Ölüm Meleği

1.3K 112 144
                                    

Çok kontrol edemedim. Yanlışım varsa kusura bakmayın.

İyi okumalar.

*

İlahi bakış açısı

Genç çocuk aceleci adımlar ile merdivenlerden inerken arkadaşını arıyordu. Fakat arkadaşı ortalıkta görünmüyordu. Okulda yalnız takılmak canını sıkmıştı. Jimin hasta olduğu için okula gelmemişti. Jungkook ise ortalıkta gözükmüyordu. Kantinden içeri girerken gözleri etrafı taramaya başladı.  En sonunda gözleri arka sırada yalnız başına oturan yeşil saçlı çocuğa takıldı.

Min Yoongi.

Yutkunurken, gözlerini kaçırarak yine kantini incelemeye başladı. Yanına gidip gitmemek arasında kalmıştı. Ellerini kırmızı saçlarına atarak karıştırdı. Bakışları yine çocuğa takıldığında, çocuğun önündeki yemeği yediğini gördü. Arkasına dönerek adımları kantin kapısına ulaşmıştı, fakat vazgeçmiş, aniden arkasına dönerek çekingen adımlarla çocuğun oturduğu masaya ilerlemeye başladı. Adımları masanın önünde durduğunda çocuk onu fark etmemişti. Boğazını temizleyerek çocuğun ilgisini çekmeye çalıştı, başarmıştı.                                           

"Oturabilir miyim?" İşaret parmağı ile sandalyeyi gösterirken, kızaran yanaklarını sıcaktan olduğunu düşünüyordu. Tabi ya sıcaktan...

"Ah, tabii oturabilirsin." Yeşil saçlı çocuk gülümseyerek konuştuğunda, sandalyeyi çekerek oturmuştu. Ellerini masanın üstünde birleştirirken etrafta dolaşan gözlerini çocuğun yüzüne sabitlediğinde bakışları kesişmişti.

"Jungkook'u gördün mü? Onu arıyordum da, bulamadım hiçbir yerde." Kendini açıklama gereği hissederken, karşısındaki çocuk bu hallerini gülümsemişti.

"Hayır, görmedim."

"Anladım." Onay cümlesi ile başınıda onaylayarak sallamıştı. Gözleri etrafta dolaşırken ilk başta ne diyeceğini bilememişti. Fakat sonra merak ettiği soruyu sormuştu.

"Kimsin?" Min Yoongi sorulan soru ile kaşları şaşkınlıkla havalanırken, yüz ifadesinden anlamadığını belli oluyordu.

"Üzgünüm, direkt böyle sormamalıydım."

Hoseok elleri havada hareket ederken kendini ifade etmeye çalışıyordu. Fark etmese bile konuştuğu zaman elleri ondan bağımsız olarak hareket etmeye başlamıştı. Bu kadar kısa bir süre içinde yeşil saçlı çocukta bunu fark etmişti.

"Sorun değil. Sadece sorunu biraz daha açar mısın?"

Hoseok onu onaylarken, bakışlarını karşısındaki çocuğun yüzünde kararlıkla tutmuş, ciddiyetle konuşmuştu. "Bir şeylerin farkındayım. Hayatımıza aniden girmen, Jungkook ile bu kadar yakın olman, bunlar normal şeyler değil anlıyor musun? Sorun arkadaş olmanız değil. Sorun senin hayatımıza aniden girmen ve Jungkook ile bu kadar süre içinde yakınlaşman."

Hoseok bir süredir şüphelendiği konu ile içini döktüğünden rahatlıkla arkasına yaslandı. Aslında en başından beri bu konunun farkındaydı, bu konuyu Jungkook'a sorsa ona bir şey anlatmayacağını biliyordu. Son çaresi karşısındaki çocuktu ve ondan da çekiniyordu.

Min Yoongi bu cümleleri duymayı beklemiyordu. Kırmızı saçlı çocuğa aval aval bakarken, kendine gelerek boğazını temizlemiş, önündeki tepsiyi kenara bırakarak o da ellerini masanın üzerinde birleştirmişti.

"Haklısın. Hayatınıza aniden girmem, her şeyin bir sebebi var. Fakat üzgünüm, bunu anlatamam. Zamanı gelince illa ki öğrenirsiniz. Ama şu an açıklayacağım bir şey yok."

UNIVERSE / TAEKOOK (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin