Boyuna Dolanan Eller

4.8K 233 199
                                    

Aşırı göze batmasa bile arada yazım hataları var. Yorumlar gitmesin diye onları düzenlemedim.

Arada yaş farkı var rahatsız olacaklar sayfayı terk edebilir.

Bu ilk kurgum bu yüzden yazım yanlışları veya mantık hataları olursa kusura bakmayın.

İyi okumalar dilerim.

*

"Geri dönelim bakın başımızı belaya sokacağız."

Hoseok'un söylenmeleriyle gözümü devirirken elimdeki telefonun flaşını etrafta gezdirmeye başladım. Koridor karanlık ve ıssızdı.

"Evet, geri dönelim burası fazlasıyla korkutucu."

Bu sefer Jimin konuştuğunda, sinirle arkadaşlarıma döndüğümde ikisi de susmayı tercih etmişlerdi.

İki arkadaşımla okulun bodrum katına inmeye karar vermiştik. Daha doğrusu ben onları zorla getirmiştim. Okulun bodrum katına kimse inmeye cesaret edemiyordu. Oraya inenler ise ağlayarak geri yukarı çıkıp oradan sesler geldiğini söylüyorlardı.

Saçmalık.

Kim olabilir ki orada? Sadece ilgi odağı olmaya tercih ediyorlardı.

Koridorun sonundaki merdivenlere ulaştığımızda, merdivenenin dibindeki siyah kapı bize göz kırpmıştı. Kapının üzerinde pençe izleri ve birkaç farklı sembol vardı. Ürkütücü duruyordu.

Merdivenlerden inmeye başlayacağım sıra gözlerim arkadaşlarıma takıldı. İkisi de birbirine sarılarak etrafa ürkek bakışlar atıyordu.

"Aptallar."

"Bir aptal varsa oda sensin. Götün başın bir rahat dursun, senin yüzünden götümüzü kaptıracağız."

Hoseok'un söylenmesiyle, Jimin'de ona katıldığını belli etmek istercesine başını sallamıştı. Yine gözlerimi devirdiğimde yüzümde alaycı bir gülümseme oluşmuştu.

"Aynen şimdi götünüzü kapmaya geliyolar."

"Kook, çıkalım işte." Jimin elini koluma atarak beni geri çekmeye çalıştı. Normalde karanlıktan korkan biriydim.

Fakat beni karanlığa çeken bir şey vardı.

"Gidin siz. Ben bir yere gelmiyorum." Anlık sinirle söylediğim kelimelerle, ikisi de bu ânı bekliyormuş gibi arkalarına dönüp koridor çıkılına doğru ilerlemeye başladılar.

"İkinize de inanmıyorum!" Arkalarından sinirle bağırmama rağmen ikisi de beni duymamazlıktan gelmişti.

Fakat o an bir şey olmuştu.

Kapıdan tıkırtı sesi gelmişti. Kafam yavaşça sesin geldiği kapıya doğru kayarken sesler kesilmişti.

Galiba yanlış duymuştum.

Yutkunarak arkadaşlarımın gittiği koridora baktım. Geri gelmeleri için ararsam telefonlarıma cevap vermezlerdi. Ben de geldiğim yoldan dönmek istemiyordum. Yavaşça merdivenlerden inmeye başlamıştım. Kapının önüne geldiğimde izler ve semboller daha da belli oluyordu.

Pençe izleri çok gerçekçi duruyordu. Gözlerim kapıyı detaylı bir şekilde incelerken sembollerden bir şey anlamamıştım. Sadece sağ üstteki barış sembolünü anlamıştım. Kaşlarım çatılırken telefonumu çıkarıp kapının resmini çektim. Telefonumu cebime koyarken kapıyı açıp açmamak konusunda kararsızdım. Buraya kadar gelmiştim girecektim içeriye.

UNIVERSE / TAEKOOK (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin