Gözlerimi açtığımda rahatsız eden beyaz ışığın verdiği etkiyle tekrar kapattım. Zaten ağrıyan başım yaptım hareketle zonklamaya başladı. İstemsizce kaşlarımı çattım ve elimi başıma götürdüm. "uyandı!" diye bir ses duydum. Sesinin tonunu tam algılayamıyordum boğuk boğuk sesler geliyordu kulağıma.
Cesaretimi toplayıp gözlerimi tekrar açmaya karar verdim ve bir saniye sonra bu kararı verdiğim için kendi kendime küfrettim. Dizimi karnıma çekerek kendimi tekmelemek istiyorum ya da daha kolay bir yolla kendime tokat atabilirdim, çünkü gözlerimi açtığımda az önceki başımdaki ağrı geçmiş ve beynim patlatacak derecede zonklamaya başladı. Çok acı çekiyordum.
Biri elimi tuttu. Ellerinin büyüklügünden ve sertliğinden anladığım kadarıyla bu cüneytti. Ondan aldığım destegide göz önünde bulundurarak tekrar gözlerimi açmaya karar verdim. Zaten cesur bir kız olduğumu biliyordum ama bu kararı ve az önce çektim acıyı tekrar çekeceğimi düşünürsek bu fazla bir cesaretti. Gözlerimi yine de açtım.
Isıgın gözlerimi alması dışında bir şey olmadığı için şükrettim. "İyi misin?" dedi melis. kafamı sallamakla yetindim ve bu yaptığıma pişman oldum. bu baş agrısı da neydi böyle?
Gizem "kalkmak ister misin ? dedi. Şuan kalkabileceğimi hiç düşünmüyordum. Bu defa kaşlarımı kaldırmakla yetindim. Evet bu kez daha az acı vericiydi. Melis " Su getireyim mi ister misin? " dediğinde cevap vermemeyi tercih ettim. Cevap verecek halim yoktu. Niye böyle olduğunuda çözememiştim. Daha önce birçok kez bayıldım ama ilk kez bu kadar acı çekiyordum. Görüntü ve sesler hala bulanıktı.
Cüneyt "naz yapıyor inanmayın şimdi kendine gelir." dedikten sonra yüzümde bir ıslaklık hissettim. "Acımasız!" dedi Aslı. Cüneyt üzerime bir bardak suyu devirmişti. Hain, pis böyle arkadaş olmaz olsun. Geçirdiğim şokla kendime geldiğimi söyleyebilirdim ama Cüneyt işe yaradı demesin diye bunu hemen belli etmedim. Birkaç saniye sonra elimi kaldırdım. Birisinin elimi tutması gerektiğini anlamaları gerekirdi, kimse elimi tutmadı, beyinsizler. Cüneyt'e ters ters bakınca elimi tutup sırtımdan destekleyerek beni kaldırdı. Ben oturur pozisyona gelince herkes başıma toplandı.
Gizem'in "nasıl hissediyorsun?" sorusuna "iyiyim." diye cevap verdim ama iyi miydim ? Asla. "Anlamsızca şeyler görüyorsun, bir kız seni ailesinin yanına götürüyor, tüm paranı aldıktan sonra saçma sapan bir hale bürünüyor, yanında, ölen ablanı görüyorsun, sonra boktan bir pusulayı kahveye atıyorsun ve saniyesinde deli saçması bir mektupla kapının önünde beliriyor. Bu durumda nasıl olmamı bekliyorsunuz ? Harikayım. Delirdigimi bilmek muhteşem bir duygu! " demek istesem de bunları hemen beynimin en ücra noktalarına götürüp imha ettim.
Gizem lafı dolandırmayı sevmezdi. "İrem o pusula nasil o kutuya girdi bir fikrin var mi ?" dedi başımı yana salladım "peki bize anlatmak istediğin birşey var mı" diye lafa girdi aslı. Anlatmak isteyip istemediğimden emin değildim.
"Ben bu bakışları iyi biliyorum. Çabuk anlat bir şey olmuş sana." dedi melis. şuan kendimi hazır hissetmiyordum "ne kadar süredir baygınım?" diye sormak geldi aklıma. "20 dakika oldu. 5 dakika daha uyanmasaydın ambulans arayacaktım. Bana kalsa sen bayılır bayılmaz arayacaktım ama gizem izin vermedi." dedi Aslı. Gizem benim hastaneleri sevmediğimi bilirdi. Bunun bir sürü nedeni var tabi ama daha sonra anlatabilirim. Hiç 20 dakika boyunca baygın kalan birini görmemiştim. Belki de normaldi ama bunun sıradan bir bayılma olmadığını düsünüyordum.
"Tamam anlatacağım." dedim ve tüm olanları anlatmaya başladım aramızda kalacağına zaten emin olsam da (çünkü bizim birbirimizden başka kimsemiz yoktu.) yine de bunun bir sır olduğunu söyledim. herkes bana beni sorgulayan gözlerle bakıyordu. "Bana inanmanız gerek. Ciddiyim." dedim. Ben hayatımda hiç bir seyi ciddiye almam hep saçmalarım. Onlar da bunu bilirler. Ve ciddi olursam bu da demektir ki: Durum vahim konu mühim. Uzun süren sessizlikten sonra melis kutunun içindeki mektubu bana uzattı " Al oku. Biz okumaya başladıktan sonra harfler bir şekilde karışıyor. En fazla üç cümle okuyabilenimiz oldu. Sonrası yok.' dedi. Daha önce hiç birini böyle ciddi görmemiştim çünkü biz hep mantıksız hareket ederdik. Mektubu almaya çalıştığımda cüneyt'in hala elimi bırakmadığını fark ettim. Ona gülümsedim ve "şimdi duyacaklarınızınhiçbiri benim suçum değil." dedikten mektubu aldım Cüneyt "Biz okuyamazken sen nasıl yapıyorsun ?" dedi. "Farkımı bende bilmiyorum." dedim. Ve okumaya başladım.
"Merhaba irem bu mektubu bugün gördügün yatakta yatan kadına yazdırıyorum. Benimle iletişime geçmek onu çok yordu ve bu acıya dayanamadı. Hala nefes alan ve kalbi atan birisi ölülerle iletişime geçerse bunun bir bedeli vardır. Ve o istese de istemese de benimle iletişime geçmek zorunda kaldı karşılığında sağlığını kaybetti. Bunu yapmak zorunda kaldım çünkü sana bunları hemen anlatmam gerekiyordu. Ama sen farklısın. Tüm ölüler başkasında bulamadığı enerjiyi sende buluyor. Her ölü sana daha yakın olmak istiyor. Bu yüzden öteki alemde bir savaş başlamak üzere. Seninle sürekli iletişime geçmemi engelleyen birşey var. Bu pusula iletisim kurmamızı saglayacak. Onu takarsan seninle konuşabilirim. O zaman her sorunu ayrıntıyla cevaplarım. Lütfen vakit kaybetme.
EDA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sessiz çığlık
Mistério / SuspenseÇok sey ögrendim. Hiç bir seyin göründüğü gibi olmadığını ögrendim. Kimsenin verilen hic bir degeri haketmedigini öğrendim. Her gülüşün arkasında bi sahteligin oldugunu öğrendim. Biri sana "bana güven. derse asla güvenmemen gerektigin kisinin o oldu...