26 Temmuz 2007
13.27 Japonya, TokyoGüneş perdelerin ardından odaya ışığını yaymıştı. Beyaz duvarlar, beyaz perdelerden sızan güneş ışınlarıyla aydınlanmıştı. Genç, yaklaşık iki gündür bu odada bilinçsiz bir şekilde yatıyordu.
Her gün olduğu gibi aynı saatte beyazlığa teslim olan doktor geldi. Kapıda önce bir saatine baktı, bir dakika bile kaçırmadığına emin olduktan sonra içeri girdi. Siyah uzun saçlarını tepeden topuz yapmış, kehribar rengi gözlerini ortaya çıkarmıştı. Yavaşça başucuna geldiğinde elinde tuttuğu dosyaları gencin baş ucundaki masaya bıraktı.
Matsuno, iki gün boyunca hiçbir şey yemediği için besin takviyesi yapıyorlardı. Keiuske yavaşça yaklaştı eskiden uğruna öldüğü adamın yanına, neden böyle olduklarını düşündü. Ne kadar kendini suçlasa da Matsuno'nun aklında ne varsa yapacağını çok iyi biliyordu. Fakat kendini suçlamak için yer arıyordu yoksa bu işin içinden asla çıkamayacağını da biliyordu.
Keisuke korkuyordu sevdiğine bir şey olmasından, onunla geçireceği anların kaybolacağından. Belki de asıl korkutuğu onu tekrar kaybetmesiydi bilmiyordu. Ama bildiği bir diğer şey ise onu bu boktan kurtarma isteğiyle dolup taşmasıydı.
Yüzünü görebileceği bir açıda yere çömelmiş ve elini korkarak gencin saçlarına daldırmıştı. Eğer eski Fuyu olsaydı diye düşündü Keiuske. Biraz daha saçlarıyla oynadıktan sonra rahatsız olduğu için gözlerini açar fakat karşısında Keiuske'yi görmesiyle kıpkırmızı kesilirdi diye düşündü Baji. Fakat uyanmadığı zaman anladı Keiuske, karşısındaki asla eski Fuyu değildi.
Baji, Matsuno'nun tahlilini almak için çömeldiği yerden kalktı. Korktuğu başına gelmiş gibi davranıyordu, belki de hissetmişti sonuçları şimdiden.
Kanında dolaşan madde oranını gördüğünde kontrolu kaybedecek gibi olsa bile hızla kendini toparladı. Diğer oranların da asla normal olmadığını farkettikten sonra nasıl bu hâle geldiğini düşündü. Ne yaşamıştı da, ne yaşatmışlardı da vücudu yara bere içindeydi. Muhtemelen kendi diktiği ve birkaç kere patlattığı bıçak yaraları, morarmaktan çok iz hâline bürünmüş yaralar ve daha bir çoğunu düşünürken genç adam gözlerinin dolduğunu anlamamıştı. Elindeki kağıt parçalarının üzerine gözyaşları döküldüğü zaman anladı ağladığını.
Gözlerindeki birikmiş yaşları sildi ve kağıtları masanın üstüne fırlatarak odadan dışarı attı kendini. Çok sevdiği adamın kendisini böyle ağlayarak görmesini istemiyordu. Tabii karşısındaki kişi hâlâ onu tanıyorsa...
Baji kendini toparladı ve sonra odaya tekrar girmek için hareketlendi. Onu cesaretlendirmesi gerekiyordu, böyle davranması değil! Derin bir nefesi ciğerlerine gönderdiği gibi kapının kolunu açtı ve içeri girdi. O girdiği sırada olanları hissetmiş gibi yatakta yatan Matsuno hareketlendi ve gözlerini araladı.
Nerede olduğunu bilmiyordu, ne yaptığını bilmiyordu fakat şuanda tek istediği şey biraz madde ve alkoldü. Yattığı yerden kalkmaya çalışırken karşısında ona şaşkınca bakan adamı hâlâ görmemişti.
Onu yatağa bağlayan kelepçeyi sökmeye çalışırken hâlâ niye buraya geldiğini sorgulamıyordu. Bir halt ettiğini düşünüyordu belki de.
Baji sonunda şaşkınlığını üzerinden attı ve Matsuno'nun yanına doğru ilerledi.
Adım seslerini duyan Matsuno korkarak ona doğru gelen adama baktı. Zarar mı verecekti ona diğerleri gibi?
Baji ona giderek yaklaşırken Matsuno'nun ondan korktuğunu anladığı zaman en büyük yıkımlarından birini yaşamıştı. Gözlerindeki yıkımı farketmiş miydi acaba karşısındaki? Unutmuştu kendisini çoktan belki de. Eğer hatırlsaydı diye düşündü Keiuske, eğer hatırlasaydı şuan ondan korkmak yerine ona sarılırdı.
Matsuno hâlâ onun yanına gelen adama tuhaf bakışlar atıyordu. Cidden tanıyamamıştı. Birbirlerine tuhaf bakışlar atan ikilinin bakışlarını Keisuke bölmüştü.
"Beni hatırlıyor musun?" Sessiz olan oda Keiuske'nin sorusuyla daha da derin bir sessizliğe bürünmüştü. Matsuno düşündü; acaba madde falan mı almıştı bu adamdan? Nereden tanıması gerekiyordu ya da neden tanıması gerekiyordu ki, borcu mu vardı?
Kendisini şu an bu odada mı öldürecekti, ölmek istemiyordu Matsuno. Daha genç olduğunu düşünüyordu. Evet, belki de yaşayacak bir şeyi ve ölümden korkusu kalmamıştı ama yine de bu sikik odada ölmek istemiyordu.
Cevap vermezse ne yapabileceğini düşündü Matsuno, gözlerini hızla etrafta gezdirdi. İşe yarayabilecek hiçbir şey yoktu. Bomboş bir odadaydı!
"Hatırlamıyorum." Beş dakika sonra Matsuno içindeki düşünce savaşını bitirip konuştuğunda uzun süre konuşmadığı için acıyan boğazı ile yüzünü buruşturdu. Haberi olmadan Baji'nin en büyük yıkımlarından birine daha imzasını attı.
Neden yıkıldım, üzüldüm ki bu cevaba diye düşündü Keisuke. Beklediği bir şeydi zaten onu hatırlamaması ama yine de belki bir ihtimal olabilirdi. Yine de belki tüm o anıların,günlerin hatırına en azından kim olduğunu tanıyabilirdi.
Baji son kez sevdiği adamın suratına baktıktan sonra hiçbir şey demeden odadan dışarı çıkmıştı. Arkasından şaşkınlıkla bakan Matsuno belki de bugün de o gün değildir diye düşünüyordu.
<<<<<
24 ocak 2002
09.26 Japonya, TokyoFuyu soğuk günlerden nefret ediyordu ve şuanda hava buz gibiydi. Giydiği monta iyice sokulan sarışın yolda ilerlemeye devam ederken Keiuske ona doğru koşmuş ve elini omzuna atmıştı.
Sarışın anlık hareketle irkildi. Daha sonra kolunu atanın Keiuske olduğunu görünce korkusu hemen dindi.
Okulun son aylarında olan gençler tadını çıkara çıkara ilerliyordu okula doğru. Fuyu soğuktan hoşlanmıyordu fakat Keiuske için en nefret ettiği şeye bile katlanabilirdi.
Derin bir sohbetin içindeyken bir anda olduğu yerde duran Chifuyu ile beraber Keiuske de durdu. Sarışın dolan gözlerini gizlemek için başını öne eğdi.
"Kei, eğer bir gün seni unutursam.." Fuyu devam etmek istemiyordu fakat devam etmesi gerektiğinin bilincindeydi. Eğer şu an söyleyemezse ileride de hiçbir şey söyleyemeyecekti. Keiuske ise merakla yanındaki çocuğun ne diyeceğini duymak istiyordu.
"Eğer bir gün seni unutursam bana kendini ve bizi hatırlat olur mu?" Dolan gözlerinden süzülen birkaç damla yaşla birlikte başını kaldırdı, karşısındaki çocuğa baktı Fuyu. Ağlamak istemiyordu şu an evet ama duyguları o kadar birbirine girmişti ki yapacak hiçbir şeyi kalmamıştı.
Sevdiği çocuğun gözlerindeki yaşı gören Keiuske yanlış bir şey yaptığını düşündü ve anında kendini suçladı. Kollarını hemen Fuyu'ya sardı ve sonra kokusunu içine çekti Keiuske. Saçlarına minik minik öpücükler kondurdu.
"Söz veriyorum bizi asla unutmayacaksın." Öpücüklerin ardından Keiuske'nin dudaklarından dökülen sözcükler Fuyu'yu rahatlattı. Sonuça bu anları asla unutmayacaktı.
Değil mi?
<<
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Star Shopping | BajiFuyu
FanfictionEğildi, yavaşça kulağıma fısıldadı. "Bu gece tüm yıldızları bize adadım, hepsinin parlaklığı kadar olacak aşkımız." Unutmamı istemiyor gibiydi; gibisi fazlaydı. Ben de içimde sonsuza dek yankılanan ama kimin olduğunun bilmediğim o sesi unutmayacakt...