından karısının dizine dokunduğunda bakışları buluştu bir anlığına.

Menekşe dizinde hissettiği sıcak elin varlığı ile ne yapacağını bilemese de karşılarında oturan yaşlı çifte ayıp olmasın diye bir vakit sessiz kalmış daha sonra kocasının elini dizinden çekip, yüzüne bakmadan yemeğini yemeğe koyulmuştu.

' Ne iyi ettiniz yemeğe kalarak, bizim hayta evin yolunu bulamadı yine.'

'Hikmet!' dedi Emine hanım uyaran ses tonuyla.

Menekşe ve Halil karşısındaki çifte şaşkınlıkla baktı. Yaşlı çiftin birbirlerine attığı bakışta oğullarının her ne sorunu varsa uzlaşamadıklarını anladılar.

'Bizim içinde iyi oldu Hikmet abi' dedi Halil ardından normale dönen ortamın havası ile sessizce yemeklerini yediler.

Menekşe, sofranın toplanmasına yardım ederken,Hikmet ve Halil oturma odasındaki koltuklara oturup sohbet etmeye koyuldular.

Hikmet bey sıkıntı ile iç çekip;

'Kusura kalma Halil' dedi

Halil anlamıştı masada yaşadıkları tatsızlığı kastediğini vakur bir ifade ile ' estağfurullah abi! ne kusuru' dedi

Hikmet bey karşısındaki gencin olgunluğuna duruşunluğundaki ağırlığa gıpta etmeden edemedi. Oysa kendi oğlu eline aldığı makine ile kasabada gezer, kasabanın aklı bir karış havada kızlarıyla gününü gün eder evin yolunu sabaha karşı zor bulurdu.

'Biz hanımla oğlanın terbiye etme konusunda hep zıt düştük, hanım istedi ki oğlan hür yaşasın.Elbebek gül bebek yetiştirdi. Kolunda bir kız görse gurur duydu. Oysa ben istedim ki oğlum, doğruyu yanlışı bilsin. Yeri geldiğinde anasını atasını bilsin.Haramı bilsin ki koluna göze güzel görüneni takıp gezmesin.Olmadı oğul ne yaptımsa bizim hayta istediğim gibi olmadı..' dedi sıkıntılı sesiyle.

Halil karşındaki adamın derdine üzüldü. Koca adamın düşen omuzlarına dertlendi. Kendi babasını düşündü yaşasa onun düşüncesi ne olurdu Halil hakkında merak etti.

'Sıkma canını abim. Oğlunda elbet bir gün doğru yolu bulur. Ne evlatlar var senin oğlanın kötü huylarına gelene kadar, milletin canına, malına, namusuna göz mü koymuş ki dertediyon. Gönül ister ki herkes doğru yolu küçükten bulsun lakin gönülün de her istediği olmuyor ki ağabey! Senin bugün sofrada yok diye dertlendiğin oğulun gün gelir o sofraya oturmak için saatleri sayar, evin yolunu bulmayan oğlan gün gelir o eve gelmek için neler etmez, güzelik ise bir yürek çarpıntısına bakar ağabey. Gözü o çarpıntıdan sonra sevdiğinden başkasını görmez' dedi Halil

Hikmet efendi hayranlık ile dinledi Halil'i her sözüne katıldı. Her sözü içine su serpti.

'Doğru diyosun Halil.' dedi

aklına geleni karısı ortalıkta yokken dillendirdi.

'Ne vakitir hanımın da oğlanı da ikna edemedim. Rahmetli arkadaşımın kızı Selvi ile bizim oğlanı evlendirmek istiyorum aslında ama işte.. Rahmetli Rasim ile askerde söz verdik birbirimize çocuğumuz olursa evlendireceğiz diye ama nasip olmadı bir türlü. Sözümü de tutamadım' dedi sıkıntı ile

MAVİYİ SEVEMEZSİN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin