Karakola geldiğimde hiçbir şey anlayamayacak kadar şaşkındım. Beni sorgu odasına aldıklarını yine konuşamamıştım. Bir sürü şeyler söylüyorlardı ama cevap veremiyordum. Yine aynı şey olmuştu işte; pembe kadın çantaların içinde bulunan cesetler. O gün de aynısı olmuştu. Ben ailemi odada o halde bulunca kendimi kaybettiğim için yatak odasında bulunan çantaları görmemiştim. Bana bir psikolog yardımı ile bunu anlatarak bir sürü sorular sormuşlardı. Ama ben tıpkı şimdi olduğu gibi yine konuşamamıştım.
Ama şuan asıl korktum cinayetlerin benim üzerime kalmasaydı. Kafam çok karışıktı. Sorulan sorulara bir cevap veremiyordum ama güçlü olmalıydım yaşadıklarıma rağmen kahkahalarımla ayakta kalmış olan ben, şimdi pes etmemeliydim. Oraya neden gittiğimin bir açıklaması olmalıydı onlara mantıklı bir açıklama yapmalıydım. Acaba hissettim desem bana deli muamelesi yaparlar mıydı?
Polis "Konuşsana o eve neden gittin?" diye bağırdığında konuşmaya çalıştım.
Kelimeleri ağzımdan zorla çıkararak "O evde yaşayan kadına arada bir yardım ederdim. Bu sabah oradan geçmişken yanına uğramak istedim. Kapının açık olduğunu görünce içeri girdim ve çocuğu buldum." dedim.
Polis "kadınla nasıl tanışmıştın?" diye sordu.
"Bir gün beni sokakta durdurup yardım istedi." diye yalanları sırayla saydırmaya devam ettim."
"Peki sana o kadının adını sorsam söyleyebilir misin?" dediğinde istemsizce terlemeye başladım.
"Bilmiyorum söylemedi." dedim bunun beni batıracagının farkında olarak.
"Adını bile bilmediğim bir kadına yardım etmen ilginç." dedi.
"Dünya ne kadar iğrenç bir hal alsada hala insanlığı yerinde olan bir kaç kişi var." dedim sertçe. Kızmıştım. Kadın benden yardım istese de istemese de küçük kız istemişti ve ben onun kim olduğunu bilmeden yardım etmiştim.
"İnsanlık mı dedin küçük hanım? Ben her gün sokaklarda delik deşik olmuş, parçalara ayrılmış hatta bazen küle dönmüş cesetler buluyorum. kendi evladını doğrayanlar var. Ve sen hala insanlığı yerinde olan birkaç kişinin olduğunu sanıyorsan gidip bir masal kitabı içinde yaşa. Çünkü burası dünya. Ve bu dünyada iyi insan diye birşey yok!" diye bağırdı polis. Ne yapacağımı şaşırmıştım.
"Bakın çok büyük bir yanlış yapıyorsunuz. Ben İrem Salıcı'yım Ekrem ve Sıla Salıcının kızı. 11 yıl önce bir aileyi katletmişlerdi. İki kız kardeşimi anne ve babamı bu katliamda kaybettim. Onları ben buldum, bulduğum odada kendimi kaybettim ve diğer odada pembe kadın çantaları içinde parcalara ayrılmış ik tane ceset bulunmuş. Bu gerçeği görmüyor musunuz? Ben katil değilim belki de katilin hedeflediği kurbanlardan biriyim!" diye bağırdım. Arkadaşlarımdan başka ilk kez birinine hikayemi anlatmıştım. ve bu gözlerimin ndolmasına sebep oldu.
Adam afallamış bir şekilde "Bu mümkün değil eğer öyle bir şey olsaydı mutlaka haberimiz olurdu." deyince yine sinirlenmiştim yıllardır çektiğim acıya yalan mı diyordu? Öyle bir şey uydurur muydum hiç ?
"Ne demek yok? Böyle bir şeyden nasıl haberiniz olmaz? Sorguladınız kişilerin kim olduğunu bilmiyor musunuz? Bizimle ilgilenen adam yani başkomiser Hakan Uluca onunla iletişime geçebilirsiniz o size gerekli açıklama yapacaktır." dedim. İsmini uzun zaman sonra kullandığım için kendimi kötü hissetmiştim. Sanki o günlere geri dönmüş gibiydim.
***
Aradan geçen bir kaç saat sonra polis geri dönmüştü. "Hiçbir kayıt ve arşivde böyle bir olay yok. bahsettiğiniz komisere ulaşmaya çalıştım ama emekli olmuş numarasını bilen yok hala araştırmaya devam ediyoruz. Bu konuda yalan söylemeyeceğini düşünüyoruz ama kayıtlarda böyle bir şeyin çıkması imkansız." dedi adam. Delirmek üzereydim aynI evden altı ceset çıkan bir olay nasıl kayıtlarda olmazdI? Ben daha olayın verdiği şoku atlatamadan polisin telefonu çaldı. Açıp alo derken dışarıya çıktı.
5 dakika sonra elinde bir fotoğrafta tekrar geldi ve bana fotoğrafı göstererek Hakan Uluca bu muydu? diye sordu.Daha iyi görmek için fotoğrafı elime aldım. Saçları neredeyse keldi. Ve tam bir Türk babası gibi koca göbekli bir adam olmuştu. Eski günleri hatırlamanın verdiği zorlukla yutkundum. "Evet oydu." dediğimde polisin bakışlarında tanımlayamadığım bir ifadeyi fark ettim.
"Bak nasıl bir işin içindesin bilmiyorum. Ama 5 gün önce bu adam kaybolmuş ve bu fotoğraftaki adam evde bulunan cesetlerden birinin eşgaline neredeyse tamamen uyuyor." dediğinde kulaklarım yine uygulamaya başlamıştı.
Gerçekten bu ne boktan bir işte böyle?
Polis "onu teşhis edebilir misin?" dediğinde cevabım netti.
"ASLA."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sessiz çığlık
Mystery / ThrillerÇok sey ögrendim. Hiç bir seyin göründüğü gibi olmadığını ögrendim. Kimsenin verilen hic bir degeri haketmedigini öğrendim. Her gülüşün arkasında bi sahteligin oldugunu öğrendim. Biri sana "bana güven. derse asla güvenmemen gerektigin kisinin o oldu...