rutubet

210 8 4
                                    

Multediada Aslı var :)

Gece uyandıktan sonra bir türlü uyuyamamıstım. Bu rüyalara artık alışmış olmam gerekirdi. Sanki tek kabus goren bendim. Sonuçta rüyalar beynimizin bize oynadığı oyunlardı. Benim beynim fazla korku filmiyle doluydu sanırım. Sadece bir oyundu korkulacak bir sey yoktu. Ah kimi kandırıyorum ben çocuk gibi korkuyordum işte. Etrafa küfürler savurarak yatagın içinden cıkıp meshanemdeki baskıyı azaltmaya gittim. İsim bittiğinde lavobonun üzerindeki  aynaya bakmaktan her zaman ki gibi cekindim. Lanet korku filmleri yüzünden geceleri aynaya bakmaya korkardım. Gözüm hatayla aynaya kayınca iç güdüsel olarak yatagima topukladım. Uyuyamıyordum bir türlü. Önceden ailemi rüyamda gördügümde cok üzülürdüm. Ama son zamanlarda bu kabuslarım o kadar artmıstı ki üzülmekten daha çok korkmaya baslamıstım. Kendi ailemden korkuyordum. Ne acınası bir durum. Uyuyamayacagımı anlayınca yarın için çantamı hazırlamaya başladım. Hem çalısıp hem okumak bazen beni zorlasada isimede okulumada ihtiyacım vardı. Sehrin en begenilen cafelerinden birinde garsonluk yapıyordum. Aynı zamanda da ingiliz dili ve edebiyatı 2. Sınıf öğrencisiydim .

Cantama gerekli olan her şeyi koyduktan sonra kucuk gozunde az once koymadıgım bisey fark ettim ve bu suan en çok olmasını istedigim seylerden biriydi. Çikolata ! Hic vakit kaybetmeden açıp yemeye basladim. Bu cikolata olmasa sabahı nasıl ederdim bilemiyorum. Yavas yavas sindire sindire yiyordum ki zaman gecsin. Yatagımın baslıgına yaslanıp kısık sesle hafif bir muzik actım. Son parcayıda agzıma attım . Ne cabuk bitmisti ? Parcanın agzimda dagılan hazzıyla göz kapaklarım bassıran uykuya hayır diyemedi .

                     ***

Trompet sesindeki alarmım çaldıgında saatin yedi oldugunu anladım. Kendimi yüzüme carptıgım soguk sularla güzelim uykumdan vazgecirmek icin cabaliyordum. Uyumayi hic sevmezdim ama sabah uykumuda bölmek cok zor geliyordu. Odamdan cıkıp Melis'in odasına ilerledim. Ve kapıyı hunharca tekmelemeye başladım. Bu benim klasik "O odadan derhal cıkmazsan kapıyı tekmeleyen bacaklarımı karnında hissedeceksin. " deme şeklimdi. Kapıya gelen hafif darbe ve oflama sesi de ( büyük bir ihtimalle yastıgı kapıya fırlatmıstı ) Melis'in "insanlar sevgilisi tarafından öperek uyandırılıyorken beni bu öküzün eline kim verdi ?" deme sekliydi. Onu çok iyi anlıyordum.

Yiyecek biseyler aramak için mutfaga gittim. Ve dolabın durumu her zaman ki gibi gözlerimi kamastırdı . Tabi bunun nedeni icinin dolu olması degil bos oldugu icin dolabın haddinden beyaz olmasıydı. Yine bes parasızdık. Buzdolabından umudu kesip kösede ki erzak dolabına gittim. Kötü gunler icin sakladıgımız bisey mutlaka olmalıydı. Ve yanılmamıstım bir paket cikolatalı bisküvi vardı hic yoktan iyidir diye dusunup yemeye basladim. Az sonra duydugum ayak seslerinden Melisin geldigini anladım "günaydın" deyip kafama gecirdi.  Buna karsılık "Sanada" diyerek ona dirsek attım. İste buda bizim anlaşma seklimizdi. Fazla mı hayvancaydı ? Kesinlikle.

                            ***

Masada ki bos cay bardagını alırken "Başka bi arzunuz var mıydı ? " diye sordum. Adam okudugu gazeteden yavasca basını kaldırdı. Önce tepki vermeden beni izledi. Uzun süren bir bakıstan sonra rahatsız olmaya başladım ve "bey efendi ?" diye seslendim. Gülümsedi. Yaptıgı hareketle beraber yanagında beliren gamzeler ona cok yakısıyordu. Yasına gore cok karizmatik ve yakısıklı bir adamdı. Hatta 15 yas daha kucuk olsa asılabilirdim bile. Ayrıca cok zengin bir insan olmalıydı. Uzerindeki kıyafetler vitrinde bakmaya bile cekindigim seylerdi. "Var." deyince kendime geldim. "Buyrun " deyip adüsyonu elimle kavradım. "Bir oglum var. 21 yasında. Yarın aksam bir partisi var. Ona eşlik eder misin ?" adamın dedikleriyle ufak çaplı bir şok gecirmistim. "Nasıl yani ?" Ne diyordu bu ? Benim bildigim dedeler nineler torunlarını evlendirmek icin kız bulurlardı. Cuzdanından vesikalik bir resim cıkarıp kızı yaglayıp baglayarak evlilige ikna etmeye calısırlardı. Bu adam ogluyla bir partiye gitmemi söylüyordu. Yeni nesile uyarlarsak simdide oglunun instagram adresini mi verecekti yani? "Al bu kartta onun tum sosyal medyada ki hesap isimleri var. " Gülsem mi aglasam mı karar veremedim. Deli miydi bu adam? "Anlamadım ?" deyince adam bir kahkaha atti "haklı cıktım gercektende salakmışsın."  bu adam kesinlikle deliydi . "pardon? " dedim sakinligimi korumaya calısarak. Adam gülerek anlatmaya basladı. " haftalar önce oglum bi parti hazırlamaya karar verdi yılın en iyi partisi bu olacaktı. Ama iki gün once kız arkadasıyla ayrıldı.  Beyinsiz hic bana cekmemis kızı gorsen dunya guzeliydi. Ayrıca anneside beni benden alıyordu. Neyse oglumun bu sure icinde ikna edecegi bi suru kız var. Ama iki gündür karsima getirdikleri pek ic açıcı olmadı. Sen tam aradıgımız kızsın. Güzelsin, büyülü bir havan var, baktıkça bakası geliyor insanın. Ayrıca salaksın o seni istedigi gibi yönlendirebilir. Kesinlikle bu fırsatı degerlendirmelisin. " bu ne şımarıklıktı böyle ? Napacagımı nasıl bir tepki verecegimi sasırmıstım. Adamın suratına bakakaldım. "Vazgectim şu yüzünün haline bak haddinden fazla salaksın sana iyi aksamlar." dedikten sonra masaya parayı fırlatıp gitti. O havalı bir sekilde kapıdan çıkarken ister istemez gözüm paraya kaydı. Bu bahsis miydi ? Adam sadece üç çaay icmisti. Hic bir müsterinin hesabı bu kadar tutmamıstı. Eveet bahsisti ! Aman tanrım bu adam gercekten zengindi. eğilip masadan parayı kaptım. Kasaya gittiğimde hesabı kesmesi için Aslı'ya verdim. Bana beni öldürecekmiş gibi baktı. Aslı çok iyi anlaştığım nâdir insanlardandı, kumral kısa kıvırcık sacları ve kehribar renkli gozleriyle eger biraz kilolu olmasaydı cok guzel bir kızdı. Onunla haftanın dört günü birlikte olurduk. Bize bir sürü yiyecek getirir ve hiç bırakmadan hepsini kendisi yerdi ama yinede o evde olunca sürekli açlıktan büzüşmekte olan midelerimiz zafer çığlıkları atardı. "Cabuk söyle bu parayı kim verdi ? Çaldın mı ? Allahım bugünleride mi görecektim? Ben hiç öğretememişmiyim ? Suç bende mi ? Yaptıgının ne kadar kötü birşey olduğunu bilmiyor musun İrem ? 200 lira çalınır mı? Madem bu suçu işlemeye bu günaha girmeye hazırsın niye 200 lira çalıyorsun mal. Adamakıllı birşey calsaydın da bir işe yarasaydı bari en azınd.." Aslı daha fazla devam etmeden onu susturdum ve özet geçtim. "Hayır aslı çalmadım yanlışlıkla fırlatmadıysa sanırım bana bir bahşiş bıraktı ki eğer yanlışlıkla bıraktıysa bile geri vermeye hiç niyetim yok ben cebimde bu parayı taşısaydım ondan gözümü ayırmazdım." Aslı'ya bunları söylerken yanımızda cüneyt belirdi. Yaklaşık bir buçuk katım olan boyuyla esmer mavi gözleriyle harika bir görünümü vardı. Omuzları havalimanı denecek kadar genişti ve iri yapılıydı. İnsanın yanında her an böyle biri olması havalıydı doğrusu . "hayırdır niye tartışıyorsunuz böyle?" deyince, Aslı elindeki parayı gösterdi "Adamın biri irem'e 200 lira bahsis bırakmış. pardon içtiği 3 ayda hesaptan dusersek artık tam yüz doksan iki buçuk lira." dedi aslı sanki cok buyuk bisey kesfetmis gibi. Cüneyt gözlerini açtı "vay be 192 buçuk lira. günlük hayatta hatırı sayılır bir rakam olsa da bahşiş için çok iyi para. Yanlış vermiş falan olmasın belki de dikkat etmedi ?" sözü hemen ben devraldım "200 lira dan bahsediyorum onunla buzdolabını ağzına kadar doldurabilirim hatayla falan bırakmamıştır. Dikkat etseydi." deyip hızla elinden parayı kaptım, çünkü eminim parayı bölüşmek isteyecekti. Tam ağzını açıp isyan edecekken sert bir bakıs aktım zırnık koklatmayacaktım. Bahşişi bana verdi. Yalan mı? Tamam çok dogru sayılmazdı para senin demedi ama onunla ben ilgilenmistim sonucta.

  Akşam olmuştu bile işten çıkma saatim geldiğinde cüneyt ve Aslı'nın hala burada olduklarını gördüm Cüneyt "Cıkıyor musun?" diye sordu. "Evet kuaföre uğrayacağım melisle gizem'in yanına ordan da bize geçeriz, sizde gelin." dedim. Sanki dünden razılarmıs gibi hemen kabul ettiler. "Tamam o zaman aksama gorusuruz ." deyip cıktım. Yürüyordum. Yürümeyi cok severdim. Bir kac dakika sonra kolumdan biri cekti. Kücük zayıf bir kız cocuguydu. Kumral uzun sacları, bembeyaz teni ve soluk dudakları vardı. Kücük cocuklardan hep korkardım. Yine korku filmleri iste. "Evet?" dedim soru soran gözlerle. Kız cevap vermedi. "İyi misin ?" dedim yine cevap  vermedi ve bu sefer ağlamaya başladı. Sarıya kacan gozleri dahada ortaya cıkmıstı. Egilip elinden tutarak konustum. "noldu canım anlatsana ?" Kız cevap vermek yerine elimden tutup beni sürüklemeye basladı. Küçük bi kiz icin fazla güclüydü. Onu durdurmaya calısmadım. Bir ara sokaktan girdigimizde başka bir sokağa geçiyorduk. Buraya daha önce hic gelmediğimi fark ettim. Sonunda bir harabenin önüne geldiğimizde durduk. İncecik sesiyle bana "İçeri gelir misin?" dedi ve gözlerime baktı. Korkuyordum ama kabul ettim. Kapıya benzeyen bi yerden içeri girdik. İnce uzun bir koridordan geçtik.  Rutubet  kokusu ortalığı bulanmıştı. içerisi çok ama çok soğuktu kızın üzerinde beyaz, ince, kirli bir elbise ve incecik mor bir hırka vardı. Benimse kalın yünlü bir kazak. Bu haliyle nasıl üsümüyordu acaba? Alısmıstı sanırım. Nihayet uzun koridordan sonra bir odanın kapısının önünde durduk ve kapıyı açtı. Daracık karanlık bir odaydı. Rutubet kokusu daha yogundu, bir seyler çürümüş gibi kokuyordu ve bu midemin oynamasına neden oldu. Duvarlar yıkık dökük ve su almıştı kapı açılırken iğrenç bir ses çıkıyor ve sanki parçalanıyordu. Gözüm karanlıga alısmıstı. Yerde yatan kadını fark ettim. Titriyordu basında kucuk bir cocuk daha vardı. Diz üstü çökmüs oturuyordu. Bir erkekti sanırım ama bana hic bakmıyordu. Gözlerini bir noktaya dikmis mırıldanıyordu. Kendi kendine konusuyordu sanki. Tüylerimin diken diken oldugunu hissettim. Kız konusmaya basladı. "Annem. O cok hasta ne ilaç nede onu ısıtacak bir şey alacak paramız yok. Yiyecek bir şeyde yok. Bana yardım eder misin?" dedi ağlayarak. Kadına baktım gercekten hastaydı titriyordu belki varlıgımdan bile haberi yoktu. Dokundum. Atesler icinde yanıyordu. Cebimdeki 192.5 liranın 150 lirasını ona verdim. Kızın sarı gözleri  parladı. Korkutucu göründügünü söylebilirim. Ama yinede kıyamıyordum ona. Egilip konusmaya basladım "elimden gelse daha fazlasını yapardım. Ama mutlaka sana yardım etmenin bir yolunu bulucam tamam mı ?" gülümsedi. "Lütfen bana yaptıgın bu iyiliğin karsılıgında sana birsey vermeme izin ver." derken yerdeki yastıkların altından paslı bir zincir cıkardi. Ucundada kucuk bir yuvarlak vardı. Dikkatli baktıgımda pusula oldugunu anladım. Pusulayı bana uzattı. "Bunu bir amca bana vermisti ama üvey babam boynumda görer diye cok korkuyorum . satsam parada etmez. Sen alır mısın ? Yaptıgın icin bir tesekkur." ne yapacagımı sasırmıstım. Bana oyle umut dolu gözlerle kolunu uzatıyordu ki hayır desem çok üzülecekti. Para versem kabul etmeyecekti belki ama yinede cebimdeki bozuk paraları minderin üzerine caktırmadan bıraktım "Tamam seni hic unutmamak icin kabul edecegim bunu." kız gülümsedi. Boynuma kolyeye benzeyen pusulayı taktım. Pusulanın ucundaki çengel elimi kesmisti ama aldırış etmedim. "Görüsürüz" deyip çıktım. Kızın adını sormak icin arkamı döndügümde oda bombostu. Ne tür bir sacmalık bu. Neydi bu ? Kamera şakasımı? Eger öyleyse ben hiç gülmüyordum. Acaba hayal miydi? Elime baktım kanıyordu. Pusulada hala boynumdaydı. Bacaklarımın titreyisini gidermeye çalısıyordum. Burdan hemen cıkmalıydım. Döndüğümde kız arkamdaydı. Aklımı oynatacak oldum. Aynı kız mıydı? Cünkü cok kötü görünüyordu. Saçları çamurla yıkanmıs gibiydi. Sarı gözleri kaskara olmustu. İcine göcmüs dudakları ise mosmor ve catlaktı. İğrenc bir sesle "Adım sude" dedi. Arkasında bir karaltı belirdi. Korkudan ic organlarım yer değistiriyordu. Kalbimin sesinin dısarıdan duyulduguna emindim. Her an gögüs kafesimden fırlayacakmıs gibiydi. Arkada ki karaltı kesinleşince onun ablam oldugunu anladım. Bunun bir rüya olması ve hemen bitmesi için her şeyimi verebilirdim. Ben tam bunları düsürken kız ve ablam tarif edemedigim igrenc bir sesle konustular. Ve benim tek duydugum ses ise "ÖTEKİ ALEME HOŞ GELDİN İREM" oldu

sessiz çığlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin