14

392 43 122
                                    

günün ikinci bölümü, lütfen 13'üncü bölümü okuduğunuzdan emin olun.

_____

her şey karmakarışık, arapsaçından daha düğüm bir halde ve çözülemeyecek raddede bilinmezlikle doluyken, jongin bilgisayar başında chanyeol'un yaptığı araştırmalar üzerinden isimler aratırken, baekhyun finallerin bitimiyle birlikte chanyeol'un gelmeyeceği gecelerde dışarı çıkmaya başladı.
sokağa çıktığı her seferde, bir gün chanyeol'e yakalanacağının korkusu ile önce neup'taki ayak takımının genel olarak takıldığı bir bilardo salonunda buldu kendini.

buradakiler için baekhyun kıdemli biriydi ve herkes ona saygı duyardı. yine de kimse onun adını ya da lakabını bilmezdi.

bilardo salonundaki bar kısmına ilerledi ve yüksek tabureye oturarak kendisine bir kokteyl istedi,
"pembe olsun" demeyi ihmal etmedi.
nitekim, baekhyun bu isteği dile getirmeseydi de barmen ona bu içeceği hazırlardı. çünkü buranın işletmecisinin kesin emriydi, baekhyun'un fotoğrafını gösterip "bu çocuk buraya gelirse ondan hesap alınmayacak ve pembe kokteyl verilecek" demişti tüm çalışanlarına.

bu bir nevi şifre gibiydi ne var ki barmen bunu bilemeyecek kadar alt kademedeydi.

baekhyun içeceğini almış, bar kısmına sırtını dönerek bilardo oynayanlarda göz gezdirirken birisi gözüne takıldı, çok geçmeden o kişi yanına yaklaştı.
"uzun zaman oldu"

baekhyun yan bir gülüşle sırıtıp boynundaki chockerı düzeltti,
"ne var ne yok eunwoo"

eunwoo, bir kolunu arkasındaki bar tezgahına yaslayarak baekhyun'a eğildi.
"beyaz melek her yere adamlarını yaymış durumda."

baekhyun gülüşünü bozmadı.
"sen de onun adamı değil misin sanki"

eunwoo, dişleri arasından tch'layarak tek kaşını kaldırdı.
"satıyordu beni orospu çocuğu. black bear kurtardı paçamı. sonra birbirlerine rest çektiler. beyaz melek, benim açık ettiğimi nasıl himayene alırsın dedi, black bear her boku bileni nasıl açık edersin dedi falan filan.
en son çirkin kral olaya müdahil oldu. o da beni tehdit etti işte. aynalılardan birine ötersen seni ellerimle öldürürüm diye"

baekhyun yan bir bakış gönderdi eunwoo'ya. ismi geçen üç kişiyi de tanıyordu. ve hepsine sırayla gideceği günü bekliyordu.

"gördün mü hiç peki sen bu isimleri"

eunwoo'nun ağzını aradı. kendisinden başka bu isimleri tanıyan var mı merak ediyordu.

eunwoo tekrar tch'ladı,
"nerde... hiçbirini görmedim isimlerini bile bilmiyorum. ama çirkin kral beni en çok korkutan kişi. biliyorsun, tek bir eliyle yüz kiloluk adamları bile birkaç dakikada öldürebiliyor. bir de oğlu varmış bunun.
herkesin tahtı düşer çirkin kral'a bir şey olmaz diyorlar sağda solda. oğlu onun arkasını çok topluyormuş."

baekhyun, bahsedilen kişiyi, çirkin kral'ın oğlu kai'yi tanıyor olmanın ötesinde, onun aslında herkesin fişini çekmek için hazırlık yaptığını bilerek başını salladı.
"dikkat et, ortalıklarda çok geziyor gibisin eunwoo"

eunwoo sırıtarak baekhyun'a eğildi,
"güzellikler beni bulmuyorsa ben güzelliklere gidiyorum, bunu biliyorsun"

kendisine bir hayli yaklaşan yüzü avucuyla geriye itti baekhyun, ve eunwoo itilmeyi umursamadan bir kısmı da dudaklarını örten avuca öpücük kondurdu.
"seni hâlâ istiyor olmam sence de çok mucizevi değil mi" dediğinde baekhyun karşısındaki bedenin omzunu sıktı gülerek.
"benim hâlâ ve inatla seni reddetmem daha mucizevi bence. sen bunu düşünerek buradan yavaş yavaş ikile, hadi yavru"

kurye | chanbaek - kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin