ses

97 9 1
                                    

Mektubu okumayı bitirdiğimde sesim hala titriyordu.

"ölülerle iletişime geçeceksin ha vavv çok havalı." deyip güldü Gizem.

Melis "Sizce birisi şaka yapıyor olabilir mi?" dedi.

"Bilmiyorum bugün gördüklerim, bu pusula, mektubu okumam, çok garip hiçbirşey bilmiyorum gerçekten bilmiyorum." diye cevapladım. Dogru düzgün cümle bile kuramıyordum. Düşünmeme fırsat vermeden Cüneyt "Bunu öğrenmenin tek bir yolu var." deyip pusulayı alıp bana uzattı. Korkuyordum elini yavaşça iterek hayır dedim.

Onu takmayacaktım. Savaşmış. Ölüler savaşsa ne olur? Onlar zaten ölü. Onların savaşından banane.

Düşüncelerim sağ tarafımdan gelen sesle bölündü. "Bir şey mi dedin?" diye döndüm cüneyte. Kafa sallayarak "Hayır." dedi önüme döndüm de bu defa farklı bir ses, bir kız sesi "tehlikedesin." dedi. dogru mu duymustum ? Biri bana tehlikedesin mi demisti? "Bir ses duyduguma yemin edebilirim." dedikten sonra mutfaktan bir ses duyuldu. Ne sesi oldugunu çözememistim ama garip bir sesti. Hepimiz çığırarak birbirimize sokulduk.

Cüneyt hemen önümüze geçti. Neler oluyordu böyle ? kızların çok korktuğu her halinden belliydi. Ama cüneytin yüzünde korkudan çok gerginlik vardı.  Sanırım bize bir şey olmasından korkuyordu sadece. Bu zamana kadar bizi her şeyden koruyan o olmuştu çünkü. Canım arkadaşım benim.

Aslı biraz salak olsada bazen çok mantıklı konuşurdu. "Sanırım pusulayı boynuna takmanı istiyorlar." dedi. Takmayacaktım. Çünkü karşımda bir ölü görmek istemiyordum.

Gizemle göz göze geldiğim an birbirimizden gözlerimizi kaçırdık. Aynı şeyi düşündüğümüze emindim. Ben ailemi görmekten korkuyordum aslında.

Ablamı görmüştüm ama o olduğunu anlar anlamaz gözlerimi kapattığım için incelemedim. Ama hala çocuk olduğuna göre demek ki ailem değişmemişti.

Benim asıl korktum acaba beni görseler tanırlarmıydı? 11 yıl olmuştu. 11 yıl sonra kızlarını tanıyabilecekler miydi?

"Bu şey büyük sorumluluk istiyor. Ve ben böyle ciddi bir şeyin içine girmek istemiyorum." dedim.

ciddi şeyler benim işim değildi. Bana her türlü saçma fikir ile gelebilirdiniz ve bende beni rezil etmeyecek bir şeyse kabul ederdim. Aslında rezil etsede kabul edebilirdim. Ben sütten nefret ederdim ama canım sıkıldığı için arada içerdim. Sonrada dayanamaz kusardım. Simdi bu bilgiyi niye verdim bilmiyorum ama veriyorum. Yine saçmaladım işte. Ben hep saçmalarım bu yüzden o pusulayı takmayacağım.

Cüneyt "tamam sen ne istersen o olacak, bugün evde oturmayalım bir yerlere gidelim ne dersiniz ?" dediğinde gözlerimin parlaması ile sönmesi bir oldu. "Bu ay parasız unuttun mu ?" dedim. Cafede maaşımızı vermemislerdi. Geçen hafta bize laf atan,her türlü işkence eden bir kız vardı. Cüneyt'ten hoşlanıyordu, benide ondan kıskanıyordu. O yüzden masasına onlarca kez çağırıp her getirdigimi dökmüstü. Kız en sonunda bana hakaret edince bende kızı dövmüştüm. Cüneyt kavga esnasında bana dokunulmayacağını bildiği için dokunmamıstı. Ve patronumuz bana kızı dövdügüm için cüneyt'e ise beni ayırmadığı için bir maaş ceza verdi. Aslında bunun cezası kovulmaktı ama kafenin sahibi Aslı'nın amcasıydı. Ve bizi severdi o yüzden kovulmamıştık.

"hey ben ne güne duruyorum burada bende var nereye gideceksek bendensiniz." dedi gizem. Cüneyt Gizem'in kafasına vurdu. "Ben varken sana para vermek düşmez ufaklık." dedi. Bize hep ufaklık derdi. Çünkü bizi ikiye katlayacak derecede iriydi.

"Tamam gidip bir şeyler içelim. Biraz da dans. Ne dersiniz?" dedi bir o tarafa bir bu tarafa kıvırırken Melis. Kücük adımlarla dans ediyordu.

Herkes aynı anda "Kabul. Dans pistinden cabuk inen şarkı söyler" dedi. Bu bizim klasik eglence lafımızdı. Çabuk pes eden secilen bir yerde sarkı soylerdi. Odama çıkıp dolabımı açtım. Hava soğuktu o yüzden kalın opak siyah bir çorap giydim. Üstüne aynı renkte siyah hafif pileli mini bir etek. Siyah bot giyeceğimide varsayarsak Aslı'dan yine azar yiyecektim. Çünkü ben siyaha bayılmama rağmen o böyle giyinince çok kızıyordu. Bende üzerime canlı kırmızı, göbeğimi açıkta bırakan bir kazak giydim.

Saçlarım normalde düzdü. Ama bugün kıvırcıktı ve toplamıştım. Toplu olan saçlarımı açtım. Göbeğimin açık olduğu kısım beni üşütecek mi diye düşünürken üzerime ceket giyecegim aklıma geldi. Üşümezdim. Daha fazla vakit kaybetmeden aşağı indim.

Herkes asagıdaydı. Geriye Gizem kalmıştı, oda geldikten sonra kapıya ilerledik ve ayakkabılarımızı giydik. Ben anahtarı alırken bir çığlık duydum.

Diğerleri de bana bakıyordu. Sanırım bu defa onlarda duymuştu. Biz birbirimize aval aval bakarken dışarıdan bir çığlık daha geldi.

Ses çok yakından gelmisti. Sanki kapının arkasından geliyodu. Yanılmamıştım. Kapıyı açtığımda gözlerime inanamadım.

sessiz çığlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin