Gurur ve Zaaf

923 81 80
                                    

İyi okumalar.

*

Min Yoongi.

Bir sürü acı çekmiş olmasına rağmen hâlâ sorumlulukları sırtında taşıyan adam.

Doğduğu günden beri hiçbir zaman kendi benliğini bulamamıştı. Aradan yüzyıllar geçsede bir şeyler hâlâ içinde ukte olarak kalmıştı.

Gerçi bu yaşına kadar bunu sadece bir kez sorgulamıştı.

Kız kardeşinin ölü bedenini kucağına aldığı gün.

O gün, o ip sadece kız kardeşinin değil, kendisinin de boynuna dolanmıştı. O gün insanoğlundan ilk defa nefret etmiş, insanoğluna bir sürü lanetler okumuştu. Dünyaya ise çok gelmezdi. İnsanları görmeye tahammülü yoktu.

Tâ ki Taehyung hapsedilene kadar.

Onun yanına her gidişinde, tiksinerek gidiyordu. Gerçekten de insanlardan tiksiniyordu. Onların sadakatsiz, hepsinin kendi çıkarları için yaşayan varlıklar olarak görüyordu.

Tabii bu düşüncesini bozan, kız kardeşine benzeyen güzeller güzeli çocuğu tanıyana kadar.

Jeon Jungkook.

Kardeşi olarak gördüğü, korumaya ant içtiği çocuk. Birde kırılmış çocuk...

Doğduğundan beri Taehyung ile beraberlerdi. İkisi de birbirine yoldaş, kardeş olmuştu. Bu kardeşlikleri boyunca birkaç kere aralarında küçük sürtüşmeler, tartışmalar yer almıştı. Söz konusu Jungkook olduğunda ise, Taehyung ile ilk defa bu kadar ciddi tartışmışlardı. Jungkook'un dağılmış hali gözünün önünden gitmiyordu.

Ona velet diye sesleniyordu. Bu hitap şekli hoşuna gidiyordu. Jungkook bazenleri ona böyle seslendiğinde kızsada böyle seslenmesinin onun da hoşuna gittiğini biliyordu.

Jungkook'a ise, böyle seslenmeyi bıraktığı gün öldüğüm gün olur demişti.

Gerçi o zaman alayla söylemişti. Ama yine de ona velet demekten vazgeçmiyordu.

Ah, birde velet diye seslendiği çocuğun baş belası iki arkadaşı. Aslında ilk başlarda arkadaşlarını umursamamıştı. Hâlâ da umursamıyordu.

Fakat kırmızı saçlı çocuk dikkatini çekmişti.

Belki görünüşünü beğenmişti, belki de minik bir hoşlantı. Bu duygular onun için bir anlam ifade etmiyordu. Min Yoongi aşkın kurtuluş yolu olacağına inanmıyordu.

Şimdiye kadar belki kendisi için bir çözüm olur diye sevgilisi olmuştu. Fakat aşkı bırak, hoşlantı bile hissetmemişti. Hiçbir şey hissetmese de karşısındaki kişiyi kırmamaya dikkat etmişti. Ama yine de onun için bir anlam ifade etmemişti.

Belki de hayata küsmüştü. Ve bu durum gözüne korkutucu gelmiyordu. Bir şeyleri yoluna sokacağına inanıyordu. Ve belki de bazı şeyler sadece inanmakla kalırdı.

Şimdi ise önünde durduğu evi inceleyerek korumaları nasıl geçeceğini düşünüyordu. Jungkook'un evinin önündeydi. İçeri girmesi lazımdı. Çünkü kurtuluş burdaydı.

Jungkook'un babası sanki geleceğini biliyormuş gibi evin her yerine koruma dizmişti. Oflayarak arkasındaki duvara yaslandı. Hava soğuk olduğu için elleri üşüyordu. Hırkasının şapkasını başına geçirdikten sonra ellerini cebine koydu.

Yaklaşık yarım saat sonra koruma değişikliği olacaktı ve bundan fırsat bularak içeriye sızabilirdi. Bakışları sokakta dolandı. Yakınında gelen ses ile bakışları ayağının dibindeki karartıya düştü. Minik siyah bir kediydi. Gülümseyerek eğildi ve kediye sevmeye başladı.

UNIVERSE / TAEKOOK (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin