Ali'nin Ailesi

4K 274 31
                                        

Kendimi daha iyi hissetmeye başladığımda hastaneden çıkalı neredeyse iki hafta olmuştu. Akif aile evine daha fazla tahammül edemediği için oradan ayrılmaya karar verip babasıyla konuştuk. Adamcağızın gülümseyen yüzü gitmek istediğimizi duyunca anında asılmıştı.

"Size de rahatsızlık verdim, kusura bakmayın. Herşey için teşekkürler, sayenizde kısa zamanda toparlandım."

Annesi ve babası aynı anda 'ne zahmeti evladım' diye söze girdiklerinde gülümsemeden edememiştim. İkisi de sevgi dolu insanlardı, Akif bilmiyordu ama annesiyle hergün bahçede kahve içip sohbet ettiğimiz, baş başa oturduğumuz bir rutinimiz olmuştu.

Annesi arada elimi tutar, Akif'imin çocukluğunda bu bahçede oynadığı oyunları anlatırdı bana. İlgiyle dinlediğimi gördüğü her seferinde gözlerinin içi parlardı, kahvelerimiz bitince benimle birlikte kaldığım odaya kadar yürürdü. Bazı geceler sabaha karşı gelip üstümü örttüğünü ve saçlarımı hafifçe okşadığını fark etmiştim.

İlk başlarda neden yaptığını anlayamasam bile hoşuma gidiyordu. Elleri sıcacıktı ve başımı okşarken uyanmamdan korkuyormuş gibi dokunurdu. Beni de evladı olarak gördüğünü ve Akif'e nasıl davranıyorsa öyle davrandığını fark etmem uzun sürmedi. Anne sevgisini ilk kez tattığım için gözlerim doluyordu.

"Annem..." dediğimde sessizleşen masaya aldırmadan devam ettim. "Bizim kahve saatleri artık biraz değişecek ama söz sık sık geleceğim yanına, merak etme sen."

Gözleri dolu dolu olan kadın başını salladı, kalkıp yanımdaki boş sandalyeye oturduğunda beni göğsüne çekti hemen.

"Annemm, sen hep gel. Kapımız sana hep açık, ne zaman istersen, saat kaç olursa olsun çekinme. Burası artık seninde evin, burada bir ailen olduğunu unutma. Ben seninde annenim bundan sonra, canın azıcık bile sıkılsa gel derdini bana dök, emi kuzum."

Duygu dolu ve titreyen sesiyle konuşmasıyla boğazım düğümlendiği için başımı sallayabildim sadece. Saçlarımı, yanaklarımı seven annesine gözleri ışıldayarak bakan Akif'i görüp hafifçe gülümsedim. Bana dudağını ısırarak bakıyordu, yapma işte bunu ailen burda adam.

Çantamı hazırlayıp Akif'in arabasına yürürken annesi ve Gülümser hanım bizimle birlikte yürüyüp arkamızdan su döktüklerinde gülmeden edemedim.

"Ailem seni çok sevdi, babam zaten sevmişti ama annem seni benimle bir tutuyor neredeyse. Çok mutluyum.."

Elimi tutup okşarken söyledikleriyle içten bir şekilde gülümsedim, gamzelerime bakıp derince iç çektiğinde elini yanağıma atıp hafifçe okşadı. Parmak uçları sabah traş olduğum için pürüzsüz olan yanağımda usulca ilerledi, gamzemin üstüne hafifçe bastırınca güldüm.

"Sen hep gül Ali'mm, artık ailen de var ne de olsa. Gülecek daha çok sebeplerimiz olur inşallah."

"Şu an aklımda sadece seni doyasıya öpmek var." Dediğim şeyle aniden bana dönsede yola bakmaya geri döndü ve bütün yüzüne yayılan kızarıklıkla gözünü yoldan ayırmadı.

"Çok özledim, Akif'im, sen özlemedin mi?" Daha da kızarırken dudaklarını ısırdı.

"Özledim tabi ki." Tam utancından konuşmayacak diye düşünürken söyledikleriyle heyecanım tavan yapmıştı.

"Dikişlerinin iyileştiğinden emin olduktan sonra, sana bu kadar uzak davranmayacağımdan emin olabilirsin." Böyle utanmazca konuşsa bile yüzündeki kızarıklık boynuna kadar ilerliyordu.

Ömrüm boyunca ondan daha sevimli bir şey görmemiştim, onu biraz daha zorlamak istesem bile bundan hemen vazgeçtim. Söylediği gibi dikişlerim henüz tamamiyle iyileşmemişti. Bir sonraki kontrolüm üç gün sonraydı biraz daha sabretmemiz gerekiyordu.

Üç gün o kadar uzun bir süre değildi ama bana üç yıl gibi geleceği kesindi...

Kimsesiz AliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin