Uzak Dur

51 5 0
                                    

"Günaydınnn!" diyerek çoktan hazır olmuş kahvaltı masasına yerleştim . Annem baş köşeye kurulmuş kahvesini yudumluyordu . Annem

"Ne o tatlım gözlerin kızarmış uyumamış gibisin ." dediğinde o lanet not yine aklıma batmıştı . Bütün gece notla uğraşmış ve sonunda masanın başında uyuya kalmıştım . Elime belirsizlikten başka bir şey geçmeyerek . Yinede bu nottan kimseye bahsetmeyecektim . İngiltere'ye geri dönmek için mızmızlanıp entrika çeviren kız damgası yiyemezdim .

"Şu lanet sivrisinekler rahat bırakmıyorlar." diyerek annemi geçiştirdim . Carmen ile evden çıkarak metroya doğru ilerledik . Notu yanıma almıştım . Tuaf bir dürtüyle onu yanımdan ayırmak istemiyordum . Yolda ilerlerken Carmen

"Dalgın görünüyorsun . Anlaşılan Marco seni fena hırpaladı ." diyerek bana baktı .

"Nereden çıktı bu neden böyle söyledin ?" dediğimde gözlerini bana devirerek devam etti .

"Sara o bir kapaklı kutu . Burnu havada bir serseri . Kendinden başkasını düşünmeyen bir bencil . Egosu tavan bir kas topluluğuda denebilir . İçlerinden istediğini seçebilirsin ama sana tavsiyem yere sağlam çakılırsın."

Carmen'i dört kulakla dinlemiştim ama cevap vermedim . Garip hatta fazlası ile garipti ama onun gibi düşünemiyordum . Marco benim için sırlarla dolu bir oda gibiydi . Süprizlerle dolu bir ülke . Evet ambalajı çok güzeldi ama içine bakmaya çekinirdin . Acıyla beslenen bir nehir akıyordu sanki içinde . Sanki uzaktan güzel kokan o nehre girsen asitle eriycekmişsin gibi.Tıpkı bu not kağıdı gibi dışı güzel içi kara .

O an birisi beynime balyoz indirmişti . Olduğum yerde çakılı kaldım . Olamazdı Marco bu notu bırakmış olamazdı . Adımı bile unutmuştur şimdiye kadar .
Carmen'in

"Hadi Sara geç kalıyoruz !" diye bağırmasıyla tekrar dünyaya döndüm . Tıpkı insan konservesini andıran metroya bindim . Kafamdaki ses içimdekiyle kavga ediyordu . Ama galip gelen iç ses olmuştu .

"Nerede o !" bunu sınıfa girer girmez o kadar yüksek bir sesle söylemiştim ki Carmen bile anlam verememişti .

"Kimden bahsediyor bu ?" bunu zengin bir moda abidesi söylemişti .

"Marco nerede!" dediğimde herkes birbirine bakarak sırıtmaya başladı . İçlerinden birisi , alaycı gülümsemesini takınarak

"Oo güzelim seninde mi kuyruğuna bastı . Bu sefer baya hızlı davranmış . En son soyunma odasındaydı." dedi . O an kafasında şişe kırmak istiyordum . Ama bunu belkide Marco'da uygulamam gerekirdi diye düşümdüm . Carmen endişeli gözlerle bana bakıyordu . Haklı çıkmış olduğunu düşünerek korkuyordu .

"Sorun yok Carmen inan bana anlatacağım . Soyunma odası nerede ?" dedim . Carmen hiç itiraz etmemişti sanırım bulaşmak istemiyordu .

"İki koridor sonra merdivenlerden aşağıya in . Sağdan ilk kapı ."

Carmen'e minnettardım . Koşarak merdivenlerden indim . Kapıyı çalmadan hızlıca açmıştım . Lanet olsun içeride bir sürü erkek vardı . Ama en azından çıplak olmamalarına şükrettim .

"Dışarıya çıkın!" . Bunu söylememiş olmama ben bile şaşırmıştım .
İçlerinden uzun boylu cüssesi benim iki katım olan birisi

"Ne oluyor ? Burası erkek soyunma odası . Yerinde olsam bu kadar erkek çoğunluğu arasında sesimi bu kadar çıkarmazdım ." diyerek göz kırptı . Fakat korkmuyordum . Öfkeliydim ve duramazdım .

"Dışarıya çıkın Marco hariç." dedim . Onun adını söylediğimde herkesin yüzündeki gülümseme kaybolmuştu . Tek bir itiraz dahi etmeden hepsi dışarıya çıkmıştı . Marco ise terli vucüdunu silerek bana bakıyordu . Sanki hiç bir şey umrunda değilmiş gibi insanı deli eden o bakışıyla .

"Sen kimsin ha bu notu bırakacak kadar beni korkutmaya çalışacak kadar ne yaşamış olabilirsin acaba ? Ama korkmadım kas yığını . Bu numaraların son kullanma tarihi baya eskidi ." Bunları hızlıca yüzüne bakarak söylemiştim . Göğsünden yüzüme doğru gelen bir sıcak hava dalgası vardı . Dudaklarını hafifçe açarak

"Bu okulun acilen bütün öğrencilere şizofren testi yaptırması gerek." demesiyle iyice deliye dönmüştüm .

"Bu kadar zeki olduğumu tahmin edemediğin için çuvalladın bayım kabul et . Cesaretinin bir fındık tanesi olduğunu göstermek için bunlara gerek yok kilometrelerce uzaktan fark ediliyor. "

Sözüm bittiğinde elindeki havluyu dolaba doğru fırlattı . Yine ıskalamamıştı . Beni soyunma odasının buz gibi mermer duvarına itti . Başımı hızlıca çarpmıştım . İşte bu sefer gerçekten korkuyordum . Yanıma yaklaşmaya başladı . Her adımında kalp atışım dahada hızlanıyordu . Elini bir anda gömleğimin bel kısmından içeriye soktu . Eliyle belimi sıktı . Başını boynuma doğru götürdü . Şuan ne halde olduğumu görmek istemezdim . Dudaklarını boynuma değdirdinde içime kelebekler ordusu saldırdı . Yavaş ve sıcak öpmeye başladı . Ayaklarım yerden kesilmişti . Ona bu denli beni teslim eden şey neydi . Gözlerimi kapamıştım . Boynumdan dudaklarıma doğru öpüyordu . Tam dudaklarımın kenarında durmuştu . Ben verdiği hazla gözlerimi hala açamıyordum . Devam etmesi bekledim ama etmedi . Gözümü açtığımda bana alaylı alaylı gülerek bakıyordu .

"Pisliksin yemin ediyorum tam bir pisliksin ." diyerek odadan çıkmak için kapıya yöneldim . Kolumu tutup kendine yapıştırmada fazla gecikmedi .

"Benden uzak dur ! Adımı bilmiyordun yine bilme . Ben buyum bak gördüğünden fazlası değilim . Benden bir şey beklemek senin için hayal kırıcı olur . Şimdi defol . "

Bu kuruduğu en uzun cümleydi . Gözlerine daha fazla bakmamam gerektiğini bilerek kendimi dışarıya attım . Ben ağlamazdım . Sara Davies ağlamazdı . Peki ya öyleyse bu neydi ? Yüzümde musluk açmış olamazlardı . Elimde sıkarak tuttuğum not kağıdını yere fırlattım . İçimdeki hissi artık biliyordum .

"Senden nefret ediyorum Marco."

REFLEKSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin