1.9

35 7 49
                                    

🦄DRİLLCİ ARDA'NIN KARARGAHI🦄

Arda: Gerizekalı! Bir işi de düzgün becer, ben sana ne dedim?

Ege: Patron...

Taha: (Koltuğa yayılarak oturur.) Ben sana beceremez demiştim.

Arda: (Eliyle yüzünü sıvazlar ve Ege'nin etrafında volta atmaya başlar.) Ben sana ne dedim!?

Ege: (Kafasını eğer.) Ortalığı karıştır.

Arda: (Güler.) Peki sen ne yaptın?

Ege: (Mahçup bir şekilde) Kızın müzik defterini çaldım.

Arda: (Ege'nin kafasına vurur.) Senin ortalığı karıştırma anlayışın bu mu it? Birde üstüne o şerefsizden dayak yiyip yüzünü dağıttırmışsın.

Ege: Özür dilerim patron.

Arda: Siktir git, gözüme bir daha gözükme.

(Ege gider. Arda sinirle Taha'nın karşısına oturur.)

Arda: Bir işi beceremedi angut. Tek yapması gereken ortalığı karıştırıp kızla Ömer'in arasını bozmaktı.

Taha: (Bilmişçe omuzlarını silker.) Sana daha iyi adamlar var demiştim.

Arda: (Sinirle gözlerini kapatıp açar.) Defter çalmak ne demek ya Allah'ın velediyle iş tutarsam böyle olur.

Taha: Boşver be abi, gel hadi bizim mekana gidelim.

Arda: Sen git, ben daha sonra geleceğim.

🦄🦄🦄🦄🦄🦄🦄🦄🦄

(Öyküm aşağı iner ve arabaya biner.)

Ömer: (Öyküm'e doğru eğilir ve yanağından öper.) Hoşgeldin yavrum.

Öyküm: (Utanarak gülümser.) Hoşbuldum. Nereye gidiyoruz?

Ömer: (Arabayı çalıştırır.) Sürpriz.

(Öyküm önüne döner ve araba durana kadar hiç konuşmazlar.)

Öyküm: (Araba durur.) İneyim mi?

Ömer: Bekle. (Arabadan iner ve Öyküm'ün kapısının açar.) Şimdi in.

Öyküm: (Saçlarını kulağının arkasına itip gülümser.) Teşekkür ederim.

Ömer: (Öyküm'ün çenesini tutar ve yaklaşır.) Sana teşekkür etmemen hakkında ne söylemiştim?

Öyküm: (Gözlerini kaçırır.) Teşekkür etmememi.

Ömer: Aferin sana.

(Ömer geri çekilip Öyküm'ün beline elini sarıp yürümeye başlarlar.)

Öyküm: (Etrafına bakar.) Burası neresi?

Ömer: Dağ evi.

Öyküm: Peki neden buradayız?

Ömer (Öyküm'e üstten bakar ve gülümser.) Hani filmlerde ilk yakınlaşma dağ evlerinde oluyor ya o yüzden.

Öyküm: (Gözlerini büyütüp Ömer'i iter.) Ben gidiyorum!

Ömer: (Gülerek Öyküm'ün kolunu tutar.) Şaka yaptım, gel hadi.

Öyküm: (Kafasını eğer.) Niye geldik o zaman.

Ömer: (Omuz silkip kapıyı açar.) Öylesinr yani. Girmeyecek misin?

Öyküm: Ha. Yok, gireyim.

(İçeri girerler ve kapıyı kapatırlar.)

🦄🦄🦄🦄🦄🦄🦄🦄🦄🦄🦄

Taha: Neredesin sen? Sen gelene kadar sahneye kaç tane karı çıktı haberin var mı?

Arda: Bunun için mi aradın?

Taha: Evet. Neredesin?

Arda: Cehennemin dibindeyim. Karıları izlemeye devam et hatta bir elbise ve peruk giy sen çık sahneye. Sen iyi kıvırtırsın, bilirim.

Taha: Ha ha ha kapatıyorum.

Arda: Kapatma yavrum, üzülürüm sonra.

Taha: kapattım.

(Telefonu kapatır ve Arda Öyküm'ün evine camdan girer.)

🦄🦄🦄🦄🦄🦄🦄🦄

İsra: Bilal yetet artık sızlanmaktan vazgeç.

Bilal: Araba çarptı bana, altında kalıyordum. Ne demek sızlanmaktan vazgeç ölüyordum ben.

İsra: Bu seferde kurtulamadık senden.

Bilal: (Yüzünü düşürür.) Abin hakkında düzgün konuş.

İsra: Neyse ne ben gidiyorum.

Bilal: Nereye?!

İsra: Sanane be?

Bilal: (Odadan çıkan İsra'nın peşinden bağırır.) Buraya gel isra.

(İsra evden çıkar ve parktaki bir banka oturur.)

Emirhan: İsra?

İsra: Miyavla?

Emirhan: Ne?

İsra: Miyavla?

Emirhan: Ben miyavlamayan kediyim.

İsra: (Omuz silker.) Bana miyavlayanı lazım.

Emirhan: Hadi ama bebeğim başka bir şey söyle. (İsra'nın yüzüne yaklaşır.) Salıncakta sallıyım mı seni?

İsra: (Ayağa kalkar ve salıncağa biner.) Abimden kaçtım.

Emirhan: (İsra'yı sallar.) Yazık Bilal'im üzülmüştür.

İsra: Bilal'in?

Emirhan: (Omuz silkip güler.) Üzgünüm bu ilişkide 3 kişiyiz.

İsra: Ha ha ha çok komik.

Emirhan: Ne güzel gülüyorsun sen öyle kurban olduğum.

İsra: Emirhan?

Emirhan: Efendim canım?

İsra: Bir öpücük versene.

Emirhan: Vereyim.

(Emirhan salıncağı durdurur ve İsra'nın önüne geçer. İsra'nın saçlarını kenara çekip hafifçe eğilir.)

Bilal: İsra?!

Ömer: Emirhan?!

🦄🦄🦄🦄🦄🦄🦄🦄

(Ömer Öyküm'ü eve bıraktığında)

Öyküm: Ya Tuana ne alaka sadece film izledik ve beni eve bıraktı.

Tuana: (Telefonda) Öyküm dağ evi diyorsun ve hiç öpüşmedik diyorsun.

Öyküm: (Sıkılmış bir vaziyette ışığı açmadan koltuğa oturur.) Evet.

Tuana: (Telefonda) Siz hâlâ sevgili olmadınız mı? İnanamıyorum bütün gün dip dibesiniz bir sevizmediğiniz kaldı.

Öyküm: Yani bilmiyorum daha konuşmadık, ortada bir şey yok.

Tuana: (Telefonda) Okey ben kapatıyorum benim bir süre bunu sindirmem gerek.

Öyküm: Tamam canım bay bay öptüm.

(Öyküm telefonu masaya bırakır ve kafasını koltuğun arkasına yaslar.)

Arda: Beni de öper misin? Ama canlı olması tercihim.

Öyküm: (Ayağa kalkar ve karanlıkta parlayan bir çift gözle bakışır.) Sen nasıl? (Cama bakar) Yine mi? (Oflayarak kalktığı koltuğa oturur.) Ne oldu?

Arda: (Öyküm'ün karşısındaki koltuktan kalkıp karşısına gelir ve elini uzatır.) Bir anlaşma yapalım.

KELAYNAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin