Merhabaaaa
Umarım hepiniz iyisinizdir. Uzun bir süre sonra tekrar satırlara sarılıyoruz. Bu bölüm düzenlenmeden önce yaklaşık iki bin kelimeyken şuan tam olarak 10970 kelime. Bu hali kesinlikle eskisinden daha mükemmel oldu diyebilirim. Hepinize iyi okumalar dilerim.
Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın.
Bölümün şarkısı: Buray - Darmadağın
İyi okumalar dilerim. :)
🌙
~Kanun İki: Enkazının üstündeki yeşil örtüyü koru. O senin en büyük kalkanın.~
🌙
(10 Sene Önce)
Yine bir bilinmezliğe açtı gözlerini Ayçan. Her gün başka bir yerde açıyordu gözlerini. Bir gün o depoda, bir gün bu depoda, bir gün bambaşka bir depoda... Fakat bugün bir ilk oldu ve odasında araladı gözlerini.
Kısa bir süre tavanı izledikten sonra üzerindeki yorganı iterek doğrulmaya çalıştığında vücudunda hissettiği acıyla inledi fakat her zamanki gibi sesini duyamadı. Dün katıldığı bir operasyonda karşı güçlere hizmet eden bir adamla arbede yaşamıştı. Adam fazla güçlü olduğu için Ayçan fazlasıyla darbe almıştı fakat zekasını kullanarak adamı alt etmiş, onu kendi adamlarına teslim etmişti.
Yine de gücünü toplayıp üzerindeki yorganı itekledi ve doğrularak ayaklarını yere sarkıttı. Soğuk zemin ürpermesine neden olurken yerdeki terliklerini giymeden çıplak ayaklarının üzerinde ayağa kalkarak giyinme odasına ilerledi.
Karnındaki ağrı yürümesini daha da zorlaştırırken bakışları yanından geçtiği boy aynasındaki görüntüsüne kaydı ve gördüğü şeyler durup kendini incelemesine neden oldu.
4 yıl önce kesmeye kıyamadığı sarı saçları şimdi omzuna zor yetişiyordu. Fazlasıyla kilo kaybetmişti, buraya geldiğinden beri iştahı kapalıydı ve bir şey yiyecek takati yoktu. Kolları ve bacakları incecik kalmıştı. Boyu daha da uzamıştı, 1,70 olacak kadar. Bakışları bir süre yüzünde dolandı, yüzündeki benler daha da artmıştı sanki. Biraz aşağıya baktı ve bakışları üstündeki salaş tişörtte durdu ve eteklerini kavrayarak yukarı kaldırdı. Bakışları karnında dolanırken morluklarda takılı kaldı. Aynı morluklardan yüzü ve kolları hariç vücudunun her yerinde vardı. Üst birlikler, çok bir şey yemediği için operasyonlarda ve eğitimlerde güçsüz kalmaması adına her gün iğneler vurduruyordu. Kollarındaki iğnelerin izleri geçiyordu fakat iğnede bulunan maddeler Ayçan'ın vücudunda morluklar oluşmasına neden oluyordu. Ayçan bu morluklardan nefret ediyordu ve onları kendinden bile saklamaya çalışıyordu. Midi boy bir kıyafet giyse bile ayağında uzun çizmeleri oluyordu ve bu çizmeler o bölgedeki morlukları gizliyordu.
Bakışlarını 17 yaşında olan bu bedende bir süre daha gezdirdi. Dudakları uzun zamandır kıvrılmıyordu. Her gün yaptığı gibi tebessüm etmeye çalıştı fakat kasıklarına giren ağrıyla yüzünü acıyla buruşturdu. Üst birlikler eğitimlerde ve operasyonlarda sorun olmaması için genç kızın regl döneminde ona fazlasıyla ağır haplar vererek geciktirmesini sağlıyordu. Fakat ilaçlar o kadar ağırdı ki Ayçan'a sürekli acı çektiriyordu.
Daha fazla kendine bakamayıp giyinme odasına ilerlerken derin bir nefes aldı. Çok sıkılmıştı artık.
Giyinme odasına girip dolabını karıştırırken simsiyah kıyafetlere göz attı. Üst birlikler siyah harici bir renk giymesini yasaklamıştı. Ayçan'ın bütün renkli kıyafetlerini çöpe atmış, yenilerini almasına da müsaade etmemişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVCININ KANUNU
AksiyonBabası ölen küçük bir kızın ileriki yıllarda Savcı olarak babasının cesedinin parçalarını tüm dünyada arama hikayesinde bana eşlik etmeye hazır mısınız? *** "Kimsin?" diye sordu karşımdaki adam. "Savcıyım." dedim umurs...