13 Şubat 2002
Japonya,TokyoKeisuke, Matsuno ile beraber tekrardan doktora gitmek istiyordu. Her türlü durumu öğrenmek ve ona bir şey olmasını engellemek istiyordu, onu da herkes gibi kaybetmek istemiyordu.
Keisuke kollarının arasında yatan çocuğa baktı, düşünmek bile istemiyordu onsuz olan bir yaşamı. İster istemez düşündüğü zaman kendinden öyle bir tiksiniyordu, nasıl böyle bir düşünceye kapılabilirdi?
Matsuno'nun yüzüne vuran Güneş, hep onun yüzünde olsun istiyordu. Eğer o ışık bir daha olmazsa en iyi ihtimalle öleceğini biliyordu. Kendi canını gram umursamıyordu tek ihtiyacı olan Matsuno, şu an olduğu gibi hep kollarının arasında olsun ona yeterdi.
Matsuno, yeşil gözlerini açtığı zaman Baji'yi görmesi ile gülümsedi. Hep yanında olması ona o kadar iyi geliyordu ki bu onu bencil biri yapacaksa, bencil biri olmaya hazırdı.
"Günaydın!" Uzun zaman sonra neşeli çıkan sesi duyan Keisuke için gün tam o an aymıştı.
Keisuke eridiğini hissederken daha fazla dayanamadı ve uzanıp Matsuno'nun yanaklarına küçük bir buse kondurdu. Bu anı her sabah yaşamak için her şeyi feda etmeye hazırdı.
Matsuno ise bu jesti beklemediği için kızaran yanakları ile Keisuke'ye bakıyordu. Böyle şeyler yapmayı seven çocuk ise kızaran yanaklarına tekrar bir öpücük kondurdu.
Bu mutlu anları hiç sona ermeyecekti değil mi?
Hayır, Tanrı onları hep böyle mutlu bırakmayacaktı.
Tanrı değil, onlar bu mutlu anlarını bozacaktı.
Bunun bilincinde olmayan çift her ne kadar sonsuzluğa inansa bile sonsuzluk denen şey bir zırvanalıktan ibaretti.
Mutlu mutlu gülüşmeler elbet bir gün yerini gözyaşlarına bırakırdı.
Bugün o gün olmayabilirdi ama yine de gelecekti sıraları, yok edecekti ikisi de birbirini, bir harabeye çevireceklerdi.
Matsuno, beraber uyudukları yataktan kalkan ilk isim oldu. Keisuke bir şeye ihtiyacı varsa söylemesi onun dışında da yatıp dinlenmesi gerektiğini söylediğindeyse ona kızmıştı. Kendini hasta olarak görmüyordu, çünkü hasta da değildi.
Evet, belki de ölüm bir adım yakınındaydı ama o umursamıyordu. Sonuçta kim son günlerini hüzünlü geçirmek isterdi ki?
Mutlu bir şekilde yataktan kalkan sarışın adımlarını alt kattaki banyoya yönlendirdi. Kendilerine ait küçük, iki katlı bir evi vardı çiftin. Kiradaydılar, ikisi de üniversiteli olduğu için dersleri dışında çalışıyorlardı ve geçimlerini sağlıyordular.
Bu ev, ikisinin de en güvende hissettiği alandı. Birbirlerine sığındıkları, ağlayarak tüm dertlerini atlattıkları, aşklarını pekiştirdikleri kısacası birbirlerine ait oldukları yerdi.
Elini yüzünü yıkayan Chifuyu, aynadan kanlanan gözlerine baktı. Kendini evin önünde bulalı yaklaşık bir bir buçuk ay olmuştu. Her şeyi doğru dürüst karşısındaki adama anlatmış, yine ona sığınmıştı.
Daha sonrasında doktorundan bir randevu almış, yavaş yavaş tedavi sürecine başlamıştı. İlk randevusunda ne kadar korksa da yanında olan adam sayesinde tüm korkularını dizginlemişti. Baji ise yanındaki sarışının ne kadar korktuğunu bildiği için kendi korkusunu içinde yaşamıştı. Onu daha fazla endişelendirmek istemiyordu.
Beklediklerinin aksine tedaviye başlangıç gayet güzel giderken, tümörün boyutunu hesaplamak için bazı testlere gönderilmişti Matsuno. Ardından sonuçlar gelene kadar ilaç tedavisine başlatılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Star Shopping | BajiFuyu
FanfictionEğildi, yavaşça kulağıma fısıldadı. "Bu gece tüm yıldızları bize adadım, hepsinin parlaklığı kadar olacak aşkımız." Unutmamı istemiyor gibiydi; gibisi fazlaydı. Ben de içimde sonsuza dek yankılanan ama kimin olduğunun bilmediğim o sesi unutmayacakt...