6

454 38 98
                                    

yeni yıla girmeden önce aldığı mesajla, kalbinin örümcek ağı bağlamış ormanlarında minicik bir fidan filizlendi baekhyun'un. elinde değildi... şayet elinde olsaydı yine de bunun olmasına müsaade eder miydi, doğrusu kendisi de bilmiyordu. fakat o mesaja sıkı sıkıya sarıldığını, iyi ve güzel olan her şeye bir adım da olsa attığını hissediyordu.

bu hisler değil miydi zaten baekhyun'a gelen iki kuryelik işini de geri çevirten.
uzun olanın attığı tek bir mesajla bu hale gelmiş, çoktan her şeyden elini eteğini çekmenin yollarına girmemiş miydi sahi?

"baekhyun?"

duyduğu sesle başını kitaplarından kaldırdı pembe saçlı çocuk. yixing, hemen yanında ayakta dikiliyordu.
"sınavlar bitti hazır, birlikte kahve içmeye gidelim mi?"

baekhyun saçlarını düzeltirken başını salladı,
"o halde jin-young'un çalıştığı kafeye gidelim hyung oranın kahveleri güzel oluyor"

yixing onaylayarak elindeki ceketi giyerken baekhyun da ceketini giyip boyun şalını doladı.

sessiz geçen bir yürüyüşün sonunda, narcos'a geldiklerinde pencere kenarındaki boş bir masaya geçtiler. jin-young hemen yanlarına geldi,
"hoş geldiniz. baekhyun bu ne güzel sürpriz"

gülümseyerek karşılık verdi kısa olan, ardından siparişlerini verdiler ve yine sessizce beklediler. baekhyun açıkçası buraya sadece chanyeol'u görme umuduyla gelmişti ve karşısındaki büyüğünün amacını sorgulayamayacak kadar hülyalara kapılmıştı.

"sınavların sorunsuz geçmiştir umarım"
büyük olanın, öylesine açtığı muhabbet bir şekilde ilerledi. ikisi artık derslerden ve çin'deki eğitimle kore'deki eğitimin arasındaki farklardan konuşur oldular. bu sırada kafeden içeri giren uzun boylu çocuğu görmesi ne yazık ki mümkün olmadı baekhyun'un.

önlerindeki boşları bir garson alınıp, herhangi bir sipariş vermemelerine rağmen, baekhyun'un önüne yeni bir içecek konulduğunda şaşkınlıkla başını kaldırdı.
"ben bir şey sipariş vermemiştim"

garson, ilgisizce omuz silkip bar kısmını gösterince baekhyun utançla oraya döndü. kendisine düz bir ifade ile bakan chanyeol'e gülümseyerek dudaklarını kıpırdattı.
"teşekkür ederim"

chanyeol'un, bu sevimli hareket karşısında dudağının kenarı hafifçe yukarı doğru kıvrıldı ve bunu dudağının kenarına götürdüğü parmağı ile acemice kamufle etmeye çalıştı. elbette baekhyun'un gözünden kaçmadı bu acemi çaba, fakat üstünde durmadı. zira bu konu üzerinde biraz bile düşünürse, kendini sonsuz bir bataklıkta bulabilirdi.

"baekhyun?"

başını iki yana sallayarak bakışlarını karşısındakine çevirdi baekhyun.
"afedersin hyung, dalmışım"

yixing, ne olduğunu anlamaya çalışsa da fazla zorlamadan gülümsedi. gamzeleri anında yerlerinden çıkıp kendilerini gösterdi.
"sorun değil, seni kahve içmeye ben davet ettim fakat önemli bir işim çıktı kalksam sorun olur mu? ya da senin gideceğin bir yer varsa birlikte de geçebiliriz"

baekhyun anında iki elini sallayarak itiraz etti,
"ben biraz daha oturup öyle kalkarım hyung, sen işini hallet"

yixing başını sallayıp kasaya ilerledi. chanyeol tek kaşını kaldırarak hesabı söylediğinde yixing de ters bakışlarını kendinden uzun bedene yönelterek kartını uzattı. temassız ödeme için uzattığı kartı, hızlı hamleyle parmakları arasından alındı chanyeol tarafından.

"zhang yixing" chanyeol, kalın ve etkileyici sesiyle kartın üzerindeki ismi okuyup pos cihazına okuttu ve geri uzattı. yixing, kendisine uzatılan kartı tuttuğunda kaşları olması gerekenden daha çatık vaziyetteydi.
fakat, karşısındakinden duyduğu
"baekhyun'a zarar verecek herhangi bir hareketinde seni öldürürüm"
tehdidi karşısında sırıtmadan edemedi.

kurye | chanbaek - kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin