Düşüncelerimin sesi beynimi kemirmeye başlamıştı . Adına huzur dediğim balkonum kötülüklerden kaçıp saklandığım liman haline gelmişti . Adından başka hiçbir şey bilmediğim bir adamın her sözü paslanmış bir bıçak gibi kesiyordu içimi .
'Sara gelebilir miyim?'
Carmen'in sesiyle kafamdaki bulutlar dağılmıştı .
'Tabi' dedim kendimi hafif bir tebessüme zorlayarak . Oysa Carmen'inde güler gibi bir havası yoktu . Artık bir şeyler anlatmamı bekliyor bir edayla bakıyordu bana .
'Marco'nun bu kadarda olduğunu ben bile tahmin etmemiştim.'
Carmen bu cümleyi bir iç çekişle söylemişti . Anlamamıştım beni her şeyi anlatmam için yere yatırıp üzerime çıkmamıştı .
'Sen bile mi'? dedim Carmen'e bakarak .'Geçen seni doğum günü partimde onu öpmek istemiştim . Reddetti . Sert bir reddedişti . O an hemcinslerinden hoşlandığını düşünmüştüm . Ama öyle değildi . Marco'nun ne olduğunu tahmin etmeye çalışmak bile hata olur .'
Carmen'e istemsizce gözlerimi hiç kırpmadan bakıyordum .
'Ah hadi ama Sara bende bir kadınım . Benimde hormonlarım var.' Dedi . Bunu söylerken kıkırdamıştı .
Carmen erkeklerle iyi anlaşırdı . Saymaya başlasa aklına bile gelmeyecek kadar sevgilisi olmuştu . Ama Marco . Gerçekten o Carmen'e çok ağır olurdu .
'Hayır sadece Marco'nun tipin olduğunu pek düşünmemiştim.'dedim kıkırdamasına karşılık vererek .
'İnan bana Sara yeşil kanepelerin üzerinde çok seksi görünüyordu .' dedi .
Carmen'in bu sözüyle beynimden vurulmuşa döndüm . Parti burada , evde olmuştu . Notu bırakmak için fazla zorlanmamıştı . Marco benimle ilgili daha ne biliyor olabilirdi bilmiyorum ama bir sıfır öndeydi .
Tabağımdaki bezelyelerle oynamak yemekten daha cazip geliyordu . Midem uzun bir süredir açlıkla ilgili bir sinyal vermemişti . Fakat hayat belirtisi vermem için suya ihtiyacım vardı . Bardağa uzanmak için kafamı kaldırdığımda bütün gözlerin üzerimde olduğunu gördüm . Pedro bile meraklı kadınlar gibi tabağındaki patatesler yerine benimle ilgilenmeyi seçmişti .
"Sara sorun ne ? Gerçekten artık küçük bir kız çocuğu gibi hiç bir şeyden memnun kalmamandan sıkılmaya başlıyorum." Annemin bu sözleri masada ki herkesin ürkmesine sebep olmuştu . Ben hariç . Annemi iyi tanıyordum . Kafasında bir senaryo kurmuştu ve buna inanıyordu .
"Neden kurgu yerine gerçeklerle ilgilenmiyorsun anne . Acıdan bu kadar mı korkuyorsun ?" diyerek çatalı masaya fırlattım . Annem bunu beklememişti .
"Ben küçük bir çocuk gibi davranmıyorum madam Angel . Sadece sen büyüdüğümü kabul edemiyorsun ." diyerek kapıdan çıktım . Arkadamdan geleceklerini bildiğim için koşarak caddeye çıktım . Ardımdan gelen "Sara nereye gidiyorsun Saraa !" seslerini araba motorları bastırıyordu artık . Barcelonaya geldiğimden beri ilk defa tek başımaydım . Şu sıralar ihtiyacım olan şey buydu . Karanlık ve yalnızlık .
Ayaklarımın beni götürdüğü yöne doğru koşmaya başladım . Sanırım onlarda benim gibi başka bir yer bilmediği için okula doğru gitmeyi seçtiler . Okula birkaç metre kala nefes almak için duraksadım . Lanet olsun güvenlikleri hesaba katmamıştım . Yavaş adımlarla bahçe duvarının dibinden boyumu alçaltarak kapıya kadar gittim . Güvenlik görevlisi göbekli , hafif seyrek saçlı , yüzünde sağ kaşından elmacık kemiğinin altına kadar bir kesik izi vardı . Bu adam insanlara korkudan çok sevimli duygusunu anımsatıyordu . Onu atlatmak için elime bir taş aldım ve savurabildiğim kadar uzağa savurdum . Çıkan ses karşısında irkilerek olduğu yerden kalktı . Ne olduğunu anlamak için kapıdan çıktığı anda koşarak okul binasından içeriye girdim . Tanrım şükürler olsun ki kilitli değildi . Tabii yeteri kadar karanlık ve korkutucu olduğunu saymazsak . Uzun ve hızlı adımlarla arka bahçeye açılan kapıya doğru koştum . Burada futbol sahası vardı . Gerçeği kadar büyük olmasa bile bir okul için fena sayılmazdı . Tam o sırada fiskiyeler açıldı ve her taraf ıslanmaya başladı . Bu manzara gerçekten hoşuma gitmişti . Hemen ayakkabılarımı çıkararak çimlerin üzerinde dans etmeye başladım . Rüzgar sıcaklığını azaltmış gece eğlenceli yüzünü göstermeye başlamıştı . Sessizliğin dünyanın en mükemmel duygusu olduğuna bahse girerim .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REFLEKS
RandomDokunamamak duygusunun bu kadar çaresizce hissettirdiği olmamıştır hiç . Annemin "Sara artık fark et baban yok , o öldü!" dediği anda ki hançer saplanıyor sanki her defasında beynimin en düşünmediğim tarafına . Marco'nun ellerinin güzelliği , dudakl...