1.10

46 5 111
                                    

Tuana: Partiye hazır mısın?

Öyküm: Ne partisi?

Tuana: Parti yani, Ömer söylemedi mi?

Öyküm: Hayır.

Tuana: Senin neden moralin bozuk ya da şöyle sorayım neden telefonu kapattıktan sonra alel acele buraya geldin?

Öyküm: Gideyim mi?

Tuana: Hayır canım ne alaka? Sadece kötü bir şey olup olmadığını merak ediyorum.

Öyküm: (Gülümser.) Yok, teşekkür ederim.

Tuana: (Gülümser.) Tamam o zaman sevindim.

(Kapı çalar.)

Tuana: Kim bu ya?

Öyküm: (Bir an ayağa kalkar.) Ben bakayım mı?

Tuana: (Kaşlarını çatar.) Birini mi bekliyorsun?

Öyküm: (Kafasını sallar.) Yok yok sen aç.

Tuana: Saat kaç.

(Kapıyı açar.)

Öyküm:  Sekiz, kim gelmiş?

Tuana: Neydi adı ya unuttum.

Öyküm: (Kapıya doğru ilerler ve Kaan'nı görür, dudaklarını birleştirip anlayışla gülümser.) Anladım.

Tuana: Niye geldin?

Kaan: Beni dinle. (Tuana kafasını salladığında Kaan bir an Tuana'nın yüzünü tutar ve dudaklarını, dudaklarına bastırır. Öyküm ağzından şaşkınca sesler çıkarken kapıya doğru ilerler.)

Öyküm: Ben gidiyorum, sizin baş başa konuşacaklarınız vardır.

(Öyküm gider, Kaan ve Tuana baş başa kalır.)

Tuana: (Kaan'ı iter.) Sana daha kaç defa bende uzak dur diyeceğim.

Kaan: Tuana gerçekten Nazlı'yla falan yatmadım. Aramızı bozmak için ortaya atılmış öylesine bir iftira bu lütfen beni anlaman gerek. (Kaan gözlerini kapatıp açtığında Tuana'nın kollarını tutar.) Bana inanman gerek, ben sadece seni seviyorum. Seni kantinde gördüğüm günden beri benim için sadece sen varsın.

(Tuana gözlerini kırpıştırdığında Kaan beklenti içinde bakmaya başlar. Tuana bir an Kaan'a sarılır ve kafasını Kaan'nın boynuna gömer.)

Tuana: Özür dilerim.

Kaan: Ne için?

Tuana: Seni dinlemediğim için.

Kaan: Seni özledim.

Tuana: Benim kadar özlemiş olamazsın.

🦩🦚🦩🦚🦩🦚🦩🦚🦩

(Öyküm park yolundan giderken Ömer'leri görür.)

Öyküm: (Kimseye farkettirmeden Ömer'in yanına gider.) Ne oldu?

Ömer: (Kafasını çevirir ve Öyküm'ü kolunun altına alır.) Nereden geldin yavrum? Ve bu saatte?

Öyküm: (Omuz silker.) Tuana'nın yanından geliyorum.

Ömer: Bir daha bu saatte dışarı çıkma, beni ara ben alırım nereye gitmek istiyorsan seni oraya da bırakırım.

Öyküm: Tamam. (Ömer eğilir ve Öyküm'ün burnunun ucunu öper.) Burada ne oldu?

Ömer: (Bilal'le konuşan İsra ve Emirhan'ı gösterir.) Basıldılar. Şu kız Bilal'in kardeşi İsra. Şu ayı olan da Emirhan arkadaşımız. Gerisini sen anla.

KELAYNAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin