10

392 40 44
                                    

jongin bilgisayar ekranına bir bir düşen bilgilerle neye uğradığını şaşırdı.
her şeyi beklerdi... tanrı şahit ya hani, herkesten her şeyi beklerdi fakat kyungsoo'nun kendisine yalan söyleyeceğini hiç ummamıştı jongin.

"neden" diye mırıldanırken sahiden kyungsoo'yu aklayacak nedenleri bulmaya çalışıyordu.

"ailesi hayatta. okuldan iyi bir dereceyle mezun olmuş. her şeyi çok düzgün. neden yalan söylüyor..."

kurtulamadığı düşünceler zihnini yoğun bir şekilde meşgul ederken odada asılı duran saat dikkatini çekti.

beşi yirmi üç geçiyordu.

kaç saattir burada olduğunu düşünmeye başladı jongin.

en son, saat bir civarında mutfaktaki sevgilisinin yanına gittiğini hatırlıyordu ve devamında sevgilisinin teninde dinlendiğini...

dokunduğu ten de mi yalandı? peki ya hissettirdikleri? kyungsoo'nun hisleri de mi yal-?

"hayır, hayır! kyungsoo kesinlikle sevgisinde dürüsttü"

kendi kendine sesli bir şekilde defalarca tekrarladı bunu.

saat beş buçuğa gelinceye dek, tekrarladı.

ve ardından bilgisayarını kapatıp yüzünü sıvazlayarak oturduğu yerden kalktı. çalışma odasından usulca çıkıp banyoya gitti.
hızlı olmaktan oldukça uzak bir duşun ardından yine hızlı olmayan hareketler ile kurulandı ve beline doladığı havlu ile odasına girdi.

sevgilisini, kendisine yalan söylese dahi hâlâ sevgilisiydi, kendine ait yatakta huzurla uyuyorken görmenin keyfi ile dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı.

"sebebi ne olursa olsun" diye fısıldadı, kömür karası saçları usulca okşarken, "ne olursa olsun, seni seviyorum"

henüz birkaç saat önce dudaklarının gezindiği boyna bir öpücük kondurup dolabına yöneldi, üzerini giydikten sonra sevgilisini uyandırdı.

ve sevgilisini uyanırken izlediği dakikaların sonunda, tekrar tekrar aşık olduğunun bilinciyle göğsü sızladı.

neden tertemiz bir sayfa olarak açtığı bu hayatın sayfasında yalan yer almıştı?

kyungsoo uyandığında jongin'in çoktan duş almış olduğunu görünce saate baktı.
"eyvah! zamanımızı resmen uyuyarak geçirmişim. neden beni daha erken uyandırmadın sevgilim"

jongin gülümseyerek omuz silkti,
"güzel uyuyordun, engel olmak istemedim. hem geceler de bize dahil değil mi."

kyungsoo yüzündeki ışıltılı gülümseme ile jongin'in çene kemiğini öptü.
"ben hızlıca duşa girip çıkayım, akşam yemeğini ben yapacağım. sen de bu esnada nevresimleri değiştir ve makineye at"

jongin, senelerdir bu evde kyungsoo ile yaşadıklarının hayalini en derininde hissederken başını sallamakla yetindi.
uzun zamandır birlikte yaşıyorlarmış da, kyungsoo'nun bir bir sıraladığı işler artık rutinleri olmuş gibi hissetmişti.

"ah" dedi kalbinin üzerine elini koyarak.
"ah tanrım. yılların cezasını böyle mi çıkarıyorsun benden. üstelik ben senden alacaklıyken."


kyungsoo dediği gibi hızlıca duş alıp jongin'in dolabından bulduğu siyah bir tişört ile eşofmanı üzerine geçirerek mutfağa geçerken jongin de kyungsoo'nun dediği gibi nevresimleri değiştirip makineye atmış, yıkaması biten çamaşırları da kurutma makinesinde kurutarak katlayıp yerine kaldırmıştı.

bu esnada aklına gelen düşünceler arasında bir tanesi, canını yakmıştı.

aylardır kendisine yalan söylediğini fark ettiği sevgilisine içten içe kırılırken kendisi ne yapıyordu?

kurye | chanbaek - kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin