~Kanun Dört/Geçmişi Unutma~

188 9 11
                                    

Sizden isteğim lütfen kitabı okurken satır arası yorumlar bırakmaya dikkat edin. Beni motive eden şeyler onlar ve gerçekten yazdıklarınızı okumak bana çok iyi geliyor

İyi okumalar dilerim ♡

Bölüm şarkısı: gripin / Beş

⚖️

~Kanun Dört: Geçmişini unutma. En büyük hayal kırıklıkların geçmişten geliyor.

(10 Sene Önce)

Bakışları deniz ve göğün karıştığı yerde dolanan genç kadının bedeni buz gibi havaya karışıyordu ancak bu onun umurunda değildi. Uzun zamandır yapmayı sevdiği tek şey bu balkonda oturup saatlerce denizi izlemekti. Ancak bugün bir şey farklıydı. Denizi izlerken bir yandan da bileğindeki bilekliği okşuyordu. Bu bileklik onun hazinesi, kalbi, ruhunun sandığıydı. Annesinden ona kalan son şeydi.

Bugün annesinin ölüm yıldönümüydü Ayçan'ın. Annesinin ölümünün 13. yıldönümüydü fakat Ayçan hala o gündeydi. Annesini her ne kadar hatırlamasa da babasının ona anlattığı kadarıyla tanıyordu ve anlattıkları Ayçan'ın annesini annesini sevmesi için yeterliydi.

Babası öldüğünden beri bir kere bile annesinin mezarına gidememişti. Yüzüm yok, diye düşünür, geçiştirirdi. Fakat çok iyi biliyordu ki gitmemesinin sebebi yüzünün olmaması değil korkusuydu. O mezarlığın yolunda babasını kaybetmişti ve o yola bir daha ayak basmamıştı. Bu yüzden her sene bugün odasından asla çıkmaz, akşama kadar bu balkonda otururdu. Çünkü çok iyi biliyordu ki bu odadan dışarı çıktığı ilk an kendisini o mezarlıkta bulacaktı ve bunu istemiyordu. Odasını zindana çevirmişti bu günlerde.

Öylece karşıyı izlerken bir anda kasıklarında hissettiği ağrı onu irkiltti. İki eli birden karnına giderken dişlerini sıkıyordu. Gözlerini sımsıkı yumarken derin nefesler alarak kendini toparlamaya çalıştı. Birkaç saniye içerisinde ağrı akıp giderken rahat bir nefes vererek arkasına yaslandı genç kız. Özel günlerini geciktirmesi için içtiği ilaçlar sağlığını bozmaya devam ediyordu ve onun elinden hiçbir şey gelmiyordu. Yaptığı tek şey derin nefesler alarak bu ağrının geçmesini beklemekti.

Etraftaki sessizliği bozan şey odanın kapısının tıklanmasıydı. Ayçan'ın bir şey demesine kalmadan kapı açıldığında gelen belliydi çünkü bu odaya izinsiz girebilecek tek kişi Dina'ydı.

"Güzelim," diyerek balkona çıkan Dina'ya çevirdi bakışlarını genç kız. Dina, Ayçan'ın şakağına bir öpücük kondururken her zamanki gibi geri çekildi genç kız.

"Yapma şunu," diye dudaklarını oynatarak tekrar bakışlarını çeviren kıza hiç alınmadı Dina. Yine de böyle bir günde üstüne gitmek istemedi ve elindeki ilaç paketini Ayçan'ın önündeki sehpaya bıraktı.

"Günlük ilaçların," diyerek Ayçan'ın karşısındaki sandalyeye oturduğunda Ayçan'ın bakışlarının tam önüne geçmiş oldu. Ayçan bakışlarını sehpanın üstüne çevirdiğinde gördüğü ilaç paketi alayla gülmesine neden oldu.

"Zaten çalışmayan bir vücudun daha neyini öldürmeye çalışıyorsunuz?" diye sorduğunda Dina derin bir nefes alarak ona doğru eğildi.

"Bebeğim, sana bunları isteyerek içirmediğimi biliyorsun. Ama üst birliklerin emri böyle ve ben o emirleri yerine getirmekle yükümlüyüm. Her gün senden kan alıp o ilaçları içip içmediğini kontrol ediyorlar ve eğer ben sana o ilaçları içirmezsem benim değil senin başın yanacak. Bu yüzden bana kızma lütfen, olur mu?" dediğinde bir cevap alamayınca derin bir nefes alarak ayağa kalktı. "Her neyse üst birlik bugün eğitimlere katılmayabileceğini söyledi. Ama eğer istersen aşağıda bekliyor olacağım. Kendine dikkat et ve balkonda daha fazla oturma, hava çok soğuk." dedikten sonra tekrar cevap alamadı ve balkon kapısına ilerledi. Dina balkondan çıkarken Ayçan'ın bakışları bir an bile karşıdan ayrılmadı.

SAVCININ KANUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin