ﻬ REAL LOVE

529 46 20
                                    

"12 lider, 25 kadın ve 8 çocuk."

Yoongi kapıdan adımını atar atmaz dosyayı sert bir taşı yerden yere çarpıyormuşcasına Jungkook ve Namjoon'un kullandığı ortak masanın üstüne fırlattı.

Dava belliydi ve Dedektif Min öfkeden deliye dönmüştü. Yeterince öfkeli olduğu yetmiyormuş gibi şimdi tüm departmanların uzmanlarını toplayıp bu çeteye son vermek gibi tehlikeli bir göreve hazırlanmak zorundaydılar.

İşleri Kore'nin ileri gelen büyük iş adamları ve siyasetçilerinin de içinde olduğu bir tarikat çetesini çökertmekti.

Ve bunun için herkesin aklında tek bir isim vardı.

Jeon Jungkook.

Plan belliydi. Jeon Jungkook 5 aylık bir eğitime tabii tutulacak ve rütbe atlayacaktı bu eğitimin ardından da ülkenin ileri gelen ajanlarından oluşan ufak bir timle tereyağından kıl çeker gibi tarikatı çökerteceklerdi. Herkesin aklında elbette ki Jeon vardı çünkü o çevik, kıvrak ve zekiydi üstelik hazır cevap halleriyle her şekilde tarikatı çökertirdi. Daha önce yapmıştı şimdi neden yapamasındı?

Tüm bu plandan sadece kendisinin haberi yoktu. Haberi olsa da pek bir değişiklik olmazdı zaten. Seve seve giderdi bu görev için eğitime fakat şimdi geride bırakacağı şeyler vardı. Öncesinde yoktu ama şimdi bir aileye sahipti. En azından öyle umuyordu.

Şimdi korumak zorunda olduğu bir kıza ve bir yabancıya sahipti. Henüz adını koyamamışsa da onu canı pahasına koruyacaktı. Onu herkesten her şekilde korurdu da kendisinden koruyamıyordu bir türlü.

20 yıldır devletin tüm birimlerine sızmış bir iktidar gibi bir türlü sokup alamıyordu zehirli tarafını. Hal böyle olunca da huzur denen şu şey bir türlü onların kapısını çalmıyordu.

Dansçıysa artık sıkılmıştı. Jungkook'un sürekli kendi iki kişilik dünyasının içinde Jimin'i zorbalaması ve ısrarla oraya ait olmadığını dansçıya vurgulaması Jimin'i delirtiyordu. Gerçekten aylardır aynı dört duvar içinde yaşamalarına rağmen sorunsuz tek iki gün geçirememişlerdi.

Dansçı bunun nedeninin Jungkook olduğundan emindi.

İşin kötü yanı Jungkook da bunun nedeninin kendisi olduğunun farkındaydı.

Yani sorun genç ve yakışıklı polis Jeon Jungkooktu.

İkisi de bu cevaptan çok eminler fakat bu sorunun üstüne gidemeyecek kadar da çekingendiler. Jungkook bunu aşmak istiyordu fakat iş uygulamaya gelince bağırıp çağırıyor her durumun sonucunda yaşandığı gibi Jimin'e "Sen bizim dünyamızdan değilsin." mesajları vermeye devam ediyordu.

İşte o yüzden Jimin o sabah hayatında olmadığı kadar ani kararlar vereceği bir sabaha uyandı. İlk önce odasının camlarını açtı ve çok da dağınık olmayan odayı topladı.

Jungkook'a kırgın mıydı? Hayır... Peki ya öfkeli miydi? Evet. O, Jungkook'a öfkeliydi. Aynı sokakta yere tükürürken rastladığı ve kedilerin yemeklerini yere bilerek döken aptal insanlara duyduğu gibi öfkeliydi.

Çünkü hâlâ ona kırgın olmayacak kadar ondan nefret ediyordu.

Ve kimseye söylemeden o sabah dansçı bir ev kiraladı en azından onun söylediğine göre öyleydi. Evet, parası belki yoktu. Evet, hâlâ okuldan bu ayın gelirleri banka hesabına girilmemişti fakat yine de her şey bu sinir topunun yanında yaşamaktan katbekat daha iyiydi.

Hira'yi özleyecekti, küçük kız okuldan da ayrılmıştı. Yine de onu da illa ki görürdü bir yerlerde! Hem görmese de ölmezdi değil mi? Sonuçta onsuz bu yaşa kadar gelmişti bundan sonra da devam edebilirdi.

HOLD ME  ﻬ jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin