BÖLÜM IKI
Tanımadığım biri beni takip ediyor
Kapının zil sesi ile uyandım yatağımdan kalktım kapıya doğru ilerledim kapıya yaklaştıkça bazı sesler duymaya başladım polis, telsizi sesi gibiydi.
Sessizce kapıyı araladım ve etrafa baktım. Maalesef annem kapıyı benden önce açmıştı . İki polis gelmişti biri sarışın beyaz tenli uzun böyle hafif kaslı bir vücudu olan bir erkekti, diğer polis orta boylarında esmer normal bir vücudu olan erkekti, ikisi de sivil giyinmişti."İyi günler hanımefendi Diana Brown siz misiniz?." dedi sarışın olan polis.
Annem endişeli bir şekilde başını onaylar biçimde sallayarak "evet"
benim." dedi. Sarışın olan polis devam etti."Axel Brown, sizin oğlunuz mu?."
"Evet, benim oğlum. Ne oldu bir sorun mu var?. Esmer olan polis konuya dahil oldu.
"Hanımefendi oğlunuz dün çalıştığı kafede müşteri olarak gelen Albert Smith ve patronu olan Brendon Forester darp etti. Yaralanan Albert Smith dün akşam acile kaldırıldı tanrıya şükürler olsun ki hafif yaralanarak kurtuldu ama maalesef kendileri şikayetçi oldu.... Axel Brown'ı alıp ifadesini almak zorundayız lütfen kendisine haber verin." dedi.
"Tamam, bir dakika." dedi annem ve kapıyı kapatmadan odama doğru geldi.
Hemen kapının yanından geri çekildim. Annem çok sinirli bir şekilde odama girdi yüzü kıpkırmızı olmuştu gözlerinin beyazları bile sinirden kırmızı olmuştu üzerime doğru geldi."Gelenlerin kim olduğunu gördün dimi?. Fark etmedim sanma kapının arasından bizi dinliyordun!. Sen nasıl böyle bir şey yaparsın?." Annem sesine ve öfkesine hakim olamıyordu çok fazla bağırıyordu tüm apartman eminim onu duyabiliyordu. Elleriyle alkış yaparak "Aferin sana Axel Brown sonunda bu eve polis de geldi sayende aferin sana aferin. Odayın içinde ellerini beline koyarak konuşmaya devam etti.
"Hemen hazırlan ve dışarı çık hemen!. Daha fazla bu rezilliğe dayanamayacağım!."
"Tamam çıkıyorum sakin ol lütfen anne."
Bir de sakin ol diyor şuraya bak!. Tanrı aşkına axel hemen dışarı çık hemen!." dedi ve odayın kapısını sertçe kapattı dışarı çıktı.
Hemen hızlı bir şekilde üzerimi değiştirdim. Hazırlanırken pencereye baktım ve pencereden atlayıp buradan kaçmayı düşündüm... Sırt çantamı bir omzuma geçirerek pencereye doğru ilerledim ama sonra bir an için 3. katta olduğumuzu hatırladım. Derin bir nefes alarak odamdan dışarı çıktım çıktığımda polisler bana bakıyordu benim başım aşağıdaydı polislerin yüzüne bile bakmıyordum artık korkuyor muydum veya yaptıklarımdan utanıyor muydum bilmiyorum."Axel Brown dün akşam yaşanan olayla alakalı seni merkeze götürüp biraz konuşalım." dedi sarışın polis.
"Tamam gidelim." dedim ve polislerle birlikte apartmandan indik polis arabasına bindik... Esmer polis arabayı sürüyordu sarışın olan ön koltukta oturuyordu ben arkada yalnızdım. Annem arkamızdan baktı benimle gelmedi ama belki taksi ile arkamızdan gelir?.
Yarım saat sonra merkeze geldik merkezin içinde polisler vardı bazıları bilgisayar başında, bazıları kahve içiyor dosya inceliyor, bazıları suçluları başka başka odalara sokuyordu. Polisler benden kimliğimi aldı beni bir polisin oldugu bir masaya oturttu kimliğimi kontrol etiler geçmişte başka bir suç işleyip işlemediğime baktılar. Aradan bir saat kadar geçti ve sonunda beni baş komiserin odasına soktular. Baş komiser, siyahi 40 yaşlarına yakın bir komiserdi masasında oturmuş dosya okuyordu başını dosyadan kaldırdı ve bana baktı diğer polislere çıkmalarını söyledi diğer polisler odadan çıktı ve bana oturma mı söyledi masanın iki yanında iki tane büyük siyah deriden koltuk vardı sağ koltuğa oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrılar Okulu
FantasyBazen siz de benim gibi kendinizi bu dünyaya ait hissetmiyor musunuz? Siz de bu dünyada bir yerinizin olmadığını mı düşünüyorsunuz?. Bir gün bu yaşadığımız dünyada aslında bambaşka bir Evren olduğunu öğrendim.Hani şu Yunan tanrıları var ya kimsenin...