Aslı, Kumral rengi aptal saçlarını savurarak önümden geçtiğinde ayağımı yolunun üzerine koyup yere kapanlanmasını zevkle izleyebilirdim. Ama bunu Kuzey'in önünde yapamadım. Aralarında ne olduğunu bilmesem de Kuzey'in Aslı'ya farklı bi gözle, büyük bir ayrıcalıkla ilgi gösterdiğini hemen anladım çünkü Kuzey bir ortama girdiğinde asla bir kıza böyle içten bir gülüşüyle selam vermezdi. Bana bile hiç böyle gülümsememişti bu şeytan. Hatta sabahın bu saatinde böyle tarz ve bakımlı bir halde hiç görememiştim onu.
Kendime gelmeye çalışırken bir yandan da umursamıyormış gibi görünüyorum. Kıskandığımı falan sanmasın diye.
Sadece biraz merak etmiş olabilirim. Hem Aslı'yı göndermenin planlarını ilk günden yapmaya da başladım sanırım.
'Bu kızı neden işe aldın' diye çıkıştım Çağan abime, gözlerimle Kuzey ve Aslı'nın kıkırdamalarını gösterirken.
'İşe ihtiyacı vardı, Kuzey de rica etti.' dediğinde kan beynime sıçradı resmen. Yani Kuzey'in ricasını diye eleman eksikliği olmamasına rağmen o kızı almıştı. Benim üzüleceğimi bile bile. 'Sen kimin tarafındasın?' Diye bağırdım kendime hakim olamayarak. Hatta gereğinden kat be kat fazla bağırmıştım ki Kuzey yine yanımıza doğru yürümeye başladı. Ben bu haldeyken onun yanımıza gelmesini istemiyordum. Bide Aslı'yı da peşinden getirmesi beni iyice sinirlendiriyordu. 'Gönder şunları' dedim dişlerimin arasından. Çağan abim onları göndermek yerine beni kolundan tuttu ve aynalı odaya kadar çekiştirdi.
Kuzey'i benim değilken bile her gün görmem yetmiyormuş gibi bide yanında fahişesini bile getirmişti. Aklıma getirmemeye çalışsamda kalbimden kocaman bir darbe almışım gibi sancısı git gide çoğalıyordu. Onu başkasıyla görmek, hemde benden başkasına güldüğünü görmek, hatta onu izlediğimi bildiği halde başkasıyla gülüşmesi resmen beni işkence ediyordu.
'Ne oluyor Berrak?' Dedi sakin bir sesle. Cevap vermek için yutkundum. 'Ne oluyor sana, böyle mi işleyecek planın? Bide ağlamaya başlamışsın hemen.' Dedi sinirlenmeye başladığı anda. Yanaklarımdan bir damla süzülürken 'kızı niye işe aldın ki?' Dedim.
'Kız Kuzey'e karşı boş değil. Dışarda mı buluşsunlar gülüşsünler Berrak? Gözünün önünde işte ne yaptıklarını görebiliyorsun, onları durdurman için önce kendini frenlenmen gerekiyor. Böyle ilk günden sinirlenmen, ağlaman falan sadece seni sorunlu bi kız olarak gösterir. Olgun davran ve Aslı ile arkadaş olmaya bak. Şimdi ben çıkıyorum, sende kendine geldiğin zaman gel' dedi ve kapıyı hafifçe kapattı. Haklıydı. Böyle bi konuşmayı çoktan yapması gerekirdi ama onu suçlamıyorum. Sorun bendim sadece ve gerçekten Kuzey geldiğinden beri sorunlu bir kız gibi davranıyordum. Ama tüm sinirlerimi altüst etmişti bu çocuk. Psikolojim bile yerinde olmayabilirdi hatta. Ama bu durumda Kuzey'i bile suçlayamıyorum. Hatalı o olduğu halde sorunlu olan benim.
Gözyaşlarımı silerek sakince odadan çıktım. Sabah erken saat olmasına rağmen müşteriler çoktu. Hatta bensiz çok güzel gidiyordu işler. Aslı resmen benim yerimi almıştı. İçimden ona ne kadar küfürler yağdırsam da onunla aramı iyi tutmam gerekiyordu sanırım. Usulca yanına gittim ve gülümsemeye başladım. Bundan sonra gülen yüz maskesi takıcaktım anlaşılan.
İçimden ne kadar ağlamak gelse de gülümsemeye ve sorun çıkarmadan işlerin ilerlemesi için elimden geleni yapmaya başladım. Çağan abimde yine hiçbirşey yokmuş gibi davranmaya devam etti. Fakat ablam konusunda hala içinin paramparça olduğuna eminim. 3 yıldır unutamadıysa bundan sonra da unutamayacak gibi, bir köşesi hala buruk, hüzünlü. Ablam, Çağan abimi ne kadar çok parçalıyorsa, Kuzey de beni öyle parçalıyordu sanki. İçimi yakıp kül ediyordu hiç acımadan. Onun bu acımasızlığı, içimde Aslı'ya da büyük bir nefret beslememe sebep oluyordu. Kızı pek tanımadığım halde parçalara ayırıp, her bir kısmını tek tek yakmak isteği içimde zevkle alevlendi. Bu kıskançlığım beni zehirli bir şeytana dönüştürüyordu resmen.
Öğle molasında Aslı'yı dışarda tek başına sigara içerken gördüğümde fırsatı kaçırmayarak yanına gidip oturdum. Ona işkence etme hayallerimi bir tarafa bırakıp samimi olmaya başladım. Çağan abimin dediği gibi yapacaktım. Sıkıcı yalaka sohbetimizin en güzel anında birinin dışarı çıktığını farkettim. Gözlerimi çevirdiğimde göz göze geldiğim insanla kabin gümbür gümbür heyecanla atmaya başladı. Kuzey herzamanki gibi donuk gözlerle dikilmiş bize bakıyordu.
'Aslı öğle yemeğine gidelim' dediğinde heyecanlanan kalbim, bıçak saplanmış gibi acımaya başlamıştı. Ağlamamak için zor tuttum kendimi. Kalktım ve onları baş başa bırakıp içeri girdim. Onların gülüşleri başımın içinde yankılanıyordu resmen. Ne yapacağımı kestiremeden aynalı odaya geçip sadece oturdum. Kuzey'i düşündüm. O çok mutlu görünüyor ama hala kendime yediremiyorum Aslı'yı. İkisinden birine zarar versem rahatlayacakmışım gibi hissediyorum.
Kapı açılır açılmaz Kuzey'in kül rengi saçları ışıl ışıl gözüme çarpıyordu. Kuzey, yine o çapkın gülümsemesiyle içeri girdi ve elini tuttuğu Aslı'yı da aynalı odaya soktu. Yine o gülüşmeleri ve bakışlarıyla birbirlerini kesiyorlardı. Aslı'nın boyu Kuzey'in omuzlarına geliyordu.Kuzey biraz eğilince gözleriyle dudakları aynı hizaya geldi. Sinirlerime hakim olmaya çalıştım, sakin sakin izlemeye devam ettim. Beni hala görmemiş gibilerdi, rahat rahat cilveleşiyorlardı. Kuzey, dudaklarını Aslı'nın dudaklarının üstüne bastırdığında daha fazla sakin kalamadan çığlığımla onların durmaları için yalvardım resmen.
Çağan abim'in elini başımın üstünde hissettiğimde gözlerimi açtım. Tişörtüm terden ıslanmıştı, Çağan abim de ateşimi kontrol ediyordu. Gözlerimi biraz daha kaldırdığımda Kuzey'i kapıda gördüm.
'Rüya gördün Berrak.' Dedi Çağan abim saçlarımı arkaya atarken. Uyurken Kuzey ve Aslı'yı sayıklamamışımdır diye milyonlarca kez dua ettim içimden.
'Kafayı yemiş olmalıyım' dedim gözyaşlarıma hakim olamayarak.
'Sakinleş ve biraz dinlen.' Dedi Çağan abim. 'Ablanı çağırayım mı?' Başımı geriye doğru yasladı ve cebindeki telefonunu çıkarıp ablamı tuşladı. Ablamla konuşmak için her türlü olayı bahane edebilirdi, bunu çok kez yaptı.Bir kaç saat ağrı kesici hapları içip başımı dinlerdirdikten sonra aynalı odadan çıktım. Ablam ile Çağan abim bahçede sigara içiyorlardı. Araları çok soğuk değildi ama ablamın istemediği, Çağan abimin hala sevdiği yüzlerinden okunuyordu. Biraz daha etrafıma bakıp, gözlerim Kuzey'i aradığında kasanın başında durduğunu gördüm. Ona iyi görünmek için lavaboya geçip yüzümü yıkadım.
'İyimisin Berrak? Kötü görünüyorsun' dedi Aslı elini omzuma koyarken. Onu dövmemek için kendimi tutamayacağım diye düşündüm. Lavaboda kimse yoktu bizden başka. Çağan abimin sözünde duramayarak pes ettim ve küçük boyuyla itip duvara yapıştırdım, boynunu sıkmaya başladım.
'Kötü tarafımı görmek istemiyorsan defol git buradan. Ya güzelce istifa edersin ya da yeri yalaya yalaya attırırım seni.' Dedim tüm sinirimi boşaltırken. Kız neler olduğunu anlayarak bana baktı. Tüm bedeni titremeye başladığında benden korkması hoşuma gitti.
'Anlamıyorum, neden böyle dedin şimdi Berrak' dedi masum rolü yaparak. Böyle davranması beni iyice sinirlendiriyordu.
'Anladın beni, defol diyorum git yani' dedim ve lavabodan çıktım. Yaptığım tehdit ile pişman değildim ama Aslı'nın suçu varmıydı diye düşünmeye başlamıştım birden. Gözlerindeki korkuyu gördüğümden beri Aslı'ya karşı acıma duygusu, nefretimi bastırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Aşk
Genç KurguDeliler gibi özlenmek, kaderin eline düştüğü an herşeyi tutsak eder. Kuzey bu sefer eski sevgilisine verdiği son şans ile hayatını tehlikeye atar. Berrak'ın ise tek hatası aşık olmaktır.