Akif'in Ağzından;
İki yıl önce çıkan yangından sonra boşaltılan, sürekli boş olduğu için bakmaya gelenlerin eksik olmadığı bir ev vardı mahallede. Sahibi yangında yatalak annesini kaybettiği için buradan taşınmış, eski mahallesindeki evine geri yerleşmişti.
Hatice teyzeye babamın yolladığı erzakları verip işe geçecekken o evin bahçesinde, içeriye bakan bir genç gördüm. Vücudu yapılı ve asker traşlıydı, kasları gayet belirgin bir şekilde görülebiliyordu.
Selam verip kim olduğunu sorduğumda İzzet abiden evi alacak olduğunu, bakmaya geldiğini söyledi. Sesi genç geliyordu, herhalde yeni terhis olmuştu. Gözleri bir süre gözlerimde oyalandı, mavi gözlerime ilgiyle bakışı içimde bir şeyleri kıpırdatmıştı.
İyi günler dileyip işe doğru yola koyuldum, günün geri kalanında aklımda sürekli bana olan bakışları vardı. Eğer evi alır da buraya taşınırsa ona yardım etmeye karar verdim.
Beklediğim gibi de oldu, evi aldığını öğrenip de yerleşeceğini öğrendiğimde kovaları ve fırçaları alıp bahçesine bıraktım. Mahallenin gençlerine de haber vermiştim, bu mahallede yeni taşınanlara her yönden destek olunurdu.
Suyu olmayan evi nasıl temizleyeceğimi hiç düşünmesem bile, Hatice teyzemin bahçedeki tulumba geldi aklıma. Hem onunla da tanıştırmış olmak için bahçesine girdik kovalarla. Kısa bir tanışma ve sohbetten sonra işe koyulmak için eve geçtiğimizde ufak bahçede bekleyen gençleri gördük.
Ufak evin temizliği çok sürmemişti, mükemmel olmasa da eski haline göre ışıl ışıl sayılırdı. Yemeği Hatice teyzemin bahçesinde yerken gencin kimsesiz olduğunu öğrendik, masa bir anda sus pus oluverdi.
Melek kalpli Hatice teyzem artık hepimizin onun ailesi olduğumuzu, bu mahallede asla yalnız kalmayacağını söylediğinde göz göze geldik. Göz bebekleri büyürken önündeki suya uzandı, ani hareketiyle suyu devirince gülesim gelse de kendimi tuttum. Suyu yenilenip içerken bu seferde bir yudum suda boğuluyordu.
Bana bakışları gün geçtikçe değişiyordu ve bazı günler resmen benden kaçıyordu. Bir süre yanımda çalışsa da sonrasında yakın bir mahalledeki fabrikada işe girmişti. Onun etrafımda olmaması eksik hissettirmeye başladığı zaman fark ettim ona olan ilgimi.
Evinde olan toplanmalara nadiren gidip, çok az yanlarında kalıyordum. Babam ona olan ilgimi fark edip sorguya çeker diye ödüm kopuyordu, ağa sayılırdı kendileri. Köydeki tarla ve arsaların tamamı ona aitti, bir çok aileye iş sağlayıp hakkıyla emeklerinin karşılığını verdiği için millet tarafından sevilip sayılıyordu.
İlk eşcinsel olduğumu yatılı gittiğim lisede fark edip korkarak babama söylemiştim. Bir kaç doktora gidip bunun normal bir yönelim olduğunu, doğuştan bu şekilde yaratıldığımı duyduğunda yıkılsa bile her zaman arkamda olmuştu.
Annemin doğurduğu her çocuk en fazla on gün yaşamış, bana da ölecek gözüyle bakıp üstüme fazla düşmeselerde kırkım çıkıp hala yaşadığımı görünce kırk koyun kesip yemek döktürmüşler. Kalan tüm etleri dar gelirlilere dağıtıp, sağlığım için dua etmelerini rica etmişler.
Belki de bu yüzden benim yönelimimi öğrenen herkes sakince karşıladı bunu. Böyle ufak bir yerde, babam gibi nüfuzlu bir kişinin oğluna yan bakmak bile mesele olurdu zaten. Üniversiteyi açıktan okurken burda iş kurmuştu bile benim için, gerçi kurmasa bile yedi sülaleme yetecek param vardı.
İlk kez kavga etmemizin sebebi ayrı eve çıkıp yalnız yaşamak istememdi. Hep kontrol altında tutulup, bir kez ateşlendim diye ağıtlar yakılmasını kaldıramıyordum artık. En ufak hastalığımda milletin ödü kopuyordu ve ben artık bunu yaşamak istemiyordum.
Zor da olsa ailemi ikna edip eve en uzak olan arsaya kendime ait ufak bir ev yaptırdım. Şatafattan uzak, bir yatak odası, bir mutfak, birde salon vardı. İlk kez gençlerle toplanıp içtiğimizde babam her birini sorguya çekmişti, korksam bile hepsi dürüstçe sadece içip muhabbet ettiğimizi söylediklerinde sakinleşmişti.
Ama Ali farklıydı, bana bakışları çok farklıydı. Bunu her gören anlıyor, kaş göz yapıp beni utandırmaktan geri kalmıyorlardı. Benim ufak tefek vücuduma göre yapılı olan vücuduyla, hem mahallede hemde fabrikasında bir çok kızın ilgiyle ona bakmasına rağmen kimseyle yakınlaşmıyordu.
Bir cumartesi yine evinde toplandıklarında, beni kendisinin çağırmasına şaşırarak heyecanla evine gittim. Kapıyı açıp karın kasları ortada üstünü soyunurken gördüğümde dilim tutuldu, en az gamzeleri kadar yürek hoplatıyordu kasları.
Ağzımda bir şeyler geveleyip içeriye girdiğimde yüzüm utançla yanıyordu. Hemen temiz kıyafetler giyinip geldi, biz iki kelime konuşamadan gençlerde gelmişti. Ortalık bir anda canlanıp sohbet koyulaşırken Özkan Ali'ye, fabrikada ondan hoşlanan bir kızdan bahsedip aralarını yapmayı teklif ettiğinde nefesim kesildi.
Kızlardan hoşlanmadığını açıkça dile getirmesi beni bile afallatırken bir kaç göz bana döndü. Aramız iyi olsa bile bu bakışlar beni utandırıyordu, Ali ile aramızdaki çekim zaten barizdi ama yine de huzursuz hissettim. O gün hiç içmediğim kadar içerken hep fısıldanan 'Akif ile Ali olur gibi' kelimeleri şişenin dibine vurmamı sağlamıştı.
İki kişi beni açık duran çekyata yatırıp üstümü örttüklerinde çok dayanamayıp sızmıştım bile. Gece susuzlukla gözlerimi açtığım zaman karşımda yarı kapalı gözleriyle yatıyordu. Vücudum önce biraz gerilsede alkollü olduğunu hatırlayıp rahatladım. Salon horultularla inliyordu resmen.
Gözleri gözlerime kilitlenip gülümsediği an gamzeleri ortaya çıktı ve hiç beklemeden dudaklarıma yapıştı. Ben hala şoku atlatamazken dili şaşkınlıkla aralanan ağzıma kayıverdi, kalbim duracak gibi olurken kendimi öpüşüne karşılık verirken buldum. Bir an aklıma diğer çekyattan bizi görebilecekleri gelince karşıya baktım, herkes sızmıştı resmen.
Beni kendine iyice çekince alt taraflarımız sürtündü, bu izlediğim filmlerdekinden daha erotikti. Bende kendimi ona itince bir eliyle benim aletimi kavradı. Ne kadar öpüştük bilmiyorum ama karşıdakilerin uyandığını duyunca hemen Ali'ye arkamı döndüm.
Uyuyor numarası yapıp, millet gittiğinde kalçamı bariz olan aletine dayayıp onu hissetmeye çalıştım. Bir eli yine benimkini kavrarken kendini de bana sürtüyordu. Kısa süre içinde peş peşe geldik, onun uyumasını bekleyip kollarından sıyrıldım. Bu utanç ve zevk dolu anlardan sonra mahalle canlanmadan önce evime varmak için koşar adım evimin yolunu tuttum.
Banyo yaparken yaptıklarını, daha doğrusu yaptıklarımızı hatırlamaması için dualar ediyordum. Pazartesi olup ta işyerime gittiğim zaman, konuşup gülüşen gençler bir anda sus pus oldu.
Hakkımızda dedikodu çıkmaması için elimden geleni yapsam bile buna engel olamayacaktım anlaşılan. Kendimi Ali'den uzak tutamadığım gibi tıpkı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimsesiz Ali
General FictionÜcra bir mahallede harabe bir eve yerleşen azimli bir genç Mahallelinin ailesine saygısından yönelimine karışmadığı eşcinsel bir genç