28'inci bölüm kaisoo final
__jongin ile kyungsoo'nun düğünden iki hafta sonra, beyaz gül beyaz karanfil, papatya, glayöl ve zinyalardan oluşan bir demetle kibum'un mezarını ziyarete gitti chanyeol ve baekhyun.
mezarın başına geldiklerinde chanyeol baekhyun'dan on adım kadar geride durarak elleri önünde bağlı saygıyla beklemeye başladı.
baekhyun elindeki çiçek demetini kibum'un mezarının üzerine bıraktı.
"hyung merhaba ben geldim. özür dilerim bir senedir seni ziyaret etmeye bir kere bile gelmediğim için. ama biliyorsun, planımız vardı. senin kendini harcayacağını bildiğim halde kendi sevdamın esiri oldum, seni engellemek aklıma bile gelmedi.
hyung... seni koruyamadığım için çok özür dilerim. çektiğin acılar için, yaşadığın zorluklar için, beni benden çok düşünürken ben seni hiç düşünmediğim için, bencilliklerim için... özür dilerim hyung.
bunca sene boyunca güçsüz görünmemem için ayna karşısında dahi ağlamamamı tembih etmiştin ama bugün senin yanındayım, güvenli limanımda istediğim kadar ağlamak istiyorum lütfen kızma hyung. senin ağlayamadığın acılarına da ağlamak istiyorum. çocuk halinle, çocuk baekhyun'a korunaklı çatı olduğun günlere ağlamak istiyorum."baekhyun dizleri üzerinde çöktüğü mezarın başında, dizlerinin üzerinde yumruk olmuş ellerini sıkarken akan gözyaşları arasında konuşmaya devam etti.
"sen de çocuktun hyung. sen de küçüktün, çalınan çocukluğunun hesabını sormadan gittin. çocuk olamadan gittin hyung, senin için çocuk olmak istiyorum. sarılamadığım çocukluğuna sarılmak, saçlarını okşamak, uyuyamadığın gecelerde sana ninniler söylemek istiyorum. çocukluğunla sokakta top peşinde koşturmak, salıncakta sallanmak istiyorum.
hyung...
neden bana veda etmeden gittin? neden sana son kez sarılmama izin vermedin? neden beni bu acıların içinde bir başıma bıraktın? sana kızmıyorum, yanlış anlama ne olur. ama keşke yanımda olsaydın... ben yine acı çekmeyi kabul ederdim, şikayet etmezdim ki. ama sen neden yanımda olmayı seçmedin hyung. o kadar mı çok yanıyordu canın? o kadar mı bıkmıştın yaşamaktan? neden anlatmadın bana? anlatsaydın... anlatsaydın anlardım ki ben hyung. elinden tutardım, seni daha çok severdim, daha çok yanında olurdum..."başını eğip bir süre hıçkırarak ağladıktan sonra gözyaşlarını silerek oturuşunu dikleştirdi.
"sana uygun bir veda ile geldim hyung. saflığını ve gençliğini simgeleyen beyaz güllerle, güzel anılarımızı ifade eden beyaz karanfillerle, dostluğumuzun nişanesi zinya, çocukluğunun masumiyeti olan papatyalar ve tüm acılara dayanan gücünün simgesi glayöl ile geldim.
senin istediğin gibi birincilikle mezun olup avukat oldum, okuduğum üniversitede masterımı yaparken aynı zamanda profesörün asistanı da oldum. chanyeol ile tıpkı senin dilediğin gibi mutlu bir ilişkimiz var artık hyung. her şey tıpkı istediğin gibi, düzene girdi ve sahici mutluluğa ev sahipliği yapıyor hayatımız, sayende...
biliyorum izliyorsun beni. hatta şu an 'aish şapşal çocuk yine sümüklerini akıtıyor üzerime' dediğine bahse girebilirim. yine de, ne kadar söylensen de beni ne çok sevdiğini biliyorum hyung. of ne çok konuştum... seni sık sık ziyarete gelemesem de, beni özlediğin gecelerde rüyama gel olur mu? çünkü ben seni hep çok özleyeceğim. hoşça kal, seni seviyorum hyung"baekhyun gözlerine avuçlarının içini bastırarak bir süre sessiz kaldı, ardından ayağa kalkarak mezar taşına parmak uçlarıyla dokunup arkasını döndü.
kendisine doğru yürüyen küçüğünü gören chanyeol büyük adımlarıyla aralarındaki mesafeyi hızla kapatıp küçüğüne sıkıca sarıldı. baekhyun'dan habersiz onun için aldığı krizantem demetini uzattı.
"sen benim sarı krizantem'imsin, çocuksu sevgisi ve masumiyetiyle beni kutsayan.
sen benim pembe krizantem'imsin, şefkatiyle içimi ısıtıp sevgisiyle yücelten.
sen benim mor krizantem'imsin, daima asaletiyle büyüleyen.
iyi ki varsın meleğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kurye | chanbaek - kaisoo
Fanfic[_TAMAMLANDI_] bir tarafta illegal işlerin veliahtı jongin ile o'nun kıymetli kuryesi baekhyun diğer tarafta kaçakçılıkla mücadele eden polis, chanyeol ve kyungsoo hangi taraf galip, hangi taraf aşık öğrenmeye hazır mısınız? __ ‼️‼️ bu hikayede şidd...