Miriba bizi özlemişsinizdir umarım
ben yorumlarınızı çokkk özledim çünkü ♡▪︎
2 AY SONRA
"Hira! Haydi tatlım lütfen buraya gel!" Ufak ve aynı zamanda oldukça yaramaz olan bu kız bir kuş misali uçarcasına kendisini Jungkook'un kollarına bıraktı. Ardından hiç vakit dahi kaybetmeden tatlı bir kaç kıkırtıyı mavi gökyüzüne salarak kollarıyla kendinden yaşça büyük olan bu adamın sırtına çıkmak ve onu aynı günlerdir olduğu gibi sırtında taşıması için Jungkook'u ikna etmek için büyük bir çaba sarf etti.
"Hayır olmaz! Okul çıkışı bu kadar terlersen seninle sonra nasıl pizza yemeye gidebilirim Hira?" Jungkook'un sorduğu bu soru ne kadar şakayla karışık olsa da küçük kızı endişelendirmeye yetip artmıştı. Bu yüzden beyaz fakat soğuktan dolayı pembeye çalan yanakları hemen aşağıya çöktü ve o tatlı simasını istemsizce somurttu. Jungkook pis kaldırıma diz çökerek kızarmış yanakları havaya kaldırdı ve çekiştirdiği esnada "Jungkook hyung! Yapmaman gerektiğini söylemiştim, acıyor." Jungkook keyifle kızın tatlı yanaklarına bir kaç öpücük bıraktı ve nazlanarak arabasına bindirdi.
Kemerlerini taktıkları sırada hafif bir esintinin içeriye dolmasıyla "İyisin değil mi? Üşüdüysen klimayı açabilirim." Hira avuç içlerini birbirine sürterek Jungkook'un burnunu ısıtırken genç oğlan tavşan dişlerini göstererek gülümsedi. Elbette klimayı açacaktı aksi dahi düşünülemezdi.
Hira hiç şüphesiz 2 ay önce Jungkook o kara delikten çıktıktan sonra evine gökten düşmüş bir melek ya da bacadan girmiş bir noel baba değildi. Her ne kadar gelişi bu iki örnek kadar tuhaf olsa da Hira onun yanına gerçekten bir arkadaş hatta korunması gereken bir kız çocuğu olarak gelmişti. Hapishanede karşılaştığı ve o yaşlı adamın tacize uğramış küçük torunuydu. Jungkook sözünü tutacaktı elbette, nasıl göz ardı edebilirdi böyle bir felaketi. Bu yüzden tam 2 ay önce tekrar madalyaları, nişanı ve özgürlüğüne kavuştuğu gibi soluğu yetimhanede aldı. Jungkook'a hele de bekar bir erkeğe vermek istemedi idare. Fakat belki de bu genç memur tüm şansını burada kullanmıştı. O yaşlı adamın vasiyetinde... Yaşlı herif Jungkook oradan çıktıktan sonra kendisini canice bir şekilde asmış ve ardından ona dair bir not bırakmıştı. Bu yüzden idarenin elinden tatlı Hira'nın vasisini Jungkook yapmak dışında hiç bir şey gelmemişti.
Yaşlı adamın mektubuysa şu bir kaç kelimeden ibaretti:
"Ona bir oda ver Jungkook, gidecek hiç bir yeri yok. Bir evi olsun, istediğinde çıkıp gidebileceği, geri dönebileceği*."
Jungkook elbette o küçük kızı yanına alacaktı, sözünü tutacaktı. Amacı ona bir baba olmak değildi. Baba dediğimiz bu şey böyle hemen bir kaç kağıt parçasıyla elde edilemiyordu. Onun tek gayesi ona yaşlı adamın da dediği gibi bir oda vermekti, istediğinde gelebileceği ve çıkıp gidebileceği. Bu yüzden 2 aydır evinde tatlı bir kıvılcım ateşi tam karşısında oturuyordu.
İlk önce arkadaşları bu işe pek anlam veremedi elbette. Özellikle Taehyung kafayı yiyecek gibi oldu ve Jungkook'un bu küçük yaşında ne diye baba rolü oynamaya karar verdiğini sorguladı. Namjoon ise bu kararın elbette gayet olumlu sonuçlar verebileceğini fakat onun yanında kalmak yerine çocuğu olmayan yengesinin vasisi olması gerektiğini söyledi. Bu kararda onu tek destekleyen kişi sessiz ve sakin hep bir köşede kahvesini içen Yoongi olmuştu.
Sıcak kahvesiyle ısınarak "Elbette yapabilirsin sen bu çöpleri umursama." O bir tez ortaya atmıştı. "Hey!" dedi boğazını temizlediği sırada Tehyung "Arkadaşım daha kendine bakamıyor bir kere yumurta kırdığını bile göremedim. Nasıl bakar gelişme çağındaki bir çocuğa?" Ben dışında herkes benim hakkımda bir karara varma çabasındaydı. Çok garipti fakat normalde Taehyung beni Yoongi'ye karşı savunurken, şu an Yoongi beni Taehyung'a karşı savunuyordu. Bu ikisi didişirken Namjoon ise hala dayısı ve yengesinin bu sorumluluk için biçilmiş kaftan olabileceğini kulağımın içine soka soka o durgun sesinden döküyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HOLD ME ﻬ jikook
FanfictionJeon Jungkook kız arkadaşına evlenme teklifi edeceği gün aldatılan bir polis. Park Jimin'se son dansına çıkan basit bir bar dansçısı. Gecesinde sevişip sabahında bileklere takılan kelepçelerin, aynı ama aslında apayrı dünyaların hikayesi.